Siz de fark ettiniz mi? Karantina süreci birtakım erkeklerin canlı cansız çevrimiçi şovlarıyla da acayip bir süreç oluyor. Çoğu ayrıcalıklı (beyaz, zengin, eğitimli) ve heteroseksüel bu adamların türlü türlü kepazeliklerini ayyuka çıkaran gelişmelerin bazılarını ağzımız açık şaşkınlıkla izliyoruz. Bazılarında uzaktan çoktan sezdiğimiz denyoluklarının ulu orta dökülmesine içimizin yağları eriyor, bazıları adına biz bile utanıyoruz, bazıları bizi fena halde sinirlendiriyor. Karantinayı bile kendi dertlerine boğan buncaların fantastik çevrimiçi görüş ve demeçleri, bize bir yandan kadınlar olarak edindiğimiz kazanımları gösteriyor çünkü alimallah cevapları yapıştırıyoruz. Bir yandan da bu kazanımlara rağmen karşı mağaradan gelen ‘tın tın’ ekoları önümüzde hala ne kadar uzun bir yol olduğunu gözler önüne seriyor.
Bahsi geçen kişilerden biri de densizliği bir yaşam biçimi edinmiş bir erk kişi olan girişimci/milyarder Elon Musk. Kendisi, elektrikli otomobil üreticisi Tesla şirketinin ve uzay taşımacılığı şirketi SpaceX’in kurucusu ya da CEO’su, ya da ikisi birden. Forbes’a göre 36.7 milyar dolar servetiyle dünyanın en zengin 24. insanı Musk. Eskiden beridir sosyal mecralarda polemik paşası olarak çalışması da cabası. Ancak Covid-19 günlerinde efsanesini yeni bir boyuta taşıdığını söylemek mümkün. Zira son birkaç hafta kendisine siktiri çeken hoş kişilerin sayısında artışın gözlemlendiği bir zaman dilimi oldu. ABD’de Covid-19 salgını yüzünden alınan sokağa çıkma yasakları gibi önlemlere en başından beri itiraz eden Musk, şovuna Korona paniğinin aptalca olduğunu söyleyerek başladı. Sonra hastalığı gribe benzeterek hafife aldı ve virüsten hayatını kaybeden insanların sayısının en yüksek olduğu ülkelerden ABD’yi, alınan önlemler yüzünden demokrasi düşmanı olmakla suçladı. Yetmedi, önlemleri ‘faşist’ olarak etiketledi ve “Amerika’ya özgürlük!” diye bağırdı durdu. Bu vurdumduymaz sorumsuzluk ile kendine güven arasındaki orantısızlık, bize birilerini hatırlatıyor.
Bütün bu histerinin sebebi sonradan ortaya çıktı tabii. Meğer bizimki Kaliforniya’da yer alan Tesla fabrikasının tedbir kapsamında kapatılma ihtimaline isyan edecek uygun zemini yaratıyormuş. Beyaz erkeklerden oluşan hayran ordusunu bir online demokrasi mücadelesine hazırlıyormuş. Eyalet beklenen kararı aldığında kendisi binlerce insanın çalıştığı şirketi yasağa rağmen açacağını ilan etti. Üstelik bir özgürlük savaşçısı ve kendini feda eden bir kahramanmışcasına, “Dükkanı açtık, birini tutuklayacaksanız gelin beni tutuklayın” minvalinde bir tweet daha yumurtladı. Aslında basın bildirisi gerektiren bu denli önemli açıklamaları neden Twitter’dan yaptığı da ayrı bir muamma. Artık yetkilileri neyle tehdit ettiyse, kendisine bir istisna yapılmasını sağladı ve şirketi açtı.
Şu anda binlerce insan virüs krizinin ortasında Tesla fabrikasında çalışıyor (Musk’ın çalışanlarına yazdığı ve zırvalıkta zirve olan teşekkür mektubu şurada). İnsanların hayatını tehlikeye atıyor ve bunu ilerlemecilik ile uzun dönemde daha fazla insanın iyiliği adına yaptığını iddia ediyor. Tıpkı İngiltere başbakanı Boris Johnson’ın virüsün İngiltere’ye ilk sıçradığı zamanlar “geleceğimiz için birilerinin ölmesi gerekiyor” demesi gibi. Savaşları “geleceğimiz için ölen şehitler”le meşrulaştıranlar gibi. Güvencesiz, düzensiz çalıştırdıkları işçilerine “ama harika işler yapıyoruz” diyen butik patronlar gibi. Bize birilerini hatırlatıyor.
Tesla şirketi zaten birçok sağlık ve güvenlik soruşturmasına tabi tutulmasıyla ünlü. Yani beyefendinin ‘bildiğini okuma’ gibi köklü bir huyu var. Bütün bu cezalardan parası neyse ödeyip kurtuluyor. Kasası parayla dolan eyalet memnun. Kafasına göre kendi imparatorluğunda ego koşturan Musk memnun. Olan çalışanlara oluyor. Çalışanların fabrikadaki bazı bölümlere daha fazla sarı güvenlik şeridi konması isteği “Elon sarı renkten hoşlanmıyor,” diye kabul edilmeyebiliyor. Yardımını kibarca reddedenlere “pedofil” demesi, işyerinde karşılaştığı ırkçılıktan şikayetçi çalışanlarına “biraz kalın derili olun” gibi cevaplar vermesi Elon Musk efsanesinin birer parçası olarak, deli-dahi hareketler şeklinde hoş görülüyor. Yaptığı koca koca manipülasyonlar böyle böyle hep yanına kalıyor. Bize birilerini hatırlatıyor.
Musk, Güney Afrika’da zümrüt madenciliği yapan Avrupalı bir sömürgeci göçmen ailenin çocuğu. Arkasında koca bir sömürgecilik tarihi ve sermayesini taşıyan, beyaz, heteroseksüel bir adam. Bir yerlerden tanıdık sanki. Uzay ve elektrikli arabalar gibi faydalı görünen şeylerle uğraştığı için milyarderler arasında kendisini kült mertebesine yükselten bir hayran kitlesi var. Bunlar pozitif bilimlere düşkün, uzayı işgal etmenin hayırlı bir şey olacağına inanan, teknoloji saplantılı beyaz genç erkekler. Musk’ı bir guru, bir idol gibi gören bu tayfa, adamı her türlü ortamda bedavaya canhıraş savunuyor. Musk ‘işi’ gereği Trump ve Erdoğan dahil dünya ‘liderleri’ ile arasını iyi tutuyor. Muhafazakar partiye yaptığı yüksek meblağdaki bağışlarının “Amerika’da ilerici bir iş yapmanın bedeli” olduğunu söylüyor. Kendisini “iyi şeyler yapmaya çalışan biri” olarak tanımlıyor. Para, teknoloji, uzay ve güzel kadınlarla çevrili hayatıyla adeta bir Iron Man. Haliyle, ailesiyle yaşayan beyaz erkeklere özdeşleşmek için mükemmel bir eril figürü oluşturuyor. Bize birilerini hatırlatıyor.
Uzay ve teknoloji fetişizminin ardında Mars’ı sömürgeleştirmek olduğunu saklamayan, “Occupy Mars” (“Mars’ı işgal et”) yazılı bir t-shirt giyerek bunu göğsünü gere gere ilan eden, tam anlamıyla ilerlemeci, aydın bir Rönesans adamı Musk. Tek isyanı zayıflığa olan ve düzen karşıtı görünürken, düzenin yağlı ballı ekmeğini afiyetle yiyen biri. Bütün bunlara rağmen otoritelere isyan eden bir deha muamelesi görüyor. Henüz doğum yapmış ve hastanede iyileşmekte olan kız arkadaşına uluorta açüklama yapmaktan çekinmiyor. Kendisini sosyalistten daha sosyalist olarak tanımlıyor, sosyalist kavramını daha doğru olduğunu iddia ettiği şekilde güncelliyor. Feministliği kadınlara bırakmayan erkekler gibi, sosyalistliği de kimseye bırakmıyor. Elon Musk, bize birilerini hatırlatıyor.
Musk’un suretinde o eski aydınlanmacı, kendisini tümgüçlü ilan eden sömürgeci beyaz erkeğin, 2020 model mükemmel bir prototipi saklanıyor. Elon Musk, sistematik erkek baskısının, beyaz ayrıcalığının, sınıf sorununun tek bir bedende erekte olmuş halidir. İfade özgürlüğü, sansür, faşizm gibi kavramları da hunharca ayaklarının altında ezmekten çekinmez çünkü dünya, hatta, tüm evren onun oyun alanıdır. Elon Musk, Can Evrenol’dur, Güven Erkin Erkal’dır, Donald Trump’tır, “Benim Bedenim Benim Kararım” diye virüs yasaklarını protesto eden Trump destekçisi beyaz kadındır. Elon Musk patriyarkal neo-liberalizmin ta kendisidir. Elon Musk dostunuz değildir.
Ana görsel: Luminar Technologies Inc.