Samira Sadeque’ın the Lily’de yayımlanan “They are a lesbian Jewish-Palestinian couple. Here’s how they are using comedy to confront stereotypes.” başlıklı yazısının çevirisidir.
2014 yazında, Gazze’de yeni bir çatışma patlak verdiğinde, Jess Salomon Filistinli Müslüman partneri Eman El-Husseini’yle evlenip New York’a taşınacağının haberini yaymaya başlamıştı bile. Bu haber, annesiyle arasında birkaç yıl süren beklenmedik bir açılma yaşanmasına sebep olacaktı. Salomon Montreal’de yetişmiş bir Yahudiydi ve ailesine El-Husseini’yle yaşadığı ilişkiyle ilgili açıktı. “Bu konuda pek bir şey söylemediler çünkü bence sevgilimin açılacağını düşünmüyorlardı.” diyor Salomon ailesinin ilk tepkisine baktığında. “Galiba bunun (lezbiyenliğin) kendiliğinden geçip gideceğini düşündüler.” Yanlış düşünmüşlerdi.
Salomon and El-Husseini, tanıştıktan 6 yıl, çıkmaya başladıktan 4 yıl sonra 2015’te evlendiler. Bugünlerde, evlendikten 3 yıl sonra, New York’ta çoğunluğu na-trans heteroseksüel beyaz adamlardan oluşan bir alana girmeye çalışıyorlar: stand up alanına.
“Çıkmaya başladığımız ilk yıl sayılmaz. Her şeyle aynı anda baş etmeye, kabullenmeye çalışıyordum. Ama sonraki 2 yıl ilişkimiz ciddileşmeye başladı.” diyor El-Husseini. “Ben ilk yılı da sayıyorum. Genellikle Eman’ın sürekli benden ayrılmasıyla geçti.” diyor Salomon. İkisi de komedyen olduğu için, sert gerçekleri ifadesiz bir suratla ve kinayeyle anlatma biçimleri bir oda dolusu insanı kahkahaya boğabiliyor.
“Komedinin gücüne gerçekten inanıyorum. Komik olabiliyorsan, insanların verdiğin mesajı hazmetmesi, anlaması çok daha kolay oluyor.” diyor El-Husseini. “Komedi, insanlara ulaşmak için harika bir yol, ve birçok kez birbirimize de söylediğimiz gibi, birilerini istemedikleri halde güldürmek, reddedilemez içgüdüsel bir tepki gibi.”
Kendilerinden sıklıkla soyadlarının karışımı bir isimle -El Salomon- bahseden ikili, Montreal’de bir komedi kulübünde 2009’da tanışmışlar. İlk iki yıl arkadaşmışlar. El-Husseini, o zamanlar birkaç yıldır komediyle ilgiliymiş. Tanıştıkları kulüpte, sahneye çıkışını kolaylaştırabilmek için barmaidlik yapıyormuş. Salomon, o sıralar Hague’de insan hakları avukatı olarak çalışan çalışıyormuş. Tam tanıştıkları dönemde senaryo yazmayı ve komediyi denemek istemiş ve işini bırakmış.
El-Husseini’nin açılma süreci 1 yıl sürmüş ve 2011’de çıkmaya başlamışlar. “Eman bizim ilişkimizden önce herhangi biriyle ya da bir kadınla ilişkide değildi.” diyor Salomon. “Yani kendini adadığı bir ilişkiye ve bir kadına aşık olma fikrine alışması birazcık zaman aldı.” “Bu yüzden onun kariyerimi mahvedecek bir Mossad ajanı olabileceğini düşündüm.” diye ekliyor. Tekrar tekrar, kendilerini harcama pahasına, komik ve rahatsız edici bir şakayla kahkahalara sebep oluyorlar.
İkisi de gülüyor ama El-Husseini, ilişkisiyle barışmak için zaman geçmesi gerektiğinin altını çiziyor. İşler ciddiye bindikten ve komedyenliğe devam edip New York’a taşınmaya karar verdikten sonra, sıra ailesine açılmasına geliyor. “Bu haber onları mutlu etmedi. Ağladılar ve çok üzüldüler.” diyor El-Husseini. “[Ama] beni hiçbir zaman reddetmediler ya da konuşmayı kesmediler.” O zamandan beri, ailesi ilişkilerini kabullenmiş ama hala evliliklerini kabullenememişler. “Gerçekten arkadaşça davranıyorlar ve bizi %100 anlıyor, destekliyor gibi görünüyorlar. Ama başka insanların ne diyeceğinden çekiniyorlar.” diyor Salomon. El-Husseini’nin ailesi için Salomon’un Yahudi kimliği bir fark yaratmamış. “Müslüman bir kadınla açılmış olsaydım da “harika” demeyeceklerdi.” diyor El-Husseini. “Gaylikte kaldılar, yani oradan ileriye gitmediler.”
Bu arada, ailesine çoktan açılmış olan Salomon, Filistinli Müslüman bir kadınla evleniyor olmakla ilgili zorluklar yaşamış. “Evet, ‘madem gay olmamla ilgili probleminiz yok, şimdi de size Filistinli bir kadın getiriyorum’ demiş gibi.” diyor El-Husseini. “[Evlilik haberi] Gaza’daki son büyük savaşla çakıştı ve Hamas’a katılacağımı düşündüklerini hissettim.” diyor Salomon. Annesi, o zamandan beri çifti kabul etmiş. Şimdi Yahudi bayramlarını, tatillerini birlikte geçiriyorlar. Hatta Salomon’un annesi onlara bir evlilik partisi bile düzenlemiş.
Kızlarının partner seçimleri dışında, iki aile de istikrarlı bir gelir sağlamayacaklarını düşündükleri stand up’la hayatlarını idame ettirmeleriyle ilgili gerginmiş. “Kayınvalidemin Instagram’a girmesi başımıza gelen en iyi şeydi.” diyor El-Husseini. “Çünkü ne kadar çalıştığımızın ve debelendiğimizin farkına vardı.” Salomon’un avukatlığı bırakması ya da El-Husseini’nin okulu yarıda bırakmış olması, sahnede mücadele etmek zorunda kaldıkları şeyle karşılaştırılıca önemsizleşmiş. “Komedi kulüpleri erkek komedyenler için güvenli alanlar” diyor El-Husseini. “Erkek komedyenler için yapılmışlar, yani o alana girmek gerçekten çok ama çok zor.”Eski patronlarından birinin, ona ne kadar iyi davranmış olsa da, içtenlikle erkek komedyenlerin daha komik olduğuna inandığını hatırlıyor. “Seyircilere güven telkin etmek hetero beyaz erkeklerin asla düşünmek zorunda olmadıkları bir şey.” diyor Salomon. “İlişkilerinden, randevulaştığın insanlardan bahsettiğinde insanlar ‘neden sürekli gay esprileri yapıyorsun?’ diyor.”
İkili yakın zamanda hepsi gay komedyenlerden oluşan bir ekiple birlikte sahneye çıktı ve bu önceden planlanmamıştı. El-Husseini, kendisi sahneye çıkarken, bir adamın ayağa kalktığını ve parasını geri istediğini çünkü gay esprilerinden çok sıkıldığını söylediğini hatırlıyor. “Sürekli bu alanda, hiçbir anlamda eşitliğin olmadığına dair türlü boyutlarda hatırlatıcılarla karşı karşıya kalıyoruz.” diyor Salomon. “Şimdilerde daha az oluyor ama kesinlikle bir eksiğin olduğunu düşündüklerinde artıyor.” El-Husseini, sahnede Müslüman ve Filistinli olmakla da ilgili zorluklar yaşıyor.New York daha ilerici olmasına rağmen hala insanlar onlar sahnedeyken performanslarını kesebiliyor. Yakın zamanda bir gösterisinde, kendisini Filistinli olarak tanıtmasından sonra İsrailli bir adamın sahneye çıkıp mikrofonu ondan aldığını hatırlıyor Husseini.
Bir komedyen olarak, bu meseleleri mizahla savuştrmaya çalışıyor. “Neden her şeyi siz almak zorundasınız, bu haksızlık,” dedim.” Bunun üzerine seyircilerin onu alkışladığını ekliyor. Bir başka İsrailli adam gösteriden sonra ona gelip sözünü kesen kişi adına özür dilemiş. “Müslüman bir kadının açıktan açığa gay olabileceğine inanmakta zorluk çekiyor insanlar” diyor. Birçok durumda, seyircilerin evli olduklarına inanmadıklarını da ekliyor.
El-Husseini gösterilerinden sonra henüz açılmamış Müslüman kadınlardan pek çok mesaj aldığını söylüyor. Çift ayrıca, dinlerarası ilişkiler yaşayan (Yahudi-Müslüman) ya da ilişkilerinde tarihsel bariyerlerle mücadele etmek zorunda kalan çiftlerden (Pakistanlı-Hindistanlı) de mesajlar alıyormuş.
El Salomonlar seyircilerinin karşısına ortaklaştırdıkları bir direnişle çıkıyorlar. Onların yolculuğu -açılmakla, farklı dinden biriyle evlenmekle ya da kadınlara kibar davranmayan bir endüstride çalışmakla ilgili olsun- sık sık sözlerini kesen insanlarla kesişecek gibi görünüyor. Ama şimdilik, ikili New York’un komedi ortamını, huzur bozan esprileriyle adım adım ele geçiriyorlar.