Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş, Viyanalı avangart bir sanatçı. Bu dönemde üreten feminist sanatçıların bazen beraber, bazen tek başlarına benzer direniş ve ayaklanma yöntemlerini paylaşarak aynı noktalarda buluşmaları, aynı temaları farklı yoğunluk ve şekillerde ziyaret etmeleri ve sonunda ortaya çıkan miras dil bana çok dokunaklı ve ilham verici geliyor. Sihirli bir saat doğru zamanı vurmuş gibi bir sürü farklı coğrafyadan yaratıcı kadın, kendilerine zorla kabul ettirilmiş imgeleri bir devrimin araçları olarak ayaklandırıyorlar. Gelinlikler, çeyizler, mutfak eşyaları, ütüler, yani bir kadının eve kısılmış hayatına şahitlik eden tüm kadınsı objeler, bu sanatçıların eserlerinde yepyeni amaçlarla canlanıyorlar. Bunların arasında Renate Bertlmann, emzik, prezervatif, plastik top gibi bol çağrışımlı objeler kullanarak fallus odaklı eserler üretmesiyle biraz daha farklı bir yerde duruyor.

 

Aşağıda Bertlmann ile genelde Amerikayla özdeşleştirdiğimiz pop sanatın Latin Amerika ve dünyanın geri kalanındaki izdüşümlerini takip eden “The World Goes Pop” sergisi kapsamında yapılmış bir röportajı tercüme ettim.

 

Kendinizi -şimdi ya da geçmişte- hiç pop sanatçısı olarak tanımladınız mı?

Reklam broşürlerinden oldukça etkilendiğimi, toplu tüketim için hazırlanmış ürünleri farklı alanlara taşıdığım veyahut onlarla alay ettiğimi söyleyebilirim, buna sex shop’lardan alınmış ürünler bile dahil. Ancak kendimi hiçbir zaman bir pop sanatçısı olarak adlandırmadım. Ancak belki de Andy Warhol’un “Aynı şeyi tekrar tekrar yapmayı severim” demesi paralelinde belki ben de bir pop sanatçı sayılabilirim. Çünkü o zaman da, şimdi de fallokrasi tutkumuza kafayı takmış haldeyim.

 

2- Renate Bertlmann Waschtag

Waschtag (Çamaşır Günü), Renate Bertlmann, 1976-77

 

Eserleriniz 1960 ve 70’lerdeki güncel olaylarla etkileşime geçiyor muydu?

1970’lerin başında kadın özgürleşme hareketlerinde aktif rol oynadım. Kadınların kültürel, politik taleplerde bulunmalarına katkıda bulundum, sanatsal çalışmalar yaptım. Kadın yaratıcılığıyla etkileşimim, patriyarkal baskı mekanizmaları ve bu dönemdeki tüm kişisel tecrübelerim sanatsal üretimimi gerçekten çok etkiledi; hem biçimde, hem içerikte derin izler bıraktılar. Henüz öğrenciyken dahi kadınların yaşadığı güçsüzlük beni çok kızdırıyordu. Ana ilgi alanım erkeklerin sahip oldukları gücü kötüye kullanmaları üzerineydi; özellikle de cinsellik alanında gücü özgürleştirici bir afrodizyak olarak konumlandırdım. Erkek cinsel şiddeti konusunda hissettiğim korku ve rahatsızlığı militan feministlerin “haydi t.şaklarını keselim” çağrılarına katılarak çözebileceğimi düşünmedim. Fallusu güçsüzleştirmek için olaylara –aynı lazerli nokta atışı gibi- gülünç ve ironik bir tavırla yaklaşmak daha yol gösterici ve baltalayıcı göründü. Mesela Teşhircilik adı altında toplanan objeler, benim erkeği cinsel bir obje gibi soyduğum ilk eserler oldular. Bu temayı sonra tekrar tekrar ziyaret ettim.

 

10 - Renate Bertlmann Phallus Objekte

Phallus Objekte – Renate Bertlmann, 1980

 

Eserlerinizin görsel dilini nereden elde ettiniz, kaynaklarınız nelerdi?

Sex shop’lardan satın alınan eserlere özel bir ilgi duymaya başladım çünkü bunlar toplumsal cinsel arzularımıza, korkularımıza ve kızgınlıklarımıza dair çok önemli şeyler söylüyorlar. Bu dükkanlardan aldığım bir çok farklı objeyi sanat eserlerimde hazır obje olarak kullandım. Bunun yanında mesela sanat malzemesi dükkanlarında bulunan ve bana testisleri hatırlatan beyaz suni köpük yumurtalar gibi garip objelere de büyük ilgi duyuyorum.

 

1- Renate Bertlmann Exhibitionism 1973

Exhibitionismus (Teşhircilik) – Renate Bertlmann, 1973

 

Mesela bu topları kullandığım ve beş parça olarak tasarladığım eserin o zamanki ismi Hodenbewegung [‘Testis hareketi’; ‘Kadın hareketi’ anlamına gelen ‘Frauenbewegung’ üzerine bir laf oyunu] idi. İlk başta bu başlık o kadar da hoşuma gitmemişti ancak birkaç sene sonra bir kadın sanatçı olarak yaşadığım bir olay çok daha güzel bir başlığa vesile oldu. 1975 yılında Valie Export Viyana’daki Galerie Nächst St Stephan’da Magna Feminismus: Sanat ve Yaratıcılık adlı, galerideki ilk kadın sanatçı sergisini düzenledi. Bu dönemde galerinin yöneticiliğini yapan Oswald Oberhuber o zamanki adıyla Hodenbewegung serisini kendini bir erkek olarak ‘teşhir edilmiş’ hissetmesi sebebiyle kabul etmedi, sergiyi de iptal etmek istedi. Sonunda, böylece ben de bu seriye hakettiği ismi bulmuş oldum: Exhibitionismus [Teşhircilik]. Bu sergi için Export tarafından seçilen bir diğer eser ise Le Charme indiscret de la bourgeoisie [Burjuvazinin Gizli Albenisi] idi; bu eserde de kıllı bir kadın cinsel organını gösteriyordum. Oberhuber bu eseri beğenmişti mesela, bu yüzden de sergide yer alabildi.

 

Bu dönemde önemli ve yeni bir şey yaptığınızı, bir değişime önayak olduğunuzu hissediyor muydunuz?

Kendi sanatsal üretimimi her zaman ciddiye almışımdır ama önemli?.. Geriye baktığımda elbette içimdeki yaratıcı öfke potansiyelini keşfetmem kendim için çok önemliydi. Bundan hoşlanmayan sadece erkekler değildi, bazı kadınlar da hoşlanmadılar. Radikal ve ödünsüz sanatsal çalışmalarım iki cinsi birden utandırıyordu, iki cinse birden garip görünüyordu. Belki de benim başından beri kadın gözüyle bir kadın imgesinden ziyade, kadın gözüyle bir erkek imgesi oluşturmak için araştırmalar yapmam ve bu yönde ilerlemem daha yeni sayılabilecek bir yaklaşım olabilir.

 

5 - Renate Bertlmann Phallus Objects Contemplatio

Phallus Objekte (Contemplatio) -Renate Bertlmann, 1980

 

Bu dönemde eserlerinizin bir izleyici kitlesi var mıydı – tepkiler nasıldı?

Valie Export atölyemde iki senelik kolajlar buldu ve onları gerçekten çok sevdi. Yukarıda anlattığım olaydan dolayı bunları sergileyemedi – aynı sebeple bu olaydan dolayı ben de bu kolajları başka kimseye göstermek için büyük bir istek duymadım. Biraz fazla provokatif ve ileride olduklarını düşündüm. Bu yüzden bunları kimseye göstermek ya da sergilere önermek gibi bir şey yapmadım; dediğim gibi benim erkek bedeni ve fallik yapılar üzerindeki inatçı bakışım sadece erkekler tarafından sinir bozucu bulunup reddedilmiyordu, feminist sanatçı ve eleştirmenlerin de hoşuna gitmiyordu bunlar. Feminist sanatçı ve eleştirmenler beni fallus takıntılı ve müstehcen olmakla suçladılar, kadınlıkla bağımın kopuk olduğunu söylediler.

 

3 - Renate Bertlmann Zartliche Pantomime

Zartliche Pantomime – Renate Berlmann, 1976

 

Bu eserlere şimdi baktığınızda ne düşünüyorsunuz?

Pornografik şakalar her zaman erkeklerin tekelinde oldu; kadınlara yönelik şekilde kullanıldılar. Ben bu obje serilerimi, küfürlü bir şakanın başarılı ve kadın bir versiyonu olarak tanımlıyorum. Bu şaka pekala da yerine ulaşıyor, ölüm kadar ciddi olan erkek cinsel kibrini hedefe alıyor. Şurası açık ki bu eserler tüm rahatsızlıklarım ve korkularıma rağmen cinselliği ve cinsel bastırılmışlığı arzu ve ironik mesafe yöntemleriyle konuşabilmem ve değerlendirebilmem sayesinde ortaya çıkabildiler.

 

4 - Renate Bertlmann Farphalle Impudice

Farphalle Impudice – Renate Bertlmann, 1985

 

Hafifçe sadeleştirdiğim Ekim 2015 tarihli bu röportajın Tate websitesindeki orijinali için buraya.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

KÜLTÜR

YThe VVitch: Toplum Sözleşmesinde Şeytanın Toynak İzi
The VVitch: Toplum Sözleşmesinde Şeytanın Toynak İzi

Şeytanın aşikarlığın düzleminden çıkıp daha sinsi, daha katmanlar arası, daha Facebook'çu olmasından önce tüm bunların daha dürüst yaşandığı bir dönem yok muydu gerçekten de?

Bir de bunlar var

“Sen ne kadar beni yok sayarsan say, ben buradayım”
Koyu Koyu Akan Bir Cerahatti
Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Mirası Üzerine Bir Not

Pin It on Pinterest