Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler köyünde Kanada ve ABD menşeili Anagold Madencilik’in işlettiği Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta meydana gelen kayma sonucunda, dokuz işçi şlam (tesisten çıkan kimyasal atık) altında kaldı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kaymanın, cevherin konumlandırıldığı yığın liç alanında yamaç üzerinde bir kütlenin önce kayması ve ardından hızla akması şeklinde gerçekleştiğini belirtti. Kütlenin hareketinin yaklaşık 200 metrelik bir yamaç boyunca gerçekleştiği ve toplam hacminin şimdilik 10 milyon metreküp olduğu, yaklaşık 800 metre kaydığı ve ortalama saniyede 10 metre hızla ilerlediği öngörülüyor.
Yerlikaya’nın 21 Şubat’ta yaptığı son açıklamaya göre ise ikinci bir kayma riski nedeniyle şlam altındaki dokuz işçi için organize edilen arama-kurtarma çalışmaları durduruldu. Olayın ardından devlet yetkilileri ve resmî kurumlar, yaşananları “toprak kayması” veya “heyelan” olarak nitelendirdi. Ancak meydana gelen kayma, maden sahasındaki sürekli kapasite artışı ve kimyasal atıkların birikmesi gibi sebeplerle, insan müdahalesiyle oluşturulan bir çevre tahribatının sonucuydu.
Altın madeninin kurulduğu günden itibaren, şirketin kâr hırsıyla sürekli kapasite artışına gittiği ve çevreye zarar verdiği bilinen bir gerçek. Şirket, maden sahasıyla ilgili ilk Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararını 2008’de aldı ve o tarihten itibaren çalışmalarına başladı. Madenin kapasitesi, 2020’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bir kez daha artırıldı. Açık ocak madencilik faaliyetleri ile cevher çıkarılan sahada işlenerek yılda 26 milyon ton üretim dore altın, gümüş ve bakır keki üretiliyor. Şirket tarafından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulan rapora göre, şirket açık ocak genişleme projesi ile çıkarılacak cevher ve pasanın (mevcut ekonomik ve teknik şartlara göre işletilmesi mümkün olmayan, ancak işletme gereği istihsal edilen cevher) mevcut yıllık üretim miktarında herhangi bir artış söz konusu olmayacağını taahhüt ediyor.
“Zehir saçan atık havuzu”
Kaymanın öncesinde, 21 Haziran 2022’de, aynı maden sahasında bir siyanür sızıntısı yaşandı. Bu olay, çevredeki ekolojik dengeyi ve canlı yaşamı tehdit etti. Siyanür sızıntısının ardından, çevre örgütleri İliç’te yaşanan çevre sorunlarını ve canlı yaşamının risk altında olduğunu vurgulamak için protestolar düzenledi ve suç duyuruları yaptı. Ancak, mahkemeler, ÇED raporunun onaylanmasına ve kapasite artışının devam etmesine izin verdi.
Siyanür sızıntısından önce, İliçliler, altın madeninin siyanürlü atık havuzunun bölge ve bölgedeki canlı yaşamı için büyük risk oluşturduğunu söyledi. Bölgede tarım ve hayvancılığın bittiğini, kuşların öldüğünü söyleyen köylüler şöyle demişti:
Gelip Doğu Anadolu’nun orta yerine, çevre kentlere ve tüm Türkiye’ye zehir saçan bir atık havuzu koydular. Sivas’a, Tunceli’ye, turistik ve koruma altındaki Karanlık Kanyon’a komşu bu havuz. Biz köylüler olarak altın madeninin kapasite artışı durdurulsun diye harekete geçtik ve sonra gördük ki siyanür havuzundaki su neredeyse üçte iki azalmıştı. Ama bu su nereye gitmiş? Polarizasyon sistemiyle atmosfere. O zehirli suyu, atmosfere püskürtmüşler. Bu havuzun içinde sadece siyanür yok. Altını hızlı ayrıştırabilmek için liç denilen hammaddenin üstüne sülfürik asit ve silika döktüklerini öğrendik.
Siyanür sızıntısından sonra ekoloji ve meslek örgütleri, İliç’te yaşanan çevre tahribatını ve risk altındaki canlı yaşamını gündeme getirmek için Türkiye genelinde protestolar düzenledi ve suç duyuruları yaptı. Tüm bu çabaya rağmen, İliç altın madeni için verilen ÇED olumlu kararlarının mahkemeler tarafından onaylanmasına ve kapasite artış taleplerinin devamına karar verildi.
İşçiler
İliç altın madenine karşı açılan davalardan sadece biri, 2021 yılında aralarında Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) de bulunduğu meslek örgütlerinin dahil olduğu davaydı. Altın madeninin son ÇED olumlu kararına itiraz için açılan davada, projenin çevre üzerinde yarattığı ve yaratacağı tahribata değinildi.
Meslek örgütleri, siyanürlü altın madenciliği yönteminin barındırdığı riskler itibarıyla vazgeçilmesi gereken bir yöntem olduğunu, bölgenin depremsellik ve heyelan açısından tehlikelerini ayrıntılarıyla ele aldı. Tüm bunlara karşı ve yargılama süreci devam ederken dilekçelerde belirtilen riskler gerçekleşmesine rağmen, mahkemece bilirkişi heyetine ve raporuna sunulan hukuka aykırılık iddiaları karşılanmadı ve ÇED raporundan alıntılarla davanın reddine karar verildi.
13 Şubat’tan beri İliç altın madeni sahasında kendilerine ulaşılamayan işçilerin isimleri ile altın madeni sahasındaki görevleri şöyle:
Abdurrahman Şahin ve Hüseyin Kara taşeron Kar-Sa Şirketi’nde borulama ekibinde, Şaban Yılmaz taşeron Asil Çöpler Şirketi’nde kepçe operatörü, Fahrettin Keklik ana firma Anagold Madencilik’te idari işler personeli, Ramazan Çimen ve Kenan Öz ana firma Anagold Madencilik’te kırıcı süpervizörü, Adnan Keklik ana firma Anagold Madencilik’te ADR kıdemli süpervizörü, Uğur Yıldız taşeron Çiftay Şirketi’nde kamyon şoförü, Mehmet Kazar taşeron Asil Keklik Şirketi’nde operatör.
Anagold Madencilik hakkında
Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, “Çukurdere Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” adıyla 2000 yılında Ankara’da kuruldu. Şirket ilk olarak merkezi ABD’nin Denver şehrinde bulunan ve Kanada borsasında işlem gören Anatolia Minerals Development Limited’in Türkiye’de faaliyet gösteren bir alt şirketi olarak madencilik alanında çalışmaya başladı. Anatolia Minerals, Avustralya’nın en büyük üçüncü altın üreticisi olan Avoca Resources Limited’le birleşerek Alacer Gold Corporation’ı kurdu.
2009 yılında Berat Albayrak’ın CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik ile Anatolia Minerals’ın sahibi olduğu Alacer Gold ortaklığında Anagold Madencilik şirketi kuruldu.
Alacer Gold, 2020 yılında Kanada merkezli madencilik şirketi SSR Mining’le birleştiğini duyurdu. Birleşme sonucu ortaya çıkan yeni oluşumun faaliyetlerine “SSR Mining” adı altında devam edeceği açıklandı.
2010’dan bu yana Erzincan, İliç’teki Çöpler Altın Madeni’ni işleten Anagold’un yüzde 80’i SSR Mining’e, yüzde 20’si ise Lidya Madencilik’e ait.