Paula Erizanu’nun Calvert Journal‘ın “Women Recollected” projesi için kaleme aldığı yazının çevirisidir. Kültür dünyasının 20. yüzyıldaki unutulmuş öncü kadınlarına ışık tutma şiarıyla yola çıkan projeyle rastlaşmaya, ileriki haftalarda da, yine bu sayfalarda devam edeceksiniz.
Sovyet kadınları arasında kıyafetlerine imrenilirken takım elbiseleri Raisa Gorbaçova’ya —Rusya eski Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un karısı— bir stil ikonu olarak ün kazandırdı. Tekstil tasarımcısı Anna Andreeva, SSCB’nin son dönemlerinde o kadar saygı görüyordu ki, parmak ısırtan kumaşları, Sovyet hükümeti tarafından kültürel diplomatik görevlerde hediye olarak sunuluyordu. Ressamlar ve heykeltıraşlar rejimin dayattığı sosyalist gerçekçi üsluba harfiyen uymaya zorlanırken Andreeva, kumaşlarda soyut sanatı sürdürme özgürlüğünü bulmuştu.
Çalışmaları, şimdilerdeyse, yeni neslin hayranlığını kazanmaya hazır görünüyor. 2019’da New York Modern Sanat Müzesi (MOMA), Andreeva’nın çeşitli tekstil tasarımlarını ve eskizlerini satın aldı. Moskova’daki ailesi de, Andreeva’nın çalışmalarından oluşan yeni bir özel arşivi açma hazırlığında.
İlk Dönüm Noktaları
1917’de Moskova’nın güneydoğusundaki Tambov yakınlarında bir köyde doğan Andreeva (o zamanlar Prasolova) varlıklı bir ailenin yedinci çocuğuydu. Bu nedenle de, Bolşevik Devrimi’nden sonra halk düşmanı olduğuna hükmedildi; ailesinin evi Kızıl Ordu tarafından alınarak bir Komünist Büro’ya dönüştürüldü. Dokuz yaşında evi terk etmek zorunda kaldı ve uzak akrabaları ile kaldığı Moskova’ya kaçtı. Andreeva, prestijli bir Sovyet Mimarlık Enstitüsü’nde okumak üzere kabul alsa da, ardından, burjuva statüsünden ötürü başvurusunun geri çekildiğini öğrendi. Harap bir halde Tekstil Enstitüsü’ne transferini istedi, ki bu her şerde bir hayır olduğunu da kanıtlayacaktı. Mezun olduktan sonra, Rusya’nın en eski ve yenilikçi ipek fabrikalarından biri olan Moskova’daki Krasnaya Roza’da [Kızıl Roza/Kırmızı Gül] işe başladı.
Alman-Polonyalı komünist lider Rosa Luxembourg’dan ismini alan fabrika, 1924’te, Ludmila Mayakovskaya’yı (ünlü devrimci şair Vladimir Mayakovski’nin kardeşi) ilk kadın baş tasarımcısı olarak atayarak tarihe geçmişti. Mayakovskaya fabrikayı aerografiyle, yani boyanın “boya tabancası”yla kumaş üzerine püskürtülmesi metoduyla tanıştırdı. Teknik, nihayet göz kamaştırıcı desenler ve motifler üretme fırsatı tanıyacaktı Andreeva’ya.
Andreeva, hem seri üretimde hem de uluslararası sergiler ve kültürel etkinlikler için özel komisyonlarda çalıştı. Daha sonraki yıllarda, “tekstil makinelerinin sesi aklımdan hiç çıkmıyor, bu sesin hayalini kuruyorum ve onu seviyorum,” diyecekti.
Tarzı ve Konuları
Andreeva’nın zikzak motifleriyle kendini gösteren Elektrifikacation [Elektriklendirme] serisi (1960’lar-1974), Bolşeviklerin Sovyetler Birliği genelindeki elektrik kullanımına ilişkin azimli kampanyasını onurlandırmak için yaratılmıştı. Andreeva sayesinde tarihin bu dilimi, uluslararası sergilere yolculuk eden dekoratif duvar süsleri, kadın kıyafetleri ve tekstil örneklerine dönüşerek yaşamını sürdürebildi.
Andreeva’nın motiflerinden bir diğeri –ve devlet tarafından kendisine ısmarlanan ilk iş— uzaya çıkan ilk kozmonot olan Yuri Gagarin’i kutlayan bir şaldı. Gagarin, 1961’deki Londra ziyareti sırasında şalı Kraliçe II. Elizabeth’e bizzat hediye edecekti. Şimdi, New York’ta MoMA’nın koleksiyonunun bir parçası olan bu şal, siyah ve altın desenlidir; uydular, yıldızlar, kuyruklu yıldızlar ve füzeleriyle ön plana çıkar, yanına iliştirilen plakadaysa “İlk Sovyet Kozmonot Yuri Gagarin’in Zaferi” yazar. Şalın bir kopyası da Moskova Ulusal Tarih Müzesi’nde sergilenmektedir.
Şal, İngiliz diplomatlar üzerinde öyle bir etki bırakmıştı ki, Andreeva, Londra’ya seyahatinde Gagarin’in delegasyonuna katılması için özel bir davet aldı. Uluslararası seyahat elitlere mahsustu: Andreeva ise Komünist Parti’ye katılmayı reddetmiş ve gulagtan sağ kurtulan bir muhalifle evlenmişti. KGB’nin sıkı gözetiminde İngiltere’ye uçmasına yine de izin verildi.
Kozmonot şallarının başarısından sonra, Andreeva çok çeşitli temalar üzerine çalışmaya devam etti: Tarihi savaş sahneleri, danslar ve oyunlar, çiçeklerden ağaç kabuklarına uzanan doğa etüdleri, havai fişek ve kristal yapılar ile şehirci kompozisyonlar. Bilim ve sanatın kesişiminden büyülenmeyi sürdürdü.
Andreeva, 1971’den itibaren matematik ve tasarım eğitimi almış olan kızı Tatiana Andreeva ile sık sık iş birliği yaptı. 1974’teki Radio Waves’te [Radyo Dalgaları], 1972-1974’deki Electrification serilerinde ve Teknolojik Gençlik Birliği’nin anısına yapılan tasarımlarda görüldüğü gibi, geometrik formülleri tekstil desenlerine birlikte aktardılar. Londra’daki Tate Modern ya da Los Angeles’taki Getty Center gibi müzelerin ilgisini uyandıran, tam da sanat ve bilimin bu birlikteliğiydi.
Çok yakından
Andreeva, Moskova’nın işlek Tverskaya Caddesi’ni gören bir apartmanın onuncu katında yaşamını sürdürdü. Ailesi ne zaman daha sakin bir yerlere taşınmayı teklif etse basitçe “benim şehirli bir zihnim var” derdi. “Kumaşta şehir dokusu” olarak adlandırdığı kompozisyonlarda şehir yaşamına olan tutkusu, tekstil işlerine dönüştü.
1967’de, Hello Moscow [Merhaba Moskova] adlı bir dokuma serisini şehrine adadı. Bu seri, Stalin’in Yedi Kardeşi ve kareli motifler üzerinde süzülen Moskova Nehir Kıyısı gibi sembolik yapıları barındırıyordu. Tasarım, birçok uluslararası sergide gösterilmişti ve Andreeva’nın da bu desenden yapılmış siyah beyaz bir kokteyl elbisesi vardı. Bir diğer serisi olan Sanatoriums [Sanatoryumlar], Orta Asya, Kafkaslar ve Urallar’daki ipek fabrikalarına ziyaretlerinde gördüğü, SSCB’nin dört bir yanındaki işçilerin dinlenmek üzere gönderildikleri sağlık kaplıcalarını tasvir ediyordu.
Sanatsal Mirası
Andreeva, sansürcülerin “anti-proleter” ve “safi soyutluk propagandası” olarak adlandırdığı kariyeri boyunca çalışmalarını savunmak durumunda kalmış, ancak, her defasında soyut tasarımlarını kabul ettirmenin bir yolunu bulmuştu. Motiflerinden birini bir keresinde Sovyet kadınlarını daha ince göstereceği hususunda sansür kurulunu ikna ederek kabul ettirmişti örneğin. Siyasi ve ideolojik vazifelerde çalışıyor olmasına rağmen Andreeva, yine de, resim, grafik tasarım ve anıtsal sanat üzerine çalışan meslektaşlarından daha fazla özgürlüğe sahipmiş gibi hissediyordu. “Deney yapma ayrıcalığımız vardı,” diyordu, “tekstil özgürlük alanıydı.”
Andreeva, 1984’e dek Krasnaya Roza’nın önde gelen sanatçılarından biri olarak kaldı ve 70 yaşlarına geldiği 1990’lara kadar kurul toplantılarına katılmayı sürdürdü. Perestroykanın destekçisi olmasına rağmen, çok sevdiği fabrikasının SSCB’nin çöküşü sırasında özelleştirmenin ilk aşamalarında yıkılmasının yasını tuttu. “Bu bir hazine ve onu yok ederek ne yaptıklarını bilmiyorlar,” demişti.
Fabrika Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra ayakta kalamamış olsa da, Andreeva’nın tekstilleri yaşamaya devam ediyor – ve o zamandan beri dünyanın dört bir yanındaki sanat müzeleri ve uzmanlar arasında keşfedilip takdir görüyor.
Kapak görseli: Elbrus Mountain, Sanatoriums series [Elbrus Dağı, Sanatoryumlar serisinden]