30. LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında gerçekleştirilmek istenen etkinlikler Türkiye genelinde yasaklandı, yasaklanmaya devam ediyor.
20 Haziran’da İstanbul düzenlenmesi planlanan Onur Haftası etkinlikleri hem Beyoğlu’nda hem Kadıköy’de yasaklandı. Beyoğlu Kaymakamlığı “Huzur, güvenlik ve esenliğin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla,” dediği gerekçeyle sınırları içerisindeki tüm etkinlikleri yedi gün süreyle yasakladı.
Haziran ayı başından itibaren:
– 5 Haziran’da Yeldeğirmeni’nde Onur Ayı kapsamında basın açıklaması yapmak isteyen LGBTİ+ aktivistleri, açıklamayı okurken polis şiddetine maruz kaldı. 11 kişi ters kelepçeyle gözaltına alındı.
– 10 Haziran’da “Hatırla!” sloganı ile düzenlenmesi planlanan 10. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne dair rektörlükten öğrencilere e-mail geldi: “Her türlü güvenlik önlemi alınacaktır.” Düzenlenen yürüyüşte 38 öğrenci darp edilerek gözaltına alındı.
– 12 Haziran’da Çanakkale Valiliği birincisi düzenlenmesi planlanan Onur Yürüyüşü programını yasakladı. MUAF+ Çanakkale LGBTİA+ İnisiyatifi İFAM-Akıncılar ve Yesevi Alperenler Teşkilatı tarafından tehdit edildi.
– 17 Haziran’da LGBTİ+’ların İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde yapmayı planladığı pikniğe, LGBTİ+’lardan önce konuşlanan çete “Tekbir” sloganları atarak lubunyaları tehdit etti.
– 20 Haziran’da Muğla’nın Datça ilçesinde Onur Haftası kapsamında yapılmak istenen tüm etkinliklere Datça Kaymakamlığı tarafından yasak getirildi.
– 22 Haziran’da alınan tehditler sonrasında Antep 1. Onur Haftası iptal edildi.
Ama bugün, 26 Haziran ve İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin ve LGBTİ+’ların çağrısı baki: “Saat 17:00’da Sıraselviler’deyiz!”
Yasaklanan Onur Haftası etkinliklerini, yasaklanma gerekçelerini, bu öğleden sonra sokağa çağrıyı İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nin gönüllülerinden Es Yılmaz’la konuştuk.
30. Onur Haftası yasaklarla başladı. Haziran ayı başından beri yapmak istediğiniz hangi etkinlikler yasaklandı?
İlk olarak 5 Haziran’da Yeldeğirmeni’nde açıklama yapacaktık. Onur Ayı’nın gelişini karşılamak için minik bir göz kırpmak gibi. Bizden önce yüzlerce polis gitmişti tabii alana. Helikopterler uçuyordu, öyle diyeyim. Bu kadar korkmasınlar demek isterdik ama, durum ortada. Sonra basın açıklaması yapmak isterken 11 arkadaşımızı gözaltına aldılar işkenceyle. Öyle başladı Onur Ayı, komple Onur Haftası’nın (20-26 Haziran) yasaklanmasıyla da devam ediyor. Haftanın ilk günü ikinci etkinliğe geldi yasak. Hafta süresince atölyeler, paneller, söyleşiler olacaktı. Hâlâ oluyor gerçi; ama farklı şekillerde. Fiziksel etkinliklerde mekânların kapısının önünden ayrılmadıkları için online düzenledik bazı etkinliklerimizi. Ancak o online etkinliklerde bile nefret söylemi içeren yorumlara maruz kaldık.
Etkinliklerin yasaklanma gerekçeleri neydi?
Onur Haftası etkinliklerinin başlayacağı ilk gün, polis öncelikle etkinlik mekânlarını taciz etmeye başladı. Rutin kontrol diyorlar; ama mekân sahiplerine göz dağı vermek ve etkinlikleri iptal etmelerini sağlamak için yapıyorlar tabii. Tüm etkinlik yerlerinin önünde siviller vardı, çevikler vardı, Güvenlik Şube’den polisler vardı.
Bu tacizleri hafta boyunca sürdürdüler. Etkinlik takviminde açıkladığımız her yere gün içinde kontrole geldiler ve etkinlik var mı yok mu diye yokladılar. Her etkinlik için ayrı bir bahane buldular. Çanakkale için örneğin, orada savaş oldu diyorlar? Antep için “Orası Gaziantep” diyorlar? Datça’da da “yurttaşların huzur ve güvenliği” bahane edilerek 30 günlük yasak ilân ettiler. İstanbul’da Kadıköy Kaymakamlığı’nın yasağında yine “Huzur, güvenlik, esenliğin korunması ve suç islenmesinin önlenmesi,” yazıyor. Peki biz yurttaş değil miyiz? Biz bu ülkede kira ödemiyor, aldığımız sakızda bile vergi ödemiyor muyuz? Bu komik bahaneler yerine devlet açık açık söylesin, bizim LGBTİ+’lar ve hayatlarıyla derdimiz var desin.
Fiziksel etkinlikler için yasaklama kararları sürüyor. Buna dair alternatifler geliştirmek sizi zorlamıyor mu?
Beklemediğimiz bir yasak değildi bu aslında. Ama öyle ya da böyle bir-iki tanesi hariç tüm etkinliklerimiz gerçekleşmeye devam ediyor. Gerek online, gerekse güvenli alanlarımızda. Geçen sene pandemiden dolayı online olduğu için pek de yabancı değiliz bu düzene. Yani evlerimizi de mi kapatacaklar? Oradan da mı çıkın diyecekler? Yasakları her bakımdan nafile, lubunyalara işlemiyor, Onur Haftası’nın ilerleyişine engel olamıyorlar. Öyle mesajlar alıyoruz ki etkinliklere katılmak isteyenlerden. Kontenjanı dolan etkinlikler oldu. Bu bizi çok mutlu ediyor, çünkü tüm bu baskı ve yasaklamalara rağmen lubunyalar bu korku iklimine teslim olmuyor.
Sol-sosyalistler ve özellikle muhalefet partilerin milletvekilleri tarafından yalnız bırakıldığınızı düşünüyor musunuz?
Dayanışma ve destek mesajlari alıyoruz farklı çevrelerden, bizi ve sorunlarımızı dert eden farklı sosyalist ve feminist platformların dayanışmasını son zamanlarda daha çok hissettik, yalnız bırakmadılar bizi. Ama bugünkü (26 Haziran) Onur Yürüyüşü için değişik çevrelerin de alanda olmalarını temenni ediyoruz tabii. Ve bize “gökkuşağının renkleri” demekten ziyade –üstelik bu sene gibi tüm etkinliklerimizin yasaklandığı bir sene yaşıyorken– LGBTİ+ haklarını tereddütsüz bir şekilde savunmalarının tarihi sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz.
Tüm bunların yanı sıra bazı devrimci yapıların son zamanlardaki tatsız açıklamalarına da şahit olduk. Paramiliter İslâmcı-Milliyetçi grupların tehditleriyle uğraşırken bazı devrimcilerin, lubunyalara “Cinsel yönelimi ne olursa olsun, devrimci şiddet de dahil, mücadelemizin hedefi olacaktır,” diyerek parmak sallamasını çok çok talihsiz buluyoruz.
Bugün onur yürüyüşü için çağrınız sürüyor mu?
Evet, sokağa çağrımız ELBETTE sürüyor, bugün saat 17:00’da Sıraselviler’de olacağız. Tüm lubunyalara ve lubunya dostlarına açık çağrımız. Çağrımızda da söyledik, hayatlarımızı savunmak için sloganlarımızla, pankartlarımızla, neşemiz ve direncimizle yarın sokaklardayız. Devletin yapmaya, kullanışlı çeteleriyle örmeye çalıştığı şeyin farkındayız. Onlar da bizi kriminalize etme çabalarının nafile olduğunun farkındadırlar umarız.
İnsan hakları savunucuları, politikacılar, avukatlar, gazeteciler, lubunyalar… Devlet tüm gücüyle hepimizin yaşam alanlarına saldırırken tek çaremiz direnmek. Dün yine Cumartesi İnsanları’nı 900. haftalarında Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakmak istedikleri için gözaltına aldılar. Galatasaray’dan vazgeçmeyen Cumartesi İnsanları’nın iradesi, birliği, dayanışması bize çok sey öğretiyor, yol gösteriyor. Biz de bu duyguyla, dirençle, dayanışmayla mücadelemizi sürdüreceğiz.
Basın açıklamalarını, partilerini, yürüyüşlerini engelleyerek lubunyaların tarihlerini silemez ve var olmalarına engel olamazlar. Varız. Gitmiyoruz. Buradayız.