1982 Yılında Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil tarafından kurulan Çekirdek Sanat Evi, bugün bazı büyülü anlarını duyabildiğimiz ve hissedebildiğimiz bir anılar toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Çekirdek Sanat Evi’nin ulaşabildiğimiz işitsel mirasında da “Zeynep”in sesini duyuyoruz. “Gel Dedi Yanıma, Bir de Burdan Bak” albümü, bir Çekirdek Resitali olarak “Zeynep” ismiyle gördüğümüz tek kayıt. Ne öncesine ne de sonrasına dair bir ize rastlamadığımız bu sesle baş başayız. Rafael Alberti’nin dizeleriyle “Sesim karada ölürse/ Denizlere kadar götürün onu/ Öylesi bir kıyı da yeter ki/ Denizlere kadar götürün onu” diyor, usul usul söylüyor ve denizlere kadar götürülüyoruz. Zeynep’in sesiyle “Öylesi bir kıyı da yeter ki” diyor ve kıyılara getiriliyoruz. Bu kıyılarda Zeynep’i aramaya başlıyoruz (Uzun süre bulamadık, uzak kıyılarda aradığımız içindi sanırım).
Zeynep’i dinledikten sonra sesini takip etme ve kendisine ulaşma isteğini içime düşüren bir merakı izlemeye başladım (Bu merakta yalnız olmadığımı öğrendim ve bazı sorularda birleşebildiğim Çekirdek severleri gördüm). Çekirdek Sanat Evi üzerine çalışan Karaca’nın (Karaca Yiğit Pehlivanlı) ve arkadaşı Kamil Batur’un, kayıtlardan birindeki “Çaylar” notunda Zeynep Emçioğlu ismine rastlamasıysa –benim için- nefessiz sevinçlerden biriydi. Umarım Zeynep’in sevenleri, dinleyenleri için de benzer sevinçlere vesile olur.
Çekirdek Sanat Evi’ndeki Zeynep’le, yani sesini takip ettiğimiz Zeynep Emçioğlu’yla kısacık söyleştik.
Çekirdek Sanat Evi’yle buluşma hikayeniz ve oradaki yaşantınız nasıldı? Öncesinde ve o sıralarda neler yapıyordunuz?
Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil çok beğendiğim, severek dinlediğim müzisyenlerdi. Çekirdek Sanat Evi’nin açıldığını duyduğumda gidip izlemek istedim. Gittiğim ilk gün Doğan Canku’nun resitali vardı. Ortam çok güzeldi, sıcaktı. O aralar Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde çocuk psikoloğu olarak çalışıyordum. Bir süre sonra kendi yaptığım şarkıları Fikret Kızılok’a dinletmek üzere yeniden Çekirdek Sanat Evi’ne gittim. Kızılok şarkılardan birkaçını beğendi ve bana kendi yazdığı bir şarkı sözünü verip bestelememi istedi. Besteleyip dinlettiğimde çok beğenmişti. Kasetteki “Bu Kadar Zor Muydu Yaşamak” adlı şarkı bu şekilde ortaya çıktı. Sonrasında Çekirdek Sanat Evi iyice etkiledi beni. Ardarda diğer şarkılarım oluştu. Oluşan şarkıların düzenlemelerini Bülent Ortaçgil yaptı.
“Gel Dedi Yanıma Bir de Burdan Bak” albümünden sonra bir Çekirdek resitali kaydı veya başka bir kayıt yok bildiğimiz kadarıyla. Sonraki yıllarda müziğe devam ettiniz mi?
Uzun bir aradan sonra Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nde koro çalışmam oldu. Orada hem kendi şarkılarımdan birkaçını söylüyordum hem de koronun şarkı ve marşlarını söylüyorduk. Koro çalışması iki yıl kadar sürdü. Sonra parti çalışmalarını bıraktım ve yakın zamana kadar da müzik çalışmam olmadı.
Rafael Alberti’nin iki şiirini bestelediğinizi görüyoruz. Nazım Hikmet’in ismine de rastlıyoruz. Alberti’yle ve Nazım Hikmet’le kurduğunuz bağdan bahsedebilir misiniz?
Rafael Alberti’nin şiirlerini seviyorum, dilini çok yalın ve etkileyici buluyorum. Bestelemeye ve duymaya da uygun hissettiğim için iki şiirini şarkı olarak çalıştım. “Sadece Deniz” ve “Öylesi Bir Kıyıda” isimli şarkılar, Alberti şiirlerinden bestelediklerim… Nazım Hikmet’in de benzer duygularla bazı şiirlerini şarkı için seçmiştim: Akrep Gibisin ve Dünyayı Verelim Çocuklara…
Kayıtları dinlediğimde “deniz”in bir duygusu, hikayesi olduğunu hissediyorum. Sizin hikayenizde denizin nasıl bir duygusu, yeri var?
Deniz: Özgürlük, sonsuzluk, yaşama sevinci…Yaşamın ta kendisi. Onsuz olmaz.
Sizi, nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı merak eden Çekirdek Sanat Evi sevicileri olduğunu biliyorum. Göz önünde olmamak bir tercih miydi?
Yalnızlığımı seviyorum.
Bugün neler yapıyorsunuz? Füruğ Ferruhzad “Rüzgar bizi sürükleyecek/ götürecek” diyordu. Rüzgar sizi nereye götürdü?
Bir yazar arkadaşımın çocuk kütüphanesinde klasik müzik parçalarından ve bazı çocuk kitaplarından şarkılar yaparak çocuklarla çalıştım bir süre. Uzun süre resim çalışmalarım oldu. Gözümde problem olduğu için bu aralar pek yapamıyorum. Klavyemde piyano çalışıyorum. İstanbul’da yaşıyorum. Bir kızım ve bir torunum var.
Son olarak, Çekirdek Sanat Evi’yle yolunuzun kesişmesini nasıl tarifliyorsunuz? Çekirdek öykünüz hayatınızda nereye denk düşüyor?
Çekirdek Sanat Evi öyküm, evliliğimi sonlandırdığım döneme rastlamıştı. Yepyeni, değişik, güzel bir ortamda enerjik, verimli bir yaşantı şansı yakaladım. Yenilikle ve o enerjiyle ilgili bir duyguya denk düşüyor.
Karaca’ya teşekkürle…