Bir tüp bebek kliniğinin gündelik hayatından detaylar.

KÜLTÜR

Bir Tüp Bebek Kliniğinden Materyal Kültür Fragmanları

Tüp bebek teknolojileriyle üreme işlemi günümüzde yüksek teknolojili laboratuvarlarda gerçekleşen teknik bir işlem haline geldi. Bu yazıda bu işlemi mümkün kılan ve kliniğin materyal kültürünü oluşturan bazı nesneleri ele alacağım. Ancak, bu nesneleri yüksek teknolojili ve oldukça komplike klinik ortamında rahatlıkla gözden kaçan ve hatta sıkıcı bulunabilecek “şeyler” arasından seçtim. Yazının başlığındaki “materyal kültür fragmanları” da Deniz Kandiyoti ve Ayşe Saktanber’in kültürel çalışmalar alanında artık klasikleşen kitapları Kültür Fragmanları‘ndan geliyor. 90lar Türkiye toplumunun kültürel hayatına gündelik hayatın çeşitli parçaları üzerinden mercek tutan adı geçen yazarlar gibi, benim amacım da bir tüp bebek kliniğinin gündelik hayatından sıradan detaylar sunarak materyal kültürü anlamaya çalışmak. Yazı tahtası, temizlik eldiveni, tepsi, valiz, hediyelik tatlı, araba anahtarı… Bu nesnelerin bir tüp bebek kliniğinde laboratuvar ortamında gerçekleşen döllenme işlemi açısından nasıl bir rolü ve önemi olabilir? Buyurunuz, birlikte bakalım.

 

Üç Ayaklı Beyaz Yazı Tahtası:

 

 

Klinikte sıradan günlerden biri. Sadece klinikte çalışanların görebileceği, her zamanki yerinde duran, üç ayaklı beyaz yazı tahtasında iki hastanın bilgileri yazıyor. Her günkü hasta bilgileri bir gün önceki akşam saatlerinde güncelleniyor.

 

14 Kasım Cuma:
11:00 Adı-Soyadı ET (OD)
13:30 Adı- Adı Soyadı OD (bugün sperm verecek)

 

Beyaz tahtaya göre, 14 Kasım Cuma günü saat 11’de ismi geçen kadın hastaya embriyo transferi (ET) yapılacak, eşinin spermiyle donor yumurtalarının döllendirilmesiyle elde edilen embriyolarla. Öğlen saatlerinde ise başka bir çift aynı işlem için sperm vermeye gelecek. Klinikte, yumurta donasyonu işlemi için kısaca “OD,” yani İngilizce “Oocyte Donation” kelimesinin baş harfleri kullanılıyor.

 

Orta Boy Siyah Valiz:

 

 

Tahtada yazılı olan ikinci işlem için saat 13:15 civarı kliniğe önce bir çift giriyor, arkalarından da kliniğin şoförü elinde orta boy bir siyah valizle. Sekreter ve hemşireler çifti hoşgeldinizlerle karşılarken şoför, valizi odanın bir köşesine ayakaltında olmayacak şekilde bırakıyor ve soluklanmak için mutfağa doğru gidiyor. Orta yaşlarındaki çift, bekleme salonundaki koltuklara oturuyor yan yana. Hemşirelerden biri çifte birşeyler içmek isteyip istemediklerini soruyor. Kadın bir bardak su istiyor, adam da varsa çay. İçecekler gelmeden embriyolog bekleme odasında beliriyor. Adama doğru yönelip “Örnek vermek için sizi yukarı alalım.” diyor. Onlar -embriyolog önde, adam arkada- yukarı kata çıkarlarken çay ve su geliyor. Kadın suyunu hızlıca içerken hemşireler de eşini bekleyen kadına halini hatırını soruyor. Kadın bir buçuk saatlik uçak yolculuğundan biraz sersemlemiş, uçağa ilk binişiymiş. Bu kısa sohbetten sonra hemşire, kadının yanından ayrılıyor. Yolculuktan yorgun, bilmediği bir şehirde ve tabi bir klinikte olmaktan şaşkın ama çocuk sahibi olma umuduyla dolu kadın, eşini beklemeye devam ediyor. 10-15 dakika içinde adam aşağıya inip eşinin yanına oturuyor. Kadın “Tamam mı?” der gibi yüzüne bakınca başıyla onaylıyor. Sehpa üzerinde bekleyen soğumuş çayından bir yudum alıp sigara içmek için dışarı çıkıyor.

 

Bir Kutu Baklava:

 

 

Kocası dışarıda sigara içerken, kadın kol çantasını kucağına alıyor. Haşır huşur sesler arasında çantanın içinden siyah bir poşet çıkarıyor. Poşetin içinden de sıkıca sarılmış bir paket çıkarıyor. Kenarlarından, bantla tutturulmuş yerlerinden itinayla açıyor paketi. İçinden bir kutu baklava çıkıyor. Kutuyu sekretere “memleketten” diyerek uzatırken eşinin çam fıstığı işinde olduğunu ekliyor. Sekreter teşekkür ederek kutuyu alıp mutfağa götürüyor. Gün boyunca kutu açık bir şekilde mutfak masanın üzerinde duracak ve muhtemelen iki-üç saat içerisinde boşalacaktır. Sekreter mutfakta ağzına attığı bir dilim baklavayı hızlıca çiğniyerek masasına geri dönüyor: “Çok lezzetliymiş, kesenize bereket!”

 

Memleketten getirilen tatlılar; duty free’den alınan çikolatalar; el emeği göz nuru örülen çetikler, bereler, atkılar…9 ay sonra kliniktekilere bebek şekeri gönderebilmek umuduyla verilen hediyelerden bazıları.

 

Araba Anahtarı:

 

 

Şoförün hızlıca bekleme salonuna geri gelip valizi kavramasıyla kadın da çantasını koluna geçirip ayağa kalkıyor ve kapıya yöneliyor. Kocası kapının önünde. Şoför valizi bagaja yerleştirirken direksiyona geçerken, adam şoförün yanına, kadın da arka koltuğa geçiyor. Üç gün sonraki embriyo transferine kadar kalacakları otele doğru yola çıkıyorlar. Araba hareket ederken kadın, kapıdan onları uğurlayan hemşire ve sekretere gülümseyerek el sallıyor. Yaklaşık yarım saat sonra kliniğe dönen şoför araba anahtarını sekretere veriyor. Sabahın erken saatlerinden beri havalimanı-klinik-otel üçgeninde hastaları taşımaktan yorgun. Gecikmiş öğlen yemeğini yemek için mutfağa yöneliyor. Yemek masasında, gün boyu yanında taşıdığı deri kaplı ajandasını tabağın yanına koyuyor. Her gün hasta koordinatörü tarafından itinayla güncellenen ve şoför tarafından dikkatlice takip edilen bu ajandada hangi hasta, kaçta nereden alınacak, nereye bırakılacak gibi bilgiler var.

 

Temizlik Eldiveni:

 

 

Her sperm verme işleminden sonra “sperm odası” temizleniyor. Bu iş, hem mutfak, hem de temizlik işlerine bakan kadın görevlinin sorumluluğunda. Ancak klinikte yoğunluk varsa hemşirelerden biri de sperm odasının temizliğinde yardım eder. Öğlen yemeği sonrasında bahçe bölümünde Türk kahvesi eşliğinde sigaralar içilirken temizlik görevlisi hemşirelere sperm odasının temizlenmesi gerektiğini söyler, “İğrenç” diyerek buruşturduğu yüzü ve iki yana salladığı başıyla. Bazı erkeklerin ortalığı çok pis bırakmasından sperm kokusunun artık odanın duvarlarına sinmiş olmasına kadar bir çok şey biraz şakayla karışık biraz da tiksinilerek konuşulur. Evli olan temizlik görevlisi evli olmayan hemşirelere: “Çok iğrenç, evlenince anlarsınız!” diyerek sigarasını söndürür, yerinden kalkar ve sperm odasını temizlemek için malzeme dolabına doğru gider. Bir kova içinde çamaşır suyu, banyo temizleme deterjanı, temizlik eldiveni, temizlik bezleri… Sperm odasında duvara monte edilmiş bir ekranın önünde bulunan tek kişilik koltuğun üstündeki tek kullanımlık beyaz pedli koltuk örtüsü atılır, çöp kutuları boşaltılır, kirli havlular değiştirilir, tuvalet kağıdı bitmişse yenilenir. Oda içindeki lavabo, klozet ve duşakabinli banyo kısmı güzelce temizlenir. En son yerler silinerek temizlik tamamlanır. Böylece, sperm odası kullanıma hazır hâle getirilir.

 

Defter- Kalem:

 

 

İşlem için sperm veren adam içi dolu, kapaklı silindir plastik kabı, sperm odasında koltuğun önündeki duvara monte edilmiş, ekranın altındaki, küçük rafın üzerine bırakmıştır. Embriyolog, sperm odasına girer, açık kalmış ekranı kapatır ve plastik kabı alıp çıkar. Yan tarafta androloji laboratuvarı olarak kullanılan odaya geçer ve yeteri kadar sperm var mı diye mikroskopla kontrol eder. Bu aşamadan sonra sıra “sperm yıkama” işlemine gelir. Özel bir makine içinde spermin döllenme işlemi için uygun hâle gelmesi için “yıkanması” gerekmektedir. Embriyolog dolaptan tek kullanımlık-şırınga benzeri bir alet çıkarıyor. Küçük bir cam tüpe açık pembe bir sıvı koyuyor. “Hücrenin içine konulduğu her sıvı kültürdür” diye açıklıyor bu sıvıyı. Bir-bir buçuk parmak kalınlığı kadar sıvıyı tüpe koyduktan sonra şırıngayla kaptan biraz sperm alıp pembe sıvının olduğu tüpün içine koyuyor. Daha yakından bakmak için cam tüpe yaklaştığımda “Kötü kokabilir (sperm)!” diye uyarıyor beni. Bunun üzerine, kendisine “Sperm üzerinde çalışmak rahatsız ediyor mu?” diye soruyorum, “Ehh işte!” diyor ve ekliyor: “Kadın embriyologlar daha fazla rahatsız oluyor (kokudan!)”.

 

Sıradaki aşama, içinde sperm ve pembe sıvı bulunan tüpü sperm yıkama işlemi için bir makinenin içine yerleştirmektir. Makinenin kapağını açarak daire şeklinde bir mekanizmanın üzerindeki boşluklardan birine sperm dolu tüpü, bu tüpün tam karşısına su dolu başka bir tüpü ağırlıkları dengeli olacak şekilde yerleştiriyor. Makinenin kapağını kapatıp digital ayar ekranına tüplerin kaç kere dönmesi gerektiğini giriyor: 1 dakika X 1700 tur. Makineyi 5 dakikaya ayarlıyor. Tüpler makinenin içinde döndükçe ekrandaki dakikalar azalır ve sperm yıkanırken, bana işlemi şöyle açıklıyor: “Normalde sperm vajinaya girdiğinde yumurtaya doğru ilerlerken içerdeki etkileşimlerden bazı katmanlardan, sıvılardan kurtuluyor. Bu, onun yapay taklidi!” Süre dolunca tüpü makinadan çıkarıyor ve yoğunluk farkından dibe çöken spermi bana gösteriyor. Neye bakmam gerektiğinden emin olmayarak gördüğüm şeyi pirinç kadar bir şeye benzetebiliyorum.

 

Artık döllenme işlemi için tüp bebek laboratuvarına girmeye hazırız. Üstümüze plastik önlük, başımıza bone ve ayaklarımıza terlik giyiyoruz. Herşeyin beyaz, beyaz ışığın yoğun olduğu, sadece havalandırmadan gelen sesin ortalığı kapladığı bir odaya giriyoruz. Makinaların çoğu odanın sol tarafına dizilmiş. Kapının karşı tarafında ICSI (Türkçe “mikroenjeksiyon” olarak ifade edilen işlemin İngilizce kısaltmasıdır ve “iksi” diye telafuz edilir; kısaca, spermin yumurtanın içine enjekte edilmesini içeren, özellikle erkek kısırlığında devrim olarak anılan bir tüp bebek yöntemidir) işleminin gerçekleceği alet bulunuyor. Çözülen (dondurulmuş) donor yumurtaları işlem için beklemekte. Özel laboratuvar kabına (petri dish) özel sıvılar damlatılmış, her damla siyah kalemle noktalar konularak işaretlenmiş. Böylece yumurtaların birbirine karışmadan sabit durması sağlanıyor. Kapta beş tane sıvı damlası var. Mikroskop altında damlalara bakarken yumurtaları görmek için gözlerimi olanca gücümle zorluyorum.

 

ICSI’nin yapılacağı aletin önüne geliyoruz. Embriyolog, aletin iki kolunun tek kullanımlık başlıklarını takıyor tek tek. Aletin bir kolu yumurtayı tutmak için kullanılıyor; diğer ucu da, önce spermi içine çekiyor, daha sonra içine çektiği spermi diğer koluyla tuttuğu yumurtanın içine bırakıyor. Embriyolog, işlemden önce yumurtayı tutacak kolun hava basıncını ayarlıyor. İşlem için havalandırmayı kapatıyor, titreşimin işlemi etkilemesini istemiyor. Aletin yanında duran bilgisayar ekranını açıyor. Böylece, embriyologun mikroskoptan ne gördüğünü ekrandan izleyebiliyorum. Önce işlem için uygun spermleri seçiyor. Baş bölgesinin büyüklüğü, kuyruk uzunluğu, hareketliliği gibi morfolojik özelliklerine göre yılların tecrübesi ve el çabukluğuyla tek tek 10-15 tane sperm seçiyor. Bir tanesini ekrandan bana gösteriyor ve “Bak, bunun boynu kalın!” diyor. Seçtiği spermleri kuyruklarını kısaltmak için tek tek “dövüyor.” Böylece, sperm işlem sırasında daha kontrol edilebilir hale geliyor. İşin ilginç tarafı, tüp bebek laboratuvarında, bir yandan, vücut içindeki süreçler taklit edilip sperm hızlandırılmaya çalışılırken, bir yandan da çok hızlı hareket eden sperm, döllenme işlemi sırasında mikroskop altında daha iyi görülüp kontrol edilebilir hale gelsin diye yavaşlatılıyor.

 

O anda laboratuvarda ekrandan izlediğim döllenme işlemi, her zaman tüp bebek haberlerinde kullanılan popüler ICSI görüntüsünden farksız. Yani, şahit olduğum şeyin muhteşemliğini ve mahremiyetini izlediğim ekran görüntüsünden hissedemiyorum. Bir ucundan tutulmuş bir yumurtanın içine çok ince bir çubuk giriyor ve nokta kadar küçük bir sperm yavaşça bu çubuk boyunca yumurtanın içine doğru bırakılıyor. Bu şekilde, tek tek, beş yumurta beş spermle beş dakika içinde döllendiriliyor. Üzerine hasta bilgileri girilen bir kapta özel sıvılar içine yerleştirilen döllenmiş yumurtalar gelişimleri için embriyoların tutulduğu makinaya özenle yerleştirilir. Bu döllenmiş beş yumurtanın gelişimleri üç gün boyunca belirli aralıklarla embriyolog tarafından yakından takip edilecek.

 

ICSI işlemini tamamlayan embriyolog, laboratuvardan çıkmadan kapının hemen sol tarafında küçük bir masanın üzerinde duran kayıt defterine hastanın adı soyadı, işlem türü, kaç yumurta ve yumurtaların “kalitesi”, kaç ICSI işlemi, ICSI saati gibi işlem bilgilerini giriyor. İşlem başlangıç saati 13:10, bitiş saati: 13:15.

 

Tepsi:

 

 

Döllenme işleminden üç gün sonra, transfer için uygun olan embriyoları varsa çifte haber verilir. Çift işlem için şoför tarafından otelinden alınıp kliniğe getirilir. Kliniğe gelen çift, hazırlık için odalarına alınırken kadına transfer işlemi için bol bol su içmesi söylenir. Hemşirelerden biri, bir tepsi içinde su dolu sürahiyi çiftin odasına götürür. Çünkü, embriyo transfer işlemi için kadının “sıkışık” olması gerekmektedir. Bu yüzden tuvalete gitmeden beklemek transfer işleminin en zor anlarından biri olur çoğu kadın için. Öyle ki işlem sırasında altına kaçırma hissi ve korkusu transfer işleminin heyecanını bile gölgede bırakabilir. Transfer işlemi için üstünü değiştiren kadın, kliniğin hastalar için diktirdiği kumaş önlüğü giyer. Ameliyathane olarak kullanılan bölüme alınır. 10-15 dakika süren acısız, narkozsuz transfer işlemi sonrasında kadın, yaklaşık iki saat boyunca klinikteki odasında yatarak dinlenir. Bu süre boyunca içtiği sular yüzünden sık sık tuvalete gitmesi gerekir. Çoğu kadın, “bebeklerine” zarar verir endişesiyle işlemden hemen sonra tuvalete gitmeye çekinir, bekleyebildiği kadar beklemeye çalışır.

 

Klinikte “OPU” (İngilizce “Oocyte Picking- Up” kelimelerinin baş harfleri) kısaltmasıyla ifade edilen “yumurta toplama” işlemi ise embriyo transferine göre daha zor ve acılı bir işlemdir. Narkoz gerektiren bu işleme kadınların (kendi yumurtasıyla çocuk sahibi olmaya çalışan kadınlar veya yumurta donorleri) aç karınla girmesi istenir. Yumurta toplama işlemi sonrasında kadının narkozdan ayılması beklenir, işlemden ötürü kanaması vs olmaması ve enfeksiyon kapmamasına özen gösterilir ve tansiyon değerleri sürekli takip edilir. İşlem sonrası kendine gelen kadına öncelikle bir tepsi içinde 4-5 adet çay bisküvisi, yanında bir fincan çay ikram edilir. Yemek siparişi için ise kliniğin yakınlarında bulunan restoranların menülerinden faydalanırlar. Yaklaşık iki saatlik istirahattan sonra çift kliniğin şoförü tarafından oteline bırakılır. Bir gece daha otelde kalan çift evlerine döner.

 

Cep Telefonu:

 

 

Transfer işleminden yaklaşık 12 gün sonra kanda gebelik testiyle sonuç alana kadar beklenir. Klinik 12 gün sonra hastaları arar ve testi yaptırıp yaptırmadıklarını sorar. İşlem sonucuna göre hastanın dosyasına artı veya eksi konulur. Sonuç negatif de çıksa pozitif de çıksa bundan sonra kliniğin hastayla bir ilişkisi kalmaz. Gebelik varsa takipler hastanın bulunduğu şehirdeki kendi doktoru tarafından yapılır. Doğum gerçekleşirse, güzel haber klinikle telefon üzerinden paylaşılır, bebek fotoğrafları gönderilir. Hasta koordinatörlerinin ve hemşirelerin cep telefonları sürekli kullanım halindedir. Potansiyel ve mevcut hastalarla bazen telefon görüşmeleri, sık sık WhatsApp mesajlaşmaları yapılır. Tedavi boyunca telefonlar üzerinden bir çok iş kotarılır: tedavi türleri ve ücretleri konuşulur; yolculuk planları yapılır; fiziksel olarak uygun donorün bulunması için hastanın özellikleri ve fotoğrafları kliniğe gönderilir; tedavi süreciyle ilgili her türlü soru ve endişeler için hasta ve klinik arasındaki haberleşmeler gün boyu sağlanır; uçuş için check-in’ler yapılır; hastalar klinikteyken merak içindeki eş dostla haberleşilir. Yurtdışına çıkarken yurtdışı kullanıma açılması unutulan telefon hatları ise her zaman sorun yaratır.

 
 

İki embriyo transfer edilen bu çift, 12 gün sonra gebelik testinden pozitif sonuç alabildi mi bilmiyorum. Ancak şunu biliyorum ki ev, havalimanı, klinik, otel gibi farklı mekanlara yayılan ve biyolojik süreçleri dondurma-çözdürme, durdurma-başlatma, hızlandırma-yavaşlatma gibi farklı zamansal boyutlar kazanan teknoloji yardımıyla çocuk sahibi olma çabaları muazzam bir materyal kültüre dayanıyor. Ancak, bu kültür sadece özel kaplardan, özel sıvılardan, yüksek teknolojili makinelerdan oluşmuyor; valiz, tepsi, temizlik eldiveni, cep telefonu, araba anahtarı gibi bir çok sıradan ancak gündelik anlamları ve işlevleri açısından önemli nesneleri de içeriyor.

 
 
 
 

Ana görsel: Museum of Transology – Katy Davies

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YÇeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!
Çeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!

Arkadaşımın erkek kardeşi evlenirken annesi ona yaklaşmış ve sesini alçaltarak 30’lu yaşlarındaki müstakbel gelinleri acaba yumurta dondurmayı düşünür mü diye sormuş.

KÜLTÜR

YYeni Üreme Teknolojileri Ve Kürtaj Politikaları Kesişiminde Bir Doğum Hikayesi
Yeni Üreme Teknolojileri Ve Kürtaj Politikaları Kesişiminde Bir Doğum Hikayesi

“Evlat edinmeden"  “merhametli transfere" uzanan farklı sosyo-ahlaki-teknolojik pratikler...

KÜLTÜR

YTekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli
Tekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli

Kadınların hayatı riske atılarak, ulusal teknolojik gelişmeler, kârlı yatırımlar ve kutsal ailenin biyolojik yeniden üretimi için kadınların rahimleri tekno-milli gururun biyo-politik ve de biyo-ekonomik uygulama olanı olarak araçsallaştırılıyor. 

Bir de bunlar var

“Ama İşte Onlarda Hep Bir Umut”
Serena Williams’ın Uykusuz Geceleri
Afganistan’dan Yükselen Müstehzi Ses

Pin It on Pinterest