Senaryosunu 30 Rock‘ın yaratıcısı Tina Fey’in yazdığı 2004 yapımı Mean Girls, artık bayağı bayağı klasik sayılır. Renklerine menklerine, posterinin pazar günü Cine5’te yakalanan beşinci sınıf tv filmine benzemesine bakmayın. Kızlararası düşmanlığa bütün gençlik filmi klişelerini kullanarak bulut bulut ama inkar edilemeyecek yeni bir perspektif kazandıran bu filmin konusu şöyle: Afrika’da büyüyen Cady (Lindsay Lohan) ailesiyle tekrar Amerika’ya taşınıyor, üstelik hayatında ilk defa okula gidecek. Ayakkabıyla hava atmaktan ve öğle tatillerinden haberi dahi olmayan Cady, Amerikan lise ortamına meteor gibi düşüp okulun havalı kızları Plastikler’le arkadaş olunca hiç alışık olmadığı, başka türden bir vahşi hayatla başbaşa kalıyor.
Mean Girls zamanında Lindsay Lohan’i inanılmaz derecede meşhur etti ama bana kalırsa asıl alamet-i farikası her zaman Rachel McAdams. McAdams filmde Regina George adında, baştan ayağa kusmuk pembesi üniformalarıyla okulda hayranlık ve terör uyandıran, “Plastikler” adındaki havalı kızlar grubunun ana kraliçesini oynuyor. Bu tür filmlerdeki havalı kızların aksine Regina George acayip zeki, kurnaz, ve yüzeyselliğinin tamamen bir seçim olduğunun farkında. Şımarıklığı ve kolay gülüşünün Kleopatravari bir aşırılığı var, ceza keserken de gözü bir santim seğirmiyor: Birinci Elizabeth’in havlu eşortman ve saç balyajına düşkün olanı diyelim. Bomba bir karakter. İnsanın ergenliğe girdiğinde gücünü her yerde, her alanda cetvellemeye çalıştığı bir dönem var ya: Mean Girls tam da havalı olsun olmasın, o yaştaki kızların arasındaki dünyayı birbirine dar etme geleneğini inceliyor. Üstelik “Onlar da korkuyorlar, onların da duyguları var” gitar resitaline girme ihtiyacı duymadan hem derdini anlatıyor, hem gerçekten inanılmaz komik olmayı başarıyor. Pek az film başka kadınlar hakkında kötü şeyler düşünme alışkanlığını sorgularken insanı böyle gülmekten yerlere yapıştırıyor.
Mean Girls akşam 22:00’de, Cnbc-e’de. Kendisine bir şans verin. Yaşa Glen Coco!