Kadınların rolünün erkekleri eğitmek, 'düzeltmek' ve onlara bakmak olduğunu söyleyenlerden gına gelmedi mi?

KÜLTÜR

“Ananı Da Al Git Buradan”

Birkaç hafta önce, erkeklik meselesine fazlasıyla kafa yormuş; meseleye kafa yormakla kalmayıp bu kavramı sorunsallaştırmış HETEROSEKSÜEL bir erkekle (onlardan herhalde dünyada toplam 5-6 tane vardır gibi hissediyorum hep) muhabbet ediyordum. Bar sahibi bu kişi (hayır, hayalî arkadaşım değil), müşterisi olarak barına gelen kadın ve erkekler arasında gözlemlediği önemli bir farktan bahsetti: Kadınlar, kendileriyle ilgili sürekli bir sorun tespiti ve o sorunu çözme seferberliği halindeyken, erkeklerin çözmeye çalışmak bir yana, özellikle duygusal ilişkileri çıkmaza girdiğinde kendilerinde kesiiiinlikle bir sorun görmemeleri. Onun bu gözlemi, Kanada menşeli 5harfliler benzeri web sitesi Feminist Current’ta okuduğum aşağıdaki yazıyı hatırlattı. Bu öfkeli ve öfkesinde epey haklı yazıyı (haklılığı konusunda kadınlarımız da bana hak verecektir hehe) daha fazla okura ulaştırma misyonu edindim. Çok, pek çok kadının bıkkın bir tonla kafa sallayacağı bir yazı olduğunu düşünüyor; fazlası için yorumlarda buluşabiliriz diyorum.

 


Ben Senin Annen Değilim, Bu Yüzden Kendini Kendin Düzelt Dostum

 

“Kardeşimi kurtaracak mısın?”

 

Eski erkek arkadaşımla beraber olmaya başladığımız zamanlarda, erkek kardeşi bana bu soruyu sormuştu. O zamanlar bu soru karşısında “ne tatlı” diye düşünmüş olabilirim. Ama devam eden üç yıl boyunca, erkek arkadaşımı uyuşturucuyu bırakması konusunda ikna etmek için çaresizce denediğim her yol – sevgi dolu destek, ültimatomlar, ödünsüz disiplin, çift terapileri, takıntılı şekilde denetleme, Adsız Alkolikler vs. – perişanlıkla sonuçlandı. Madde bağımlılığı, kadınlara yüklenen “onu yeterince seviyorsan/ona yeterince emek verirsen/sabırlı olursan onu düzeltebilirsin” fikrinin bir nevi uç versiyonu. Kadınlar, çocuk doğurmayı seçseler de seçmeseler de anneliğe zorlanırken erkeklerin ölene kadar çocuk –sorumluluktan azade – kalmasına izin veren daha büyük bir sistemin parçası aslında.

 

Hayatınızın En iyi İlişkisi İnsanları ‘Düzeltmeyi’ Seven Bir Kızla Olacak: İşte Bunun 10 Nedeni” postunu gördüğümde, çığlık atmak istedim. (Ve hayır, Thought Catalogue okumak gibi bir alışkanlığım yok ama bu post öfkeli bir kız kardeşim aracılığıyla zaman tünelime düştü.)

 

Kadınların rolünün erkekleri (onlar ailelerinin evinden ayrıldıktan sonra bile) eğitmek ve onlara bakmak olduğunu söyleyen daha çok mesaja ihtiyacımız varmış gibi! Duygusal hayatını kendi ellerine almayı reddeden erkeklerle uğraşarak özel hayatımda bu bokla yeterince savaşıyorum zaten; bu saçmalığı açıkça teşvik eden kadın yazarlara ihtiyacımız var mı gerçekten?

 

“Kocanız, daima, en çok yetişkin gözetimine ihtiyaç duyacak en büyük çocuğunuz olacaktır.”

 

Ben anneliği reddediyorum; her şekliyle. Bebek-bebek istemiyorum; erkek-bebek de istemiyorum. Yani aslında erkekler, kendilerini düzeltebilirler, işte bunun 6 nedeni:

 

1) Postu yazan Rania Naim’in söylediklerinin aksine, kadınlar hayatlarını boktan, olgunlaşmamış erkeklere harcamak için var olmuyorlar. Naim diyor ki “İnsanları düzeltmeyi seven bir kız sizi seviyorsa sürekli denemekten yorulmaz ve sizi bırakmaz.” Siktir. Bırakın gitsin! Eğer erkek kendini düzeltmekle ilgilenmiyorsa, bunu çözmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Kadınlara “onu yeterince seviyorsan değişecektir” diyerek bu erkeklerle sonuna kadar beraber olmaya ikna etmek, kadınları istismara uğradıkları ilişkilerde tutan şeyin ta kendisi. İnsanların hata yapmadıklarını ya da hataları yüzünden affedilmemeleri gerektiğini söylemiyorum. Kadınların, davranışlarının sorumluluğunu almayan veya problemlerini çözmek için gerçek adımlar atmayan erkekleri bırakmaları gerektiğini söylüyorum.

 

2) Aynısı “erkeğin iyi yanlarını” görmek için de geçerli. Yeter bu kadar mazeret. Sizin eleman sizi aldatıyorsa, seks için para veriyorsa, porno bağımlısıysa ya da cinsiyetçi şeyler söylüyorsa, siktir edin gitsin. Kendinize “Ama o iyi bir baba” ya da “Ama yaptığı diğer güzel şeyler ne olacak” gibi şeyler söylemeyin artık. Saygı matematik değil. “Özünde iyi insan” oluşu kadın düşmanlığını ortadan kaldırmıyor. “Orospu” lafını “Neyse, en azından çocuğunu terk etmedi” den çıkarıp eşitleme yapamazsınız. Her durumda, kadınlara saygısı olmayan birinin çocuğunuzu yetiştirmesini istiyor musunuz gerçekten? Gereğinden fazla mazeret, yeterince sorumluluk almama=davranışını değiştirmek için hiçbir şey yapmayan ve sonuç olarak bu davranışı gelecek nesillere aktaran ayrıcalıklı adamlar.

 

3) Naim “Bu kız kendisini düzeltmeye çalışmayı da asla bırakmayacaktır” demiş. Elbette bırakmayacak. Çünkü kadınlar kendilerini “düzeltmeye” çalışmayı asla bırakmaz. Kadınlar kendilerini daimi olarak defolu görmeyi öğrenmiştir: gereğinden fazla şişmanlardır, gereğinden fazla uyumlulardır, gereğinden fazla seçicilerdir, yeterince seçici değillerdir, gereğinden fazla yargılayıcıdırlar ve gereğinden fazla dedikoduculardır. Kötü annedirler, maaşlarına zam almak için yeterince uğraşmazlar ve tecavüze uğramamak için yeterince açık ‘hayır’ demezler veya yeterince ilgisiz davranmazlar. Çok şeker ve çok ekmek yerler ve çok içki içerler. Gereğinden fazla düşünürüz, gereğinden fazla konuşuruz (ama aynı zamanda yeterince konuşmayız da!) ve gereğinden fazla severiz. Gereğinden fazla duygumuz vardır ve çok dırdır ederiz. Yeterince kibar ve ‘hassas’ değilsek, soğuk ve katı orospularız. Kocalarımızla yeteri kadar seks yapmayız ve gereğinden fazla çalışarak ailelerimizi hep hayal kırıklığına uğratırız (ama aynı zamanda ailelerimize gereğinden fazla odaklandığımız için işimizde de başarısızız). Bedenlerimiz yanlış, evlerimiz yanlış ve beyinlerimiz yanlış. Çocuk doğurmaktan ev dışında çalışmaya ve sistematik cinsiyetçiliğe tepki vermeye kadar her şeyi yanlış yapıyor kadınlar. Tek yaptığımız şey, bitip tükenmek bilmeyen kusurlarımızın üzerine eğilmek ve kendimizi ‘düzeltmeye’ çalışmak. (Kişisel gelişim endüstrisinin en büyük hedef kitlesi neden kadınlar sizce?). Alın size radikal bir fikir: Kadınlara yaptıkları ve düşündükleri her şeyin kusurlu olduğunu söylemeyi kesin. Aslında sürekli kendinizi düzeltmeye çalışmayı ve her şey için kendinizi suçlamayı bırakın. Bir kez de bunu erkekler yapsın.

 

4) Naim’in listesindeki en kötü maddeler şunlar aslında: “Bu kız sizin karmaşanızı iyileştirecektir. Karman çorman olmuş birine yardım etme çabasını kimsenin bölmesine izin vermeyecektir.” HAYIR. Hayııııır. Ben senin dadın değilim. Ben kendi “karmaşamı iyileştirmek” (diğer bir deyişle “erkek istismarı travmasını atlatmak”, “bir uyuşturucu bağımlısıyla 3 yıl birlikte yaşama deneyimini atlatmak” veya “bağımdaş ilişkiler kurmamak için sınır koymayı öğrenmek”) istediğimde terapiye gittim. Yıllarca. Bu beni mükemmel bir insan haline getirmedi (gerçekten!) ama yardımı oldu. Yani, bana yardım etti. Adamlar benim bağımsızlığımdan veya önceliklerimden (tabii ‘öncelikler’ derken kastettiğim ‘onlar olmayan her şey’) pek hoşlanmıyorlar çünkü bu adamlar kız arkadaşlarının anneleri olmaları gerektiğini düşünen birer bebek (Bakın, çember nasıl tamamlandı ama?) Erkekler ‘karmaşalarını iyileştirmek’ istiyorlarsa, onların da terapiye veya kitaplara veya herhangi bir şeye (belki erkekler bir değişiklik yapıp birbirlerini ‘düzeltme’ işine girişir, ha?) erişimi mevcut; aynı kadınlar gibi. Onun da ötesinde “karman çorman” olmaktaki (veya “karmaşadaki”) asıl sorun, bu terimler özellikle erkekleri nitelerken kullanılıyorsa, çoğunlukla “istismarcı” terimi için birer kod olmaları. Elbette, istismarcı erkekler “karman çorman” oldukları için istismarcı olabilirler ama bu, istismarcı davranışı haklı çıkarmıyor. Toplumumuzda kadınlar çok “karman çorman” – yüzyıllardır sistematik baskı ve erkek şiddetine maruz kaldıkları düşünüldüklerinde muhtemelen erkeklerden çok daha fazla öyleler – ama o “karman çormanlığı” cinsel taciz, dayak ve cinayetle ailelerinden çıkarmaya çalışmıyorlar. Bu da beni, erkeklerin de istismar döngüsüne son verecek kapasitede olduklarına inanmaya teşvik ediyor – tabii bunu seçerlerse. Ama bunu yapmayı seçmeleri gerek. Kadınlar bir şekilde erkekleri “iyileştirebilselerdi,” şimdiye kadar yaparlardı bunu. Allah biliyor ya, yeterince denediler, yeterince uzun süredir deniyorlar. Yeter. Kendini iyileştir dostum.

 

5) Aslında biz erkeklerin “karanlık tarafından” korkuyoruz. Naim korkmadığımızı ve aslında o tarafı sevdiğimizi yazmış ama gerçekten, gerçekten sevmiyoruz. Erkeklerin “karanlık tarafının” cinsel sadizm, pedofili ve şiddet gibi görünümleri var. Erkeklerin “karanlık tarafı” kendini röntgencilik, nesneleştirme ve tecavüz şeklinde gösteriyor. Kadınların, erkeklerin “karanlık tarafından” korkmaları için çok iyi sebepleri var. Yani, “iyi tarafları” bile yeterince kötü değil mi? Bırakın geri kalanını, sadece “iyi” olduğu iddia edilen erkeklerin “karanlık tarafları” hakkında bile fazlasıyla bilgim var. O pisliğin içinde “ışığı aramayacağım” ya da onu sevmeyi öğrenmeyeceğim. Sevmiyorum, istemiyorum. Erkek beyninizi sıfırlamayı öğrenin, sonra konuşalım.

 

6) Bir kadının duyması gereken son şey “daha affedici ol” lafı. Benim tavsiyem mi? Daha az affedici olun. Kadınlar erkekleri affedip durmayı bırakırsa onlar da belki kendilerine gelir. Gereğinden fazla sayıda erkek, kadınlara “orospu” demenin veya muhabbetleri domine etmenin ya da kadınları nesneleştirmenin sürekli affedilmesi gereken “hatalar” (ve kaçınılmaz “hatalar” çünkü erkekler hep çocuk kalır, değil mi?) olduğunu düşünüyor. Bunun sebebi kısmen hayatlarındaki diğer kadınların da (eski kız arkadaşları ve anneleri gibi) bu tip şeyleri “doğal” ve “kaçınılmaz” olarak görmesi ve dillendirmemesi olsa da diğer erkeklerden örnek alarak da böyle davranıyorlar. Ve bu durumun bir şekilde sonlanması gerekiyor. Tekrar ediyorum, insanların hatalarını veya başarısızlıklarını hiç affetmemekten bahsetmiyorum. Gelgelelim, Naim’in bize söylediklerinin aksine “insanlar” her zaman “kendilerine gelmezler.” Özellikle de sürekli tekrarladıkları zarar verici davranışları affedip durduğumuz sürece. Affetmenin de cinsiyetlendirilmiş bir davranış olduğunu unutmayın. Kadınların her zaman nazik, merhametli, affedici olması ve sessizce acı çekmesi gerekiyor- erkeklere yeterince inanıp pozitif düşünürlerse adamın belki değişeceğini umarak. Hayır. Yeter. Topluca sesinizi çıkarın artık. Kendiniz için değilse de, diğer kadınlar için. Bu konuda dayanışmaya ihtiyacımız var.

 

Annelik sadece kelimenin gerçek anlamıyla anne olmaktan ibaret değil. Bütün kadınların nasıl kabul gördüğüyle de ilgili. Kadınlık, özünde “anne gibi” özelliklerle de bağlantılı: tahammül, yumuşaklık, bakım, besleme, anaçlık, hassasiyet. Annelerin önceliği hep başkalarına vermesi bekleniyor – onlar bencil, talepkar veya agresif olamaz. Ayrıca, sadece çocuklarının değil kocalarının davranışlarından da sorumlu tutuluyorlar. Erkekler aldattığında, suç onunla yeteri kadar seks yapmadığı veya onunla yeteri kadar ilgilenmediği için yine karısının oluyor. Heteroseksüel ilişkilerdeki bütün duygusal emeğin – iletişim ve bağlantı kurma gibi şeylere sürekli “emek vermenin” yükü kadınlara yükleniyor. “İyi” bir kız arkadaş veya eşin, erkeği sürekli “düzeltmeye” çalışan olması fikrini yüceltmek sadece iğrenç değil, kadınlara kabul edilemez erkek davranışlarını kabul etmeyi – sonuna kadar onlara katlanmayı – öğrettiği için zararlı da.

 

Marilyn Frye’in basitçe ortaya koyduğu gibi “Erkekler asalaktır.” Sorumlu, duygusal açıdan olgun ve yetişkin erkekler gibi davranmaya gönüllü olmadıkları sürece, kadınların daha az yapması gereken şey ‘düzeltmek’; daha çok yapması gereken şey ise göbek bağını kesmektir.

 

Ana görsel: Cecilia Beaux – Les Derniers Jours d Enfance – The Last Days of Infancy – 1883-85
Ara görsel, kaynak: Mum’s Grapevine facebook sayfası.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YAnne Olmak ya da Olmamak: Bütün Mesele Bu Olmamalı
Anne Olmak ya da Olmamak: Bütün Mesele Bu Olmamalı

Geçtiğimiz aylarda çıkan Gönüllü Çocuksuzluk kitabı, bilinçli bir şekilde ebeveyn olmama tercihini derinlemesine ele alarak önemli politik ve toplumsal sorular soruyor.

KÜLTÜR

YEle Avuca Sığmayan “Hafif kahramanlar”: Aksu Bora ve Emel Uzun Avci ile Söyleşi
Ele Avuca Sığmayan “Hafif kahramanlar”: Aksu Bora ve Emel Uzun Avci ile Söyleşi

Romans, polisiye, bilimkurgu, Gotik edebiyat… Kadınlık ve kadın kahramanlar popüler türlerin kalıplarına da sığmıyor ve dönüşüyor. Aksu Bora ve Emel Uzun Avcı’yla derledikleri Hafif Kahramanlar kitabı üzerine konuştuk.

MEYDAN

YÇocuksuzluk Tercihi
Çocuksuzluk Tercihi

Kadınlık arzuları değişiyor ve çocuksuzluğu tercih eden kadınların artması da bunun bir göstergesi.

TARİH

YKoşun kadınlar, Şenlik var!
Koşun kadınlar, Şenlik var!

Son aylarda, sessiz ve derinden giderek okuyucularını mest eden bir web sitesi var. Adı Şenlik. 

Bir de bunlar var

Müge Anlı’yla Birkaç İyi Adam (veya “Gerçekle Başa Çıkamazsın”)
Behzat Ç: Yanlış Hayatın Doğru Kahramanı
Korku Ortaklığımız

Pin It on Pinterest