Azerbaycan'ın en büyük müzisyenlerinden biri Tofig Guliyev'in besteleriyle, yüreğe iyi gelen 12 şarkı.

SANAT

Tofig Guliyev Besteleri: Ürek Mahnıları

Son günlerde hiç gelecekte birgün, siz artık çok yaşlıyken, bugünleri çocuklarınıza, o gün genç olanlara nasıl anlatacağınızı hayal ettiniz mi? Ben ettim. Mesela o akşam sen ne yapıyordun derlerse, 15 Temmuz akşamı, yetişkin hayatımın muhtemelen en önemli üç siyasi olayından biri olmaya başladığında, ben Bakü’deki bağımızda, dut ağacının önünde badminton oynuyordum.

 

Tam biz badmintondan biraz yorulmuş, akşamüstü ışıkları da yerini karanlığa bırakırken, babaannem teybe en sevdiği albümü, Tofig Guliyev’in bestelerinden bazılarının toplandığı Ürek Mahnıları’nı takmıştı, badminton raketleri kolumuzun altında, bir yandan Şövket Elekberova yorumuyla Tez Gel şarkısı eşliğinde oynayıp -piyanonun her tuşu bir adıma, her üç tuşu bir bilek hareketine denk geliyor-, bir yandan bu dans partisi çok spontane geliştiği için gülüyorduk. “Ne kadar mutluyum yahu?” diye insanın kendi kendine not ettiği anlardandı. Sonra kuzenim “biraz dinlensek mi” dedi, ben bir sandalye çekip masanın üzerinden telefonumu aldım, “İstanbul’da köprüleri kapatmışlar, Ankara’da F-16’lar alçak uçuş yapıyormuş, ne oluyor haberi olan var mı?” mesajını gördüm.

 

Mesajdan sonraki saatlerin ve günlerin karın, ve sonra kalp -yani ürək- ağrısına iyi gelen şeylerden biri yine bu toplama albüm oldu.

 

Azerbaycan’ın yetiştirdiği en önemli müzisyenlerden biri olan Tofig Guliyev, 7 Kasım 1917’de, yani eski takvime göre Ekim Devrimi’nin en önemli gününde, Bakü’nün bağlarının (ya da dacha’larının) olduğu bölgede, benim badminton oynadığım Bilge kasabasında doğdu. Önce Azerbaycan Devlet Konservatuarı, daha sonra Bakü Konservatuarı ve en son da öğrencisi olduğu, Azerbaycan klasik müziğinin ve operasının yaratıcısı Üzeyir Hacıbeyov‘un teşvikiyle Moskova Devlet Konservatuarı’nda eğitim aldı.

 

Aslında besteci olmak gibi bir niyeti yoktu, tutkusu piyanoydu ve orkestra şefi olmak istiyordu. Ama kendi deyimiyle hayatı basit bir olayla değişti. Azerbaycan’ın ilk profesyonel bestecisi Asef Zeynallı Guliyev’in öğrencisiydi, birgün dersten sonra Sabir’in “Çocuk ve Buz” şiirini biliyor musun? diye sordu. Elbette biliyordu. “O şiiri al ve eşlik edecek bir beste yapmaya çalış” dedi öğretmeni.

 

Guliyev eve gitti ve pek de hevesli olmadığı halde, hocasını çok sevdiği için bir beste yaptı. “Hocam bestenin bir akşamda yapılmasına şaşırmıştı, ‘çal’ dedi, çaldım. Kalemiyle birkaç yerde düzeltmeler yaptı ve yeniden çalmamı istedi. Bestem çok hoşuna gitti ve beni epey övdü. O basit sözcüklerle geleceğim değişmişti.”

 

Guliyev 1930’ların başından itibaren besteleriyle Azerbaycan folklorüne önemli katkılar sundu, bir dizi muğamları notalaştırdı. Moskova’dayken tanıştığı cazı Azerbaycan’a ilk getirenlerden biriydi. 1939’da Niyazi ile kurdukları orkestra, 1941’de Bakü Filarmonik’teki ilk konseriyle caz hareketini başlatmış oluyordu. Fakat savaşın başlaması ve müzisyenlerin çoğunun askere gitmesi hayatın geri kalanı gibi bu süreci de durdurdu. Guliyev 1941’de Kızıl Ordu Orkestrası’nı kurdu, Kafkasya, Kırım, Iran cephelerinde konserler verdi, birçok vatanperver şarkı yazdı. Savaşın bitiminden 14 yıl sonra, savaştaki çabaları için ‘Kahramanca Emek’ madalyası aldı.

 

Savaşın ardından önce tiyatro, daha sonra ise ağırlıklı olarak sinema için besteler yaptı. 1946’dan itibaren Reşid Behbudov ile çalışmaya başladı; ikili Sovyetler Birliği’nin birçok şehrinde unutulmaz konserler verdi. 1948-54 arasında Moskova’ya dönerek doktorasını tamamladı. Bakü’ye döndükten sonra Devlet Filarmoni Orkestrası’nda çalışmaya başlayan Guliyev daha sonra Filarmoni’nin yöneticiliğini yaptı, ülkeyi yurtdışında (yani doğu bloku ülkelerinde) temsil etti, uzun yıllar Azerbaycan Besteciler Birliği’nin Birinci Sekreterliğini yürüttü. Bağımsızlık sonrası Birinci Sekreterler ‘Başkan’ oldular, Guliyev de 2000’de hayatını kaybedene kadar başkanlık görevini sürdürdü.

 

1995’te, bağımsızlık sancılarının bir zamanlar Sovyetler Birliği olan her yerde hissedildiği, ekonomik krizin ve siyasi belirsizliğin her şeyi belirlediği o dönemde Azerbaijan International dergisinin konuştuğu Guliyev’in eksikliğini en çok hissettiği şey kağıtmış, “Bestecilerimizin bu zor geçiş döneminde yazmaya devam edebilmesi için Azerbaycan Besteciler Birliği’nin çok acil olarak her biri 3000 sayfalık 14 ve 30’luk müzik kağıdına ihtiyacı var” demiş:

 


Sanatçılarımız beste yapıyor ama kağıda geçiremiyorlar çünkü kağıt yok. Nota kağıtları eskiden Kiev üzerinden Finlandiya’dan gelirdi, ama bu artık mümkün değil. Başkan olarak benim ana problemim şu an bu; müzisyenlerin masraflarını azaltmak ve işlerini kolaylaştırmak. Bestekarların heveslerini canlı tutmak bizim için çok önemli, bu iş beni o kadar meşgul ediyor ki kendim bir şey yazamıyorum.

 

Şimdi Azerbaycan devletinin dünyadaki kağıdın yarısını alacak parası var, ama Tofig Guliyev artık yok.

 

 

Son olarak yukarıdaki şarkı listesinde babaannemin dinlediği CD’ye sadık kalmak için dahil etmedim, ama yine Şövket Elekberova’nın seslendirdiği bu ninninin de bestecisi Guliyev, söz yazarı Guliyev’in birçok şarkısının sözlerini yazan Zeynal Cabbarzade. Youtube’daki Elekberova’nın şarkılarının altına insanlar hep “Allah sana rahmet eylesin Şövket Hanım” yazmışlar. Tofig Bey’le Zeynal Bey’e de Allah rahmet eylesin, babaannem diyor. Şarkıları söyleyenler kadar bestesini, güftesini yazanların da bilindiği, sevildiği ve sayıldığı bir dönemin özlemiyle.

 

Görsel: Nikita Hruşçev, ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ı Abhazya’nın Gagra şehrindeki yazlığında badminton oynamaya davet ediyor. 9 Ağustos 1963.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YOrhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz
Orhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz

Orhan Pamuk, sırf yurtdışında başarılı diye eleştirilmekten (hâlâ) şikayetçi: “Romanın başarısını kendisine karşı bir silah olarak kullanıyorlar.”

KÜLTÜR

YKazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı
Kazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı

Edebiyat nobelinin yeni sahibi Kazuo İshiguro ile hayat hikayesi, ilham kaynakları, çalışma rutini üzerine yapılmış en kapsamlı röportajlardan biri.

ENGLISH

YIn Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses
In Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses

The common request shared by every woman I spoke to for this article was that they would be properly listened to.

Bir de bunlar var

Ayşenur Kolivar ile Karadeniz Müziği Ve Kadın Hikâyeleri Üzerine
Toplumun Sopasına Karşı: İnatçı Kızlar ve İcat Ettikleri Yeni Kapılar*
Batı Sanatında Adam Parçalayan Kadınlar

Pin It on Pinterest