-Bunu biraz tutunuz ben şimdi geleceğim.

ECİNNİLİK

Alıp Başımı Gidiyorum (Yine!)

Üç sene olmuş bu haberi sizinle, burada paylaşalı. O zamanlar gündemde sevimsiz bazı tartışmalar dönüyordu. Keyfimiz yoktu yine böyle. Şimdi yazının altına bırakılan yorumlara baktım. Öyle tuhaf bir haber ki bu, her okuyanı anında kavrayıveriyor anlaşılan. Evinden çıkıp giden bir kadın, arkasında bıraktığı bir not, geride kalan annesi, nişanlısı, ve kayboluşunun ortaya çıkış şekli… Haberdeki her ayrıntı bambaşka bir hikaye anlatıyor sanki.

 

Yazıya bırakılan yorumlardan birinde hem okuyucumuz, hem de yazarlarımızdan birisi haber ile bir Sait Faik hikayesi arasındaki benzerliğe de dikkati çekmişti. Sonraları zaman buldukça bu haberin devamını aradım ben Akşam gazetesinde, bir şey bulamadım.

 

Üç yıl önce yazıyı “Yani açıkçası içimde, Hayriye’nin çok iyi yaptığına dair bir his var, ama bilemiyorum tabi.” diyerek bitirmişim, o hissiyatta bir değişiklik olmadı.

 

Haber 31 Kânunusani 1936′da Akşam gazetesinde yayınlanmış. Hayriye isimli yirmili yaşlarında bir kız, garip bir biçimde evi terk ediyor. Annesi Hayriye’den süt almasını istiyor en son. Sütü masaya bırakıp çantasını alıp çıkıyor evden Hayriye.

 

Gidiş o gidiş.

 

Yazım, noktalama yanlışı gibi görünen herşey, metnin aslında olduğu gibi.

 

23 gündenberi haber yok

Hayriye adında bir kız ortadan kayboldu
Kız “Alıp başımı gidiyorum” diye bir tezkere bırakmış

 

Nişantaşında, Meşrutiyet mahallesinde Sütlü sokağında 10 numaralı evde oturan Hayriye adında yirmi yaşlarında bir genç kız yirmi üç gündenberi kayıptır.

 

Hayriyenin 50 yaşlarında annesi Kudret ile nişanlısı Şereften başka kimsesi yoktur. Şeref te fabrikada çalışmakta ve Bakırköyünde oturmaktadır. Evlenme günlerinin yaklaştığı bir sırada Hayriyenin birdenbire kaybolmasına mâna verilemiyor, hadise biraz da esrarlı görünüyor.

 

Hayriyenin annesi Kudret komşularının çamaşırlarını yıkamak suretile ayda on beş lira kazanmakta ve ana kız bu para ile geçinmektedir. Kudret kızının kayboluşunu kendisi ile görüşen bir muharririmize şöyle anlatmıştır:

 

-Yirmi iki gün oluyor. Çarşamba günü idi. Komşulardan birinin çamaşırına gidecektim. Hayriyeye: “Kızım dedim Şu bir lira ile, süt al, öğle yemeği için de canın ne isterse onu alrsın..” Bir kızım var. Onun içi çalışıyor ve kazanıyorum. Bir yaşında babadan yetim kaldı. Çalıştım, çabaladım, onu bu hale getirdim. Yarın evlenecek belki ben de onun sayesinde biraz rahat yüzü görecektim. Ben çamaşıra gittim, Hayriyem de evde kaldı.

 

Akşam saat sekizde işten döndüm. Hayriye evde yok. Tenbih ettiğim gibi sütü almış, masanın üzerine koymuş.. Belki dedim beni aramağa çıkmıştır. Biraz oturdum, gelir diye bekledim. Saat dokuz oldu, on oldu yok. Meraklanmağa başladım. Kalktım, tanıdığı komşulardan birisindedir diye komşuları aradım. Bulamadım. Saat 11 de eve döndüm. merakım gittikçe artıyordu. Gece yarısında kapı çalındı, iki polis bir bekçi..

 

-Sizin Hayriye adında bir kızınız var mı?

 

Dediler. Evet. dedim.

 

Hadise polise nasıl aksetmiş?

 

Yapılan tahkikata göre, Hayriye o gün evden çıkar çıkmaz doğruca Kadıköy iskelesine gitmiş ve bir bilet alarak kadıköy vapuruna binmiştir. Hayriye vapur hareket ettikten ve biraz açıldıktan sonra elindeki çantasını yanında oturan bir kadına vermiş:

 

-Bunu biraz tutunuz ben şimdi geleceğim.

 

demiştir. Fakat vapur Kadıköy iskelesine yanaşıncıya ve yolcular çıkıncıya kadar Hayriye, çantasını teslim ettiği kadına gözükmemiştir. Kadın da çantayı Kadıköy polisine teslim ederek vaziyeti anlatmıştır. Çantada zımbalanmamış bir bilet ve bir mendil ile yazılı bir tezkere vardır. Bu tezkerede “Alıp başımı gidiyorum” Cümlesi ve evinin sarih adresi vardır. Polis Hayriyenin annesine bu adres üzerine başvurmuştur.

 

Kudret diyor ki..

 

-Kızımın ölmesine katiyyen ihtimal vermiyorum. vapura girip çantasını yanındaki kadına vermesi izini kaybetmek için tertip ettiği plândan başka bir şey değildir.

 

Polis tahkikata devam etmektedir. Keyfiyet Hayriyenin nişanlısı Şereften de sorulmuş, Şeref bayramdan sonra bir defa Hayriyenin ziyaretine gittiğini ve bir daha görmediğini söylemiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

TARİH

YKarpuz Kabuğundan Taç
Karpuz Kabuğundan Taç

Maraton yüzen ilk kadın sporcu Canan Ateş, 1979'da katıldığı bir TRT programında yüzücülük kariyerini anlatıyor.

ECİNNİLİK

YAnnesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit
Annesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit

Annesi Amelya Hanım rolünde Adile Naşit kendi çocukluğuna bakıyor.

SANAT

YSöyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler
Söyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler

Sovyet Azerbaycanı'nın efsanevi ismi Şövket Elekberova'nın bu şarkısı neler anlatıyor?

ECİNNİLİK

YSanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates
Sanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates

Ne yapalım, nasıl yapalım da görünür hale getirelim ev işlerine gömdüğümüz zamanı? 

Bir de bunlar var

İnsan Kendi Parfümünü Nasıl Seçer: Sienna Ngai ve Anna Kornbluh ile Bir Sohbet
Türk Mutfağında Kadife ve İnci Devri
Saklambaçsız Mayolar

Pin It on Pinterest