Ölümle korkutulup sıtmaya razı edildiğimiz için bazı kadınların “travesti” yerine trans birey olarak ifade edilmesine bir gelişme olarak bakmamızı bekleyenler var. Halbuki sözkonusu özneler kadın.

MEYDAN

Hande Şeker’in ardından: Trans cinayetlerinin cinsiyeti

 

Hande Şeker 9 Ocak 2019 günü kendi evinde, müşterisi olarak gelen bir polis tarafından vurularak öldürüldü. Kendisi gibi trans bir kadın olan ev arkadaşı da aynı kişi tarafından yaralandı. 90‘lardan bu yana medyanın dilinde lgbti+ hareketin mücadelesi sonunda gelişmeler olsa da, nefret cinayeti olduğu aşikar bu cinayet haberlerde yine trans ve kadın düşmanı bir dille aktarıldı.

 

Hande Şeker’in ardından birçok gazete ve haber sitesi, açıklanmasında hiçbir kamu yararı olmayan ve Hande öldürülmüş olduğu için basılması konusunda onayı da sorulamayacak kimlik ismini paylaşırken kendisinden “travesti” ve “trans birey” olarak bahsettiler: „Hande Şeker takma adını kullanan travesti“ (Milliyet), „Hande Şeker kod isimli travesti“ (Habertürk), „Hande Şeker takma adını kullanan trans birey“ (Sabah). Bu haberler trans kadınların haber odalarında nasıl görüldüğünün işareti elbette. Trans kadınların kadınlığını içselleştirmeyen gazetecilerin dili, kadın düşmanı bir şiddet dili.

 

Bu haberlerdeki kelime seçimleriyle verilen öncelikli mesaj, Hande‘nin “aslında“ Hande olmadığı. Hande Şeker, yani evinde devletin güvenlik birimlerince öldürülmüş bir kadın, aslında bizi “kandırıyor”. Bir trans kadın kendi seçtiği ismiyle yaşıyor, sosyalleşiyor, çalışıyor da olsa, basına göre bu kimlik bir “kod adı”ndan ibaret. Çünkü Hande Şeker’den Hande Şeker olarak bahsetmek, öldürülen kişinin kadınlığını tanımak, normalleştirmek, haberin odağı haline getirmemek demek. Bu da translığı bir sansasyon nesnesi haline dönüştürmeyi gelenek edinmiş ana akım medyanın işine gelmiyor.

 

Maktulün güzelim yüzünün olduğu, muhtemelen kendisinin çektiği ve görünmek istediği gibi göründüğü bir fotoğrafı sosyal medyasından alarak gazeteye koyuyorlar ilkin. Başlığa da adını Hande Şeker olarak yazıyorlar. Fakat hemen sonra, ya spota, ya fotoğrafın altına toplumda erkeklikle kodlanmış, belli ki kullanmadığı kimlik ismi yazılarak o ana dek bir kadın cinayeti haberini okuyan okura “Hande’ye kanmaması” mesajı veriliyor. Trans düşmanı cinayetlerde mahkeme karşısında ifade veren faillerle okuru aynı duyguda birleştirmeye, okurun “Kadın sandım, erkekmiş“ diyen katillerle empati kurmasına önayak olunuyor böylece. Eğer maktul trans bir kadınsa, haberlerde kadınlığını sorgulamaya açmak ek bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu süreçte de saniyeler içinde haberin odağı cinayetten ve failden alınıp, öldürülen kadının kadınlığına, geçmişine, ona iradesi dışında atanan isimlere ve cinsiyetlere çekilmiş oluyor. Amaç haberi ilk okuduğunda maktulün kadınlığı konusunda herhangi bir sorgulamaya girmeyen okurun kafasını karıştırmak, “A-a aslında adı Y‘miş“ dedirtmek, trans kadınlığı sansasyonalize etmek, Hande’nin kadınlığından şüphe ettirmek, “bu gizli gerçeği” gün yüzüne çıkartarak okurun ayağını denk almasını sağlamak. Mazallah okur bir an bir kadının evine girip onu öldürmüş bir erkeğin değil de, öldürülen kadının bakış açısından yaklaşır olaya. Mazallah Hande’yi olduğu gibi, bir kadın olarak algılar. Mazallah trans kadınların kadınlığını sorgulamayı bir an için “unutur”.

 

 

Bu cinayet özelinde, Hande’nin yaralanan arkadaşının da trans bir kadın olmasıyla, ana akım dışında seyreden basının da trans dostu haber yazma pratiğini henüz içselleştirmediğini ve üzerinde yeterince düşünmediğini de söylemek mümkün. Yaralanan Nil’in adı yalnızca Kaos GL’nin haberinde Nil olarak geçti, pek çok farklı yerde kimlik isminin bazen tamamı, bazen de baş harfleri kullanıldı. Pratik eksikliğini düşündüren ise Evrensel gibi, bu konuda çoğunlukla özenli davranan ve zaten haberin büyük kısmını Kaos’tan alıntılayan bir gazetenin dahi haberinde Nil’in adını kullandıktan sadece birkaç satır sonra kimlik isminin kısaltmasıyla devam etmesi. Bunun sebebi muhtemelen farklı kaynaklardan faydalanırken bazılarının bu konuda özenli, bazılarınınsa son derece özensiz olduğunu hesaba katmamak. Gazete Duvar ve Gazete Karınca da Nil’i kimlik adının kısaltmasıyla anarken, Birgün olumlu bir iş çıkararak, Nil’den kimlik değil, kendi isminin baş harfiyle “N” olarak bahsetmeyi seçmiş.

 

 

 

 

Yakın zamana kadar bu tür haberlerin vazgeçilmezi olup son birkaç senedir kullanımı nispeten azalan travesti tanımı (nispeten diyorum, zira mecraya ve haberi yapan kişiye göre sık sık 90’lardaymışızcasına haber yazıldığı oluyor), Türkiye medya tarihinde “travesti terörü” yazma geleneği ile göbekten bağlı. Arama çubuğunuza “travesti dehşeti” yazarak güncel haberlerin dilini inceleyebilirsiniz, zira terör sözcüğünün yerine konan “dehşet”le aynı haberler kaldığı yerden devam ediyor. Medyanın trans kadınların kadınlığını haberlerden silme pratiği bu anlamda çok köklü. Hande Şeker ve nezdinde tüm trans kadınların kadınlıklarından “arındırılmasına” aracı olarak “trans birey” sözünü kullanmak ise transmizojinik haberlerin yeni metodu.

 

Ölümle korkutulup sıtmaya razı edildiğimiz için bazı kadınların “travesti” yerine trans birey olarak ifade edilmesine bir gelişme olarak bakmamızı bekleyenler var. Halbuki sözkonusu özneler kadın. Üstelik erkek şiddetiyle karşılaşan ve erkeklerin öldürdüğü kadınlar. Mevzubahis haberler trans şemsiyesi altında, ikili cinsiyet sistemine uymayan farklı farklı kimliklerden yahut örneğin trans erkeklerden bahsetmiyor; spesifik olarak trans kadınların öldürülmesini konu ediniyorlar. Ancak muhabirler ve editörler kadın yazmaya elleri varmadığı için belli ki daha hijyenik, daha nötr buldukları birey sözcüğüne sarılıveriyor. Travesti kelimesinin yanlışlığının az çok farkında olan, ama trans kadınlara kadınlığını teslim etmeye de gönlü razı gelmeyenlerin yeni can simidi, “trans birey”. Haberlerde hiç “cis birey” diye bir şey okudunuz mu? Okusanız, o kişinin cinsiyetini anlamanız mümkün olur mu? Oysa diğer kadın cinayetleri gibi, Hande Şeker’in katledilişi de onun haberlerde ısrarla arındırılmaya çalışıldığı cinsiyetiyle iç içe.

 

Kendisi de trans bir erkek olan editör Mitch Kellaway, 2015 yılında ABD ve Brezilya ağırlıklı olarak listelenen trans cinayetlerini incelediğinde, medyaya yansıyan cinayetler arasında trans feminen maktüllerin trans erkek maktüllere oranının kabaca 200’e 1 civarında olduğunu görmüş. Türkiye için benzer bir araştırma mevcut olmasa da, trans kadınların, hele de seks işçiliği yapanların şiddete ne kadar açık olduğunu yine haberlerden ve maalesef hayatın içinden gözlemlemek mümkün.

 

Trans cinayetleri kendi içinde dahi böylesine büyük bir cinsiyetlilik taşırken, bir trans kadın cinayeti haberinde onu cinsiyetsizleştirmek o kadının varoluşuna iradesini kıran bir müdahalede bulunmakla kalmıyor, kişiyi kimliğinden uzaklaştırarak yeniden nesneleştiriyor ve okurun gözünde empati kurulması zor bir mesafeye de itiyor. Buna ek olarak pek çok kez kimlik ismi kullanımı ile kadınlığını okur nazarında silen, olayı katilin gözünden görmeye, empatiyi şiddet failiyle kurmaya yönelten bir manevra da haberin parçası. Bu yüzden bu tür haberleri yazarken özneleri de cinayetleri de cinsiyetsizleştirmemek, trans kadın düşmanlığını resmin dışında bırakmamak ve her bir cinayeti mümkün kılan cinsiyetler arası çeşitli güç dinamiklerini ısrarla vurgulamak gerekiyor.

 

 

 

Ana görsel: Yayoi Kusama

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YAçılmanın Yükünü Taşıyanlardan Mısınız?
Açılmanın Yükünü Taşıyanlardan Mısınız?

Bir türlü tatmin olmayan normatif ötekine göre, kişi bir kez açıldıysa ömrünün sonuna dek defalarca açılmak zorunda.

KÜLTÜR

YBir Berlin Sohbeti: Ne Umduk, Ne Bulduk?
Bir Berlin Sohbeti: Ne Umduk, Ne Bulduk?

Berlin’e yerleşen herkes Berghain’ın karanlık odalarında sabahı ederken, izolasyonu yapılmamış bir evde üşüyerek kısır yiyen bir ben olamazdım ya?

KÜLTÜR

YDağdan Anneliğe Kadınlar
Dağdan Anneliğe Kadınlar

"Kızımın ileride beni erkeğe boyun eğmemiş, güçlü bir kadın olarak anlatmasını istiyorum"

Bir de bunlar var

Los Angeles’ta Trump’a Karşı Omuz Omuza
Yarmuk Kampı’nın Efsanevi Piyanosu
Aile Kavgasında Yeni Boyut

Pin It on Pinterest