Ertuğrul Özkök’ün geçen haftaki yazısı şöyle:
“Duydunuz mu, Hasan Cemal’in sertleşme sorunu varmış. Sakın onun özel hayatına girdiğimi, mahrem bir sorununu ifşa ettiğimi sanmayın. Neticede sertleşme sorunu varsa kendini ilgilendirir. Ama dün yazısında kendi itiraf etti.
Yazısında Başbakan Erdoğan’ı eleştiriyor. Eleştiriyor ve şöyle bir cümle ile bitiriyor: ‘Yazı uzadı, burada kesiyorum. Çünkü uzadıkça sertleşiyorum…’Ben bu ifadeden şu sonucu çıkardım. Hasan Cemal sertleşmekten korkuyor. Erkekler genellikle sertleşmemekten korkar ama o sertleşmekten korkuyor. Canım, herkes korkuyor. İşini kaybetmiş yazarlar köşelerine çekilmiş otururken…
Şaşırmamın nedeni şu: Daha dün, 1915 Ermeni olaylarına ‘Soykırım’ demekten bile korkmayan… 12 Eylül’de koskoca Evren Paşa’ya karşı sertleşmekten çekinmeyen, Cemal Paşa’nın cesur gazeteci torunu Hasan Cemal bugün neden sertleşemiyor?
Onun da cevabını buldum. 1980’lerde gençtik… Sertleşme sorunumuz yoktu. Galiba yaş ilerledi, sertleşemiyoruz.
Acı gerçek şu: Artık Viagra alma zamanımız geldi. Biraz vicdan viagrası, biraz demokrasi viagrası alıp bu sertleşme sorununu aşmamız gerekiyor.”
Öncelikle: AaAaAaAaAaAaAaAaAaAa!
Çünkü muhalefet eşittir pipilerin kalkması. Siyaset (ve aslında diğer önemli her şey) eşittir çeşitli erkeklerin birbirlerine karşı “sertleşmesi”. Pipilerin şafağı. Bütün bunları unuttuysanız işte size E.Ö.’den kısa bir hatırlatma.
Dilin bu acayipliklerini E.Ö. icat etmedi elbette ama 2012’nin sonlarına yaklaştığımız bu günlerde “sertleşemiyormuş, ehe ehe” ile, VİCDAN VİAGRASI ile çıkagelen E.Ö. oldu. Tebrikler.
Biraz mecaz parasetamolü, biraz şuur pastili öneriyorum.