K’nın Sesi’nin müzisyenler, oyuncular ve seslendirme sanatçılarından oluşan yeni bir ekiple şekillendirdiği yeni podcast serisi “Kıvılcım” 26 Ekim’de ilk 4 bölümüyle dinleyiciyle buluştu.

KÜLTÜR

“Kıvılcım”: Kadın Cinayetlerini Merkeze Alan “K” Odaklı bir Polisiye Serisi

 

K’nın Sesi Eylül 2020’de, pandemi hayatımızın merkezindeyken yayın hayatına başlamış bir podcast, söyleşi ve ses tiyatrosu platformu. Bu platform 2022’ye kadar kadınlar ve kuirlerle sanat, politika, sosyal meseleleri konu edinmiş kendine. “Ses tiyatrosu” esasında literatürde “audio-drama” olarak geçen terimin Türkçeleştirilmiş hali. Ses tiyatrosu terimi radyo dinleyen jenerasyonun yakından tanış olduğu radyo tiyatrosu geleneğinin podcast mecralarına uyarlanmış bazı halleri için kullanılıyor. Kendi cümleleriyle özetlemek gerekirse, “K’nın Sesi, kadınların, kuirlerin hikâyelerinin merkeze alındığı bir podcast kanalı. Her sezon üç boyutlu ses tasarımıyla hazırlanmış oyunlar yayınlıyoruz ve dinleyiciyi tiyatro izleme deneyimine yaklaştırarak hayal gücünü harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Her oyunu, oyunun hikâyesinden ve temasından hareketle gerçekleştirdiğimiz sohbetler takip ediyor.”  

 

K’nın Sesi’nin müzisyenler, oyuncular ve seslendirme sanatçılarından oluşan yeni bir ekiple şekillendirdiği yeni podcast serisi “Kıvılcım” 26 Ekim’de ilk 4 bölümüyle dinleyiciyle buluştu. Bir hafta sonra da ikinci 4 bölümlük kısım yayına girdi. Polisiye janrı Türkiye’de özellikle true crime (gerçek suç hikâyeleri) formatında karşımıza çıkıyor. Türkiye yapımı polisiye podcast’ler özellikle karantina günlerinde pandemiyle içimizden fışkıran ölüm, hastalık gibi korkuları yansıtabildiğimiz bir alan olmuş sanki. Oyuncu Tülin Özen’in kurguladığı “Karanlık Bölge” ve Gizem Kızıl’ın hazırladığı “Uyku Öncesi: Karanlık Masallar” bunlardan ikisi. Bir de yönetmen Seren Yüce’nin psikoloji soslu bilim kurgu denemesi “Denge’m” podcast dizisi mevcut. 

 

Kıvılcım isimli müzisyen bir kadının ölümünün çevresinde gelişen polisiye seri gerçekten sürükleyici. Serideki her kadın karakterin hayatına ayrı şekillerde dokunuşuna tanık olduğumuz Kıvılcım’ın ölümü toplumsal cinsiyete dayalı pek çok adaletsizliği, eşitsizliği ortaya döküyor: karısını öldürüp haksız tahrik indirimi alan baba, akademide erkek profesörlerle aynı saygıyı, ihtimamı görmeyen fizik öğretmeni, kızlarını kaybeden ve bununla baş etmeye çalışan anneler, annelerini kaybeden kızlar… 8 bölümlük polisiye serisi, 3 jenerasyondan 3 kadının hayatlarındaki kadınların ölümüyle tekrar yüzleşmesine de sebep oluyor: annesini kaybeden Derya ve Nehir; kardeşini kaybeden Leman.

 

 

 

 

Eski radyo tiyatrosu yapımcılarından Ayşenil Şamlıoğlu genç dinamik kadın-kuir ekibe tecrübesini ve hepimizin bir şekilde tanıdığı sesini katmış. Tiyatrocu Duygu Dalyanoğlu, senaryosunu yazmış, ses tasarımcısı ve müzisyen Beri Sarıaltun da Kıvılcım’ın şarkılarını bestelemiş ve serinin üç boyutlu ses tasarımlarını hazırlamış. Seri, bu ses tasarımıyla radyo tiyatrosu estetiğini başka bir teknik seviyeye taşıyor. (Yeri gelmişken, atmosferi hissedebilmeniz için kulaklıkla dinlemeniz tavsiye edilir.) İlk bölümdeki rüya sekansı bir nebze klişe ve gergin yankılarla başlayıp dinleyiciyi ürkütse de, diğer bölümler çok daha keyifli akıyor. Polisiye klişelerinin pek çoğuna rastlamak mümkün bu seride: içine kapanık ıssız polis, onun yancısı zevzek polis ve onların ikisini de pek umursamayan üstleri. Ayrıca Z jenerasyonu bir kardeş, anaç bir teyze, çok konuşan bir kuaför ve üçkâğıtçı plakçı karakterlerine de bol bol maruz kaldığımız seride, kadınların ve kuirlerin hikayelerine odaklanılıyor. 

 

Yaslar ve ölümler hep kendilerinden önceki başkalarını da hatırlatarak kendine yer açıyor zihinlerimizde. Her birinin tek başına, izole bir biçimde hatırlanması mümkün olmuyor, özellikle Türkiye gibi travmanın bol olduğu ülkelerde. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri gibi konuları gerçekçi bir olay örgüsüyle, çok tanıdık bazı insanlar üzerinden anlatmanın etkileyici, vurucu bir tarafı var. Serideki kişiler, olaylar hep bir şekilde “tanıdık:” bazıları duyduğumuz haberlerden, bazıları gazete kupürlerinden, bazıları komşumuzun hikâyesinden… Bu yüzden podcast’in içindeki bazı kısımlar tetikleyici olabiliyor, istemsizce gözlerin dolmasına sebebiyet verebiliyor. Kapı gıcırtısından trafik sesine, kapı zilinden giysi hışırtısına kadar tüm detaylarıyla düşünülmüş ses tasarımı da Kıvılcım’ın dünyasına girmeye yardımcı oluyor. Neyse ki seri başlarkenki yankılı rüya sekansı, birkaç bölümde daha dinleyiciyi hayalet gibi takip etse de son bölümde Kıvılcım’ın cinayeti ile mutlu sona bağlanıyor. 

 

Serinin sonuna doğru, serinin merkezindeki kadın karakterlerin hepsi için bazı çözülmeler yaşanıyor: hepsini etkileyen ataerkil çalışma hayatı, akrabalarının, arkadaşlarının ölümüyle tekrar yüzleşme, kadınlara şiddet uygulayanların yine en yakınlarından olduğu gerçeği… Tüm bunları birbirine dokunan, birbiriyle dayanışan kadın ve kuir karakterleri başarılı bir olay örgüsüyle anlatıyor “Kıvılcım” ekibi. 

 

“Kıvılcım” serisinin sonu benim için biraz hızlı bağlanmış olsa da, 20 dakikalık 8 bölümün çok sürükleyici bir şekilde aktığını söyleyebilirim. Bunda oyuncuların profesyonelliğinin yanı sıra, çok başarılı bir şekilde kotarılmış ses tasarımının da etkisi var.  Öyleyse kulaklıklarınız hazırsa sizi buradaki Spotify linkine alalım!

 

 

Künye

Yazan: Duygu Dalyanoğlu

Yöneten: Ayşenil Şamlıoğlu

Ses Tasarımı & Müzik: Beril Sarıaltun

Yapım & İletişim Koordinatörü: Nihal Albayrak

Proje Asistanı: Begüm Şengül

Kapak Tasarımı: Dilek Şenyürek

Jenerik Seslendirme: Feryal Öney

Kayıt Stüdyosu: Nordic Prodüksiyon

Fotoğraf & Video Prodüksiyon: Estanbul Adworks

Casting: Nihal Albayrak

Oynayanlar: Ayşenil Şamlıoğlu, Duygu Dalyanoğlu, Nazlı Bulum, Ayça Damgacı, Erol Babaoğlu, Tilbe Saran, Gün Koper, Nihal Albayrak, Semih Ali Aksoy, Nihat Alpteki, Zeynep Su Topal, Cüneyt Yalaz, Emre Aymelek, Yiğit Şahin, Burcu Ertürk Kılıç, Zuhal Çelik, Beril Sarıaltun, Begüm Şengül

Kıvılcım’ın Şarkısı “Bir Dakika” Söz & Müzik – Beril Sarıaltun

Vokal – Ezgi Karadayı

Klasik Gitar & Elektrik Gitar – İbrahim Odak

Keman – Myrthe van de Weetering

Saksafon – Onur Çalışkan

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YKenarda Köşede Kalmış Bir Kadınlar Arası Dostluk Dizisi: Hacks
Kenarda Köşede Kalmış Bir Kadınlar Arası Dostluk Dizisi: Hacks

3 sezon boyunca aşk ve nefretle sarmalanmış bu anlatı, iki kadın karakterin birbiriyle etkileşime girdiği, iletişim kurduğu her an dönüşüyor ve değişiyor. Dostluğun ve yakınlığın gücü de buradan gelmiyor mu?

KÜLTÜR

YAşk, Yalanlar ve Kan: Kristen Stwewart’ın Hollywood’a Açılma Filmi
Aşk, Yalanlar ve Kan: Kristen Stwewart’ın Hollywood’a Açılma Filmi

Kristen Stewart ve yapımcı partneri Dylan Meyer’ın lezbiyen film camiasını yerinden oynattıkları Love, Lies, Bleeding (2024) filmi sonunda vizyona girdi! Tabii ki, ülkemiz hariç pek çok yerde… Tanıtım turundan, verilen röportajlara kadar “ıslak ve kışkırtıcı” bir lezbiyen yapımı olduğundan emin olduğumuz filmin basit bir anlatısı ve kara komik detaylarla bezenmiş bir tarzı var.

KÜLTÜR

YGeçişin, Yolda Olmanın, Öğrenmenin ve Dayanışmalar Kurmanın Filmi: Crossing (2023)
Geçişin, Yolda Olmanın, Öğrenmenin ve Dayanışmalar Kurmanın Filmi: Crossing (2023)

Film kapanırken Lia, Tekla ile sokakta karşılaştığını ve onun sevgilisiyle yaşadığı bol çiçekli, bitkili evine gittiğini hayal ediyor. Yeğeniyle trans bir kadın olarak açıldığı için kurmadığı, toplumsal baskıya yenik düşen ilişkilerini toparladığını hayal ediyor ve aramaya devam ediyor. Yolda olmanın, denemenin, öğrenmenin asıl mesele olduğunun altı çizilmiş oluyor böylece. İstanbul, o yakadan bu yakaya geçilen, beş benzemez insanın karşılaşıp bir araya geldiği, kaosun hüküm sürdüğü böyle bir şehir ne de olsa...

KÜLTÜR

YAtarlı Rap’in Mitik Prensesi: Harpya*
Atarlı Rap’in Mitik Prensesi: Harpya*

İtiraf ediyorum, Mayıs 2023’teki yoğun seçim gündemini atlatabilmemi iki rapçiye borçluyum. Bunlardan biri Gazapizm, diğeri Harpya’ydı. O kadar yorucu, sinir bozucu ve öfkeli zamanlardı ki sadece rap dinleyip sokakta hızlı hızlı yürüyordum. Harpya epeydir tanıdığım ve tanımadan önce de müziğini çok sevdiğim biriydi. Öfkesi, öfkesini ifade ediş biçimini dinlemek bana epeydir çok keyfi veriyor.

Bir de bunlar var

Aman Bize Nasip Olur İnşallah
Sergey Sergeyeviç Bodrov
Kızlar Pembe Giyer, Erkekler Mavi

Pin It on Pinterest