Catalina Lobo-Guerrero’nun The New York Times’da yayınlanan 2 Eylül 2017 tarihli “In El Salvador, ‘Girls Are a Problem’ ” başlıklı makalesinin çevirisidir.
El Salvador’a dönmek istemiyorum. Latin Amerika ülkeleri arasında kadın olduğum için en çok korktuğum ülke orasıydı. Tanıştığım ilk Salvadorlu olan, beni havalimanından alan taksi şoförüyle muhabbet ederken düşman bölgesine girdiğimi anladım. Taksici bana bir bebeği olduğunu söyledi, küçük tatlı J.J., ve bana bir fotoğrafını gösterdi. Başka çocuğu olmasını isteyip istemediğini sorduğumda “evet” diye cevap verdi, “ama erkek olursa”.
“Çocuğun cinsiyetini seçemeyeceğini biliyorsundur herhalde,” dedim.
“Biliyorum, ama kız çocuk istemiyorum,” diye cevap verdi. “Kızın mı var derdin var.”
Her gün kadınların tecavüze uğradığı ve cinayete kurban gittiği bir ülkede kız çocukları cidden sorun olarak görülüyordu. El Salvador son birkaç yıldır kadınlar için dünyanın en tehlikeli ülkeleri arasında yer alıyor, Latin Amerika ülkeleri arasında ise birinci.
Kurbanların kimliklerinin teşhis edilip nasıl öldürüldüklerini araştırmakla sorumlu Adli Tıp Enstitüsü rakamlarına göre, sadece 2016 yılı içerisinde toplamda 524 kadın yani her 5.000 kadından biri öldürülmüş. Ancak bu rakamlar vahşetin büyüklüğünü gözler önüne sermekte yetersiz kalıyor. Yalnızca morga götürülen cesetler istatistiklerde resmi rakam olarak yer alıyor. Gizlice çöplüklere atılan parçalanmış cesetler bu istatistiklere dahil edilmiyor.
Öldürülmüş Salvadorlu kadınlar sorun olarak görülmüyor. Ancak şöyle bir akıllardan geçiyorlar. Son birkaç yıldır Salvador hükümeti “mara” olarak bilinen ve neredeyse bütün Salvador şehirlerinde faaliyet gösteren suç çeteleriyle, çete savaşlarında yaşanan ölümlere son vermek amacıyla barış anlaşması yapmak için girişimlerde bulunuyor. Şiddet oranları yükseliyor ve düşüyor. Bu oran, maralar ve hükümet arasında yapılan anlaşma sürecinde düşerken hükümetin baskıları sonucunda yeniden yükseliyor. Kadına Yönelik Şiddet Gözlemevi’ne göre kadın cinayetlerinin oranı buna rağmen sabit kalıyor.
Salvador toplumu için asıl sorun teşkil eden, şiddet ve cinsel saldırı sonucunda hayatta kalmayı başaran kadınlar (günde 10 kadın) oluyor. Kadınlar yardım için polise, savcıya ya da hastanelere gittiğinde veya saldırganı ihbar etme cüretinde bulunduklarında bu sorun daha da büyüyor.
San Salvador’daki San Rafael Devlet Hastanesi’nde HIV programını yürüten Dr. Zulma Jennifer Méndez’in ofisinde geçirdiğim sabahtan sonra bu durumu anladım. Saatlerce hastaların anlattıklarını dinledim. Bir tanesi onu kaçıran çetenin elinden kurtulmuştu. Erkek kardeşleri çeteye katılmak istemedikleri için misilleme olarak öldürülmüşlerdi. Çete üyeleri ona tecavüz etmiş ve HIV bulaştırmışlardı.
Çete şiddetine maruz kalan Salvadorlu kadınlara–bunlara kadın çete üyeleri de dahil– yardım eden doktorlar, hastaların yaşadığı vahşet karşısında dehşete düşüyor. Ancak kadına şiddetin tek sorumlusu çete üyeleri değil. Kadınlara tecavüz eden onların kocaları, babaları, amcaları, dayıları, tanıdıkları, komşuları. Cinsel şiddet vakalarının ¾’ü kurbanın kendi evinde gerçekleşiyor ve cinsel şiddete maruz kalan her 10 kadından 7’si 20 yaşın altında.
Hamile kalan kurbanlar ve hamile kalmak istemeyenler yetkililerden yardım alamayacaklarını biliyorlar. El Salvador’da koşullar ne olursa olsun kürtaj yasak, tecavüz durumlarında bile. Kürtaj yaptıran bazı kadınlar ya da hastane dışında doğum yapıp bebeğini kaybeden Evelyn Hernández gibileri ağırlaştırılmış cinayetle suçlanmışlar. Bu suçun cezası 30 yıl hapis yani cinayetten hüküm giymiş bir çete üyesinin alacağı cezayla aynı. Doktorlar kürtaj yaptıran ya da yaptırmak isteyen kadınları genelde ihbar ediyorlar.
Dr. Méndez, “Benim de bir sefer hapis cezasıyla tehdit edildiğim oldu,” diyor. “Tecavüze uğrayan ve acil kontrasepsiyonu işe yaramayan bir kadına yardımcı olmak istemiştim. Saf saf Adli Tıp Enstitüsü’nü arayıp onlara olan biteni anlattım. Bana duruma karışmamam, aksi halde hapse girebileceğim söylendi.”
Nasıl bir toplum kadınların fiziksel ve ruhsal sağlığını korumaya çalışan birini hapse atmakla tehdit edebilir? Kadınları korumayı beceremeyen ve şiddet mağduru olduklarında onlarla ilgilenemeyen bir toplum ancak bunu yapabilir. İşlenen suçların cezasız kaldığı bir toplum bunu yapabilir.
Salvadorlu kadınların çoğu devlete güvenemeyeceğini düşünüyor. 2010 yılında yürürlüğe giren kadınların korunması hakkındaki yasalara rağmen, özellikle ihtiyacı olan kadınlara devlet kurumlarının özel ilgi göstermesini talimat veren yasaya rağmen, devletin bütün kurumları harekete geçmekte geç kalıyor.
Savcının söylediğine göre, kadına karşı şiddet vakalarıyla ilgilenen özel mahkemeler yeni yeni hizmet vermeye başlamış. Polisin şiddet mağduru kadınlar ve çocuklarıyla ilgilenen onlarca “unimujer” birimi kurmasına rağmen onları intikam almak isteyen saldırganlarından koruyamıyorlar.
Eğer ben o kadınlardan biri olsaydım ya da Salvador’un sistemi ve toplumuyla yüzleşmek zorunda kalsaydım, büyük ihtimalle ülkeyi terk ederdim. Salvador’dayken başıma bir şey gelmedi ama insanlar normalde yaptığım şeyleri yaparken kendimi tehlikeye attığımı söyleyip duruyorlardı: sokakta tek başıma yürümek, taksiye ya da otobüse binmek, gece dışarı çıkmak. Son yıllarda binlerce kadın El Salvador’da huzur içinde yaşamlarını sürdürebileceklerine inanmadıkları için ülkelerini terk etti. Oğullarının ve kızlarının kendilerine uygulanan şiddeti kabullenen, devam ettiren ve çoğu zaman haklı çıkaran bir toplumda büyümesini istemiyorlar.
Dr. Méndez ve birçok uzmana, “Bu maçoluk ve kadın düşmanlığı nereden geliyor?” diye sordum. Tek istediğim biraz netlik ve hepsinden önemlisi biraz da umuttu. Sorduğum kişilerin bazısı yabancı birinin hiç duymak istemeyeceği bir şekilde cevap verdi: “Bizde böyle.”
Toplum bu tip ataerkil tavırları görmezden gelip normal olarak gördüğünde, kadınlara yönelik tavrı değiştirmeyi amaçlayan kamu sektörü ve sivil toplum kuruluşlarının çabaları boşa çıkacaktır. Maçoluk ve kadın düşmanlığı genetik özellikler değildir. Bunlar değiştirilmesi gereken cinsiyetçi davranışlardır.
Ana görsel: Bir akrabası, 2013 yılında San Salvador’da işe giderken vurularak öldürülen Rosivel Elisabeth Grande’nin fotoğrafını elinde tutuyor. El Salvador, kadınlar için dünyanın en tehlikeli ülkeleri arasında yer alıyor. Ulises Rodriguez/Reuters