Son 24 saatte Facebook duvarımda hemen her kadından bir “me too” paylaşımı var, yani bana da oldu. Türkiyeli kadınlar bu paylaşımları topluca en son iki sene önce, Özgecan Aslan cinayetinin ardından yapmıştı, #sendeanlat etiketiyle. Bugün okuduklarımızın aynısı: tanıdık, tanımadık, aileden, okuldan, üniversiteden, iş yerinden, toplu taşımada, yalnızken, insan içinde, bir kez, çok kez, sürekli, sözle, elle, bakışla, zor kuvvetle taciz edilmiş kadınlar.
Bu etiketli sosyal medya eylemlerinin her seferinde yangın gibi yayılması garantili. Neden? Çünkü tarihteki her kadını birbirine bağlayan tecrübe, sayısı, sıklığı, türü değişkenlik gösterse de mutlaka bir erkek tarafından cinsel olarak taciz edilmiş olmak. Kadınlar için bu yeni bir haber ya da vay canına’lık bir aydınlanma anı değil. Kadınların hikayesi belli. Senede bir kere, cinsel içerikli bir cinayet ya da skandaldan sonra baş gösteren sosyal medya kampanyaları, belki bireyler için bir iç dökme ya da yüzleşme ihtimali yaratsa da, hikayenin genelinde henüz hiçbir değişikliğe sebep olmadı.
Erkeklere gelince, onların de tepkileri belli. İki sene önce Türkiyeli erkekler ekşisözlük’e ne yazdıysa, dün Facebook duvarımdaki Amerikalı erkekler de kelimesi kelimesine aynısını yazıyor: vay arkadaş/kanım dondu/erkekliğimden utandım. İyi erkekler, kaygılı erkekler, saygılı erkekler, birbirlerini kadınların paylaşımlarını okuyup düşünmeye, erkeklik adına utanmaya davet ediyorlar.
Oysa başka türlü bir davetin de yeri gelmiş. Ahmak ıslatan yağmuru gibi yağan hikayeleri okuyup her seferinde müthiş şaşırmak, inanamamak, erkeklikten/insanlıktan/hangi ülkede yaşanıyorsa oranın vatandaşı olmaktan sessizce utanmak yerine, belki erkekler de kendi hikayelerini paylaşabilirler. Sonuçta kelimenin gerçek anlamında BİR DÜNYA kadını hep aynı üç beş erkek taciz etmiyor, değil mi? İsrailli aktivist Tsipi Erann’ın Facebook mesajında tam da bu çağrıyı gördüm, aşağıda çevirdim:
Erkeklerin başlattığı bir “me too” kampanyası görmek istiyorum. (Mesela #bendeanlatayım)
“Ben de – Başta hayır dediği halde bir kadına seks için baskı uyguladım”
“Ben de – Sokakta yürüyen bir kıza laf attım”
“Ben de – Böyle bir şey istediğini gösteren herhangi bir davranışta bulunmuş olmamasına rağmen dilimi boğazına kadar soktum”
“Ben de – Kadınlara sık sık dokunurum ama arkadaşça yapıyorum sonuçta, değil mi?”
“Ben de – Yatağa atma amacıyla sarhoş ettiğim kadınlar oldu”
“Ben de – Seks yapabilmek için yalan söylediğim ya da manipule ettiğim kadınlar oldu”
“Ben de – Rıza ifade edemeyecek kadar sarhoş biriyle cinsel ilişkiye girdim”
ve hatta –
“Ben de – Gidip arkadaşlarıma hava attım, üstüne de hepimiz kızın kaşarlığıyla ilgili yorum yaptık”
“Ben de – Kadınlardan bahsederken orospu, fahişe, kaşar, motor, ‘vermek’ veya cinselliğe dayalı aşağılayıcı başka kelimeler kullandım”
“Ben de – Vücutlarının şekli ya da fiziksel özelliklerinden dolayı kadınları aşağıladım”
“Ben de – Öyle giyinmeseler, gevşek olmasalar ya da güvenlikleri için daha iyi önlemler alsalar bazı kadınların tecavüze uğramayacağını ya da taciz edilmeyeceğini öne sürdüm”
“Ben de – Kızların erkeklere ‘verecek’ birer hedef haline getirildiği bir kültürün parçasıyım”
“Ben de – Sadece şaka yapıyorum. Her şeyi ciddiye almamak lazım”
Neyse yani, listenin sonu yok. Dolayısıyla gerçekten aktif bir kampanya bekliyorum. Ne diyorsunuz? Çünkü kadınlar çok ama çok uzun bir süredir “bana da oldu” diyorlar, ama karşılığında duyduğumuz yine “ama çoğu erkek böyle değil” oluyor.
Görsel: Beyrut’taki bir kadın hakları eyleminden, Nedim Kamel.