Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız!

KÜLTÜR

Uzaya Gönderilen Türkçe Selamın Ardındaki Hikaye

1977 yılında uzaya fırlatılan Voyager 1 güneş sistemini terk etmiş, şu an yıldızlararası ortamda gezinmekte. Voyager 2 ise heliosferin dış tabakasında. Bu iki uzay sondasının her biri aynı zamanda dünyayla ilgili çeşitli bilgiler, görseller ve bir altın plak taşımakta. Plağın içinde insan müziğinden 90 dakikalık bir seçme ve 55 dilden selam var.

 

O dillerden biri Türkçe. Ve selam şöyle:

 

“Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız. Sabah şerifleriniz hayrolsun.“

 

 

Davudi bir ses, uzaylıların hem Türkçe’yi sökmüş hem arkadaşımız olanlarına hitap ediyor ve davudi sesinin hakkını verircesine alelade bir merhabayla yetinmiyor. Ama kim bu adam ve niye böyle konuşuyor?

 

Hikayeyi başa sarmak lazım. Voyager altın plak projesini tertipleyen Carl Sagan, farklı dillerden selamlamaları toplamak için önce Birleşmiş Milletler’in yardımını almayı düşünüyor. Murmurs of Earth (Dünyadan Mırıltılar) kitabında anlattığına göre aklındaki şöyle bir şey: BM merkez binasının stüdyosu bir iki günlüğüne ayarlanır, her üye ülkenin delegasyonu gelir merhabasını der çıkar, dünya nüfusunu doğru temsil etmesi açısından da selamların yarısı kadın yarısı erkek delegelerce seslendirilir.

 

Bunu önerdiğinde istediğinin pek çok açıdan imkansız olduğunu, bir kere delegasyon başkanlarının tamamının erkeklerden oluştuğunu ve uzaylılara merhaba deme işini hayatta başkasına bırakmayacaklarını öğreniyor. Bunun üzerine NASA, Sagan’a önceden bildirmeksizin BM’nin tamamını değil fakat BM Uzay Komitesi’nin bazı üyelerinin katılacağı bir kayıt ayarlıyor. Durumu son anda öğrenen Sagan, plağın yapımcısı Timothy Ferris’i toplantıya gönderiyor ve gözünü seveyim selamları kısa tutsunlar diye tembihliyor.

 

Sagan’ın korktuğu başına geliyor ve delegelerin her biri sazı eline aldı mı bırakmıyor. Fransız delege Baudelaire şiiriyle başlıyor, İsveç geride kalır mı o da peşinden dört kıtalık bir Harry Martinson şiiri, Mısır delegesi ayet okuyor, Nijerya delegesi uzun uzun Nijerya’dan bahsediyor… Üstelik o gün kayıtta yer alan diller dünya dillerinin çok azını temsil ediyor, Rusça yok, Mandarin yok, bizim sabah şerifleri yok. Bir yandan da fırlatma tarihi yaklaşmakta, zaman azalıyor. Sagan’ın aklına kendisinin de hocalık yaptığı Cornell Üniversitesi’nde pek çok dil departmanı olduğu geliyor ve selamları burada kaydetmeye koyuluyorlar.

 

Ulaşılan kişilere “şunu şöyle söyleyeceksiniz” denmiyor, sadece olası dünya dışı canlılara kısa bir selam şeklinde olması gerektiği belirtiliyor.

 

Arkeolog Peter Ian Kuniholm o ulaşılan kişilerden biri. O günü bana şöyle anlattı: “Kürsümün başkanı Antik Yunanca, Latince ve Galce selamlamalarını yeni kaydetmişti. Koridorda karşılaştık, ‘sen de gidip Türkçe bir şeyler söyler misin’ dedi”.

 

Peki mesela neden merhaba değil de sabah şerifleriniz hayrolsun?

 

60’lı yıllarda Robert Kolej’de İngilizce öğretmenliği yaptım. Sınıfım Behçet Kemal Çağlar’ın edebiyat sınıfıyla yan yanaydı. Beni her sabah öyle selamlardı. Basit bir merhaba veya günaydından daha süslü bir selam. Ben de Behçet Bey’in bana her gün verdiği selamı vermiş oldum yani. Diğer yaşlı edebiyat hocaları da (failatun failun vs. öğretenler) öyle konuşurdu. Onları dinlemek büyük keyifti. Birbirlerine günaydın demeleri her sabah 15 dakikayı bulurdu.

 

Selamına “Sayın Türkçe bilen arkadaşlar” diyerek başlamasının sebebi de anladığım kadarıyla şöyle, kayıtları toparlayan Cornell astronomi öğrencileri İngilizce’den başka dil bilmiyorlarmış, araya bir ‘Türkçe bilen” eklemiş ki içinde tanıdık bir kelime olsun, böylece başka dille karıştırmasınlar.

 

Kuniholm, Murmurs of Earth kitabında verilen bazı bilgilerin yanlış olduğunu da belirtti. Mesela dünyada Türkçe konuşan nüfusun sayısını eksik hesaplamışlar. Bir hata da ben fark ettim aslında, Farsça selamın metni ile ses kaydının uzunluğu birbirini tutmuyordu. Farsça bilen biriyle teyit ettiğimizde (editörüm Kiraz ve Ramin Karçagani’ye çok teşekkürler) seslendiren kişinin “uzak göklerin sakinlerine merhaba” mesajına ilaveten şair Sadi’den aşağıdaki dizeleri okuduğunu öğrendik:

 

Tek vücudun azası Adem’in çocukları

Aynı cevherdendir çünkü yaratılışları

Bir uzvu derde düştüğü zaman

Rahat edemez diğer uzuvları

 

Selamların tamamını şuradan dinleyebilirsiniz, İngilizce tercümeleri de burada:

 

 

Yazının başında belirttiğim, plakta yer alan müzikleri dinlemek için:

 

 

 

Müziğin ve görsellerin seçim süreci de uzun mesele, ayrı bir yazının konusu. Fakat hazır Türkçe bilenlerden bahsediyoruz, Voyager’daki insan temsillerinden birini paylaşmak isterim:

 

An elderly Turkish farmer smokes a cigarette.

 

Ürgüplü bir ihtiyar. Fotoğrafçı Jonathan Blair çekmiş, National Geographic arşivinde bulunuyor. İnsan görünüşüne dair ek bilgiler ve görme duyusuna dair ipuçları verebileceği için seçilmiş. Torunu torbası varsa biliyorlar mıdır acaba. Dedenizin çehresi şu an dünyadan 20 milyar kilometre uzakta, çok acayip bir ümidin parçası.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YSalacak’ta İki Kız
Salacak’ta İki Kız

"Bilinmeyen" fotoğrafçı kimdi? Bu fotoğraf kaç senesinde çekildi?

KÜLTÜR

YBunca Zaman Arkadaş Olabilir Miydik Yani?
Bunca Zaman Arkadaş Olabilir Miydik Yani?

Ryan Murphy'nin yeni dizisi "Feud: Bette and Joan" üzerine

Bir de bunlar var

Teyitli Tweet’in Hikayesi: @140journos’la soru-cevap
Bak Oynamazsan Soğuk Derler
“Herkesin cevapları kendi içinde saklı. Herkesin engeli de kendisi.”

Pin It on Pinterest