Birkaç sene önce Beyoğlu Sahaf Festivali’ndeki “5 TL” sepetlerinin birinin derinliklerinden bulup çıkardığım bir kitap sayesinde daha önce adını hiç duymadığım bir kadının, Harriet Powers’ın enfes sanatından ve onun hayat hikâyesinden haberdar oldum. Bu kitap, Regenia A. Perry tarafından kaleme alınmış, başlığı da Harriet Powers’ın İncil Yorganları (Harriet Powers’s Bible Quilts).
Afroamerikan Harriet, ABD’nin Georgia eyaletinde dünyaya geldiğinde tarih 29 Ekim 1837. Hayatına köle olarak başlayan Harriet, 18 yaşında evleniyor ve en az 9 çocuk doğuruyor. Amerikan İç Savaşı’nın (1861-1865) ardından özgürlüğüne kavuşuyor ve ailesiyle 1880’lerde Athens, Georgia yakınlarında aldıkları küçük bir çiftliğe taşınıyor. Araştırmacıların nüfus sayımları ve vergi kayıtlarından ulaştıkları bulgulara göre 1895’te, 58 yaşında olan Harriet, evin geçimini üstlenmiş durumda. Bundan sonraki dönemde vergi ödemekten arsalarının bir kısmını ipotekletmeye kadar birçok finansal işlemi kendi adına gerçekleştiriyor. Bir noktada kocasından ayrılan ve sonra evlenmeyen Harriet, hayatının son dönemlerinde ekonomik sıkıntı yüzünden sahip olduğu mülklerin büyük kısmını satıyor. Paraya ihtiyaç duyduğu bu dönemler, onun yaptığı iki yorganının bugüne kadar korunmasına neden oluyor–ki hikayenin bu kısmına birazdan geri döneceğiz. 1910’daki kayıtlara göre net varlığı 70 dolar olan Harriet 1911’de hayata veda ediyor.
Aynı dönemde yaşamış birçok Afroamerikan kadın gibi, Harriet’in de dikişi, erken yaşlarda ya sahibesinden ya da etrafındaki köle kadınlardan öğrendiği düşünülüyor. O yıllarda yorgan işi, kadın köleler arasında söz konusu yıllarda yaygın bir uğraş: Boş vakitleri az olan bu kadınlar özellikle kış gecelerinde bir araya gelir ve mum ışığında, “sahiplerinin” artık kumaşlarından yorgan yaparlarmış. Kasım 1895’te Chicago Tribune’da yer alan bir haberde kendisinin okur yazar olmadığı belirtilse de daha sonradan onun tarafından kaleme alınmış bir mektup günışığına kavuşuyor. Başardığım Şey: Harriet Powers’ın İncil Yorganı ve Diğer Parçaları (This I Accomplish: Harriet Powers’ Bible Quilt and Other Pieces) kitabının yazarı Kyra E. Hicks’e göre Harriet bu mektubunda nasıl okuma yazma öğrendiğini ve bu sayede İncil’i okuyabildiğini anlatmış.
Harriet’in –en azından şimdilik bildiğimiz kadarıyla- günümüze ulaşan iki yorganı var. İncil Yorganları (Bible Quilts) adı verilen bu yorganlar, yama işi de denilen kırkpare tekniğiyle yapılmış. Harriet bu yorganlarda, adı üstünde, İncil’den sahneleri hikâyeleştirmiş.
Harriet yorganlarından ilkini, 1886’da yaşadığı kentte, Athens’ta bir pamuk fuarında sergilemiş. Bir okulun sanat bölümünün yöneticisi ve aynı zamanda bir ressam olan Jennie O. Smith, sergiyi ziyaret ederken Harriet’in yorganı dikkatini çeker. Jennie, yorganı satın almak ister ve Harriet’i evinde ziyaret eder. Yorganın satılık değildir. Ama 5 sene sonra, bu kez Harriet, Jenny’e ulaşır çünkü paraya ihtiyacı vardır. Başta 10 dolar istese de sonunda 5 dolara yorganı Jennie’ye satar. Bu sırada yorganı oluşturan ve İncil’den sahneleri temsil eden 11 karenin her biri hakkında bilgi verir. Jennie, Herriet’ten aldığı bu bilgileri bazılarına kendi yorumlarını da ekleyerek günlüğüne kaydeder, bu sayede bu bilgiler günümüze kadar alışır. Satıştan sonra Harriet, Jennie’den yorganına iyi bakmasını ister ve sonraki birkaç yılda yorganı görmeye ona gider. Bu yorgan, Jennie’nin 1946’daki ölümünden sonra bağışlanarak Smithsonian koleksiyonuna girer ve günümüzde Washington’daki Amerikan Tarihi Ulusal Müzesi’nde (National Museum of American History) sergilenmektedir.
Jennie’nin günlüğünde aktardığına göre, yorganda sol üstte yer alan ilk karede Adem ile Havva’yı cennet bahçesinde görüyoruz. Sol altta yer alan sekizinci karede tasvir edilen sahne ise İsa’nın çarmıha gerilmesi. Karenin üst kısmında gördüğümüz parçalar, (Kral James İncil’inde) İsa’nın kıyametten önce dünyaya tekrar dönmeden gökyüzünün kararacağı ve ayın kan kırmızısına döneceği iddiasına uygun olarak, karanlık gökyüzünü ve kızıl ayı temsil ediyor. Harriet’in onuncu karede anlattığı hikaye de Son Akşam Yemeği. Bu karede tek koyu renkli karakter Yehuda’yı temsil eder, ki kendisi on iki havariden İsa’yı ele verendir.
Yazının başında bahsettiğim kitabın yazarı Regenia Perry, Harriet’in ikinci yorganı yapmayı planlamaya muhtemelen ilkini sattıktan kısa bir süre sonra başladığını ve ilk yorganını nostaljinin yanı sıra biraz da yenisini tasarlamak için tekrar tekrar ziyaret ettiğini iddia ediyor. Bazı çalışmalar ikinci yorganın sipariş üzerine yapıldığını öne sürse de, sonraki araştırmalar durumun böyle olmayabileceğini ve ikinci yorganın 1898’de Nashville’de sergilendiğine dikkati çekiyor. Bu ikinci yorgan da, aynı yıl kocaları Atlanta Üniversitesi fakültesinde çalışan kadınlar tarafından bilmediğimiz bir tutar karşılığında satın alınıyor ve o dönemde üniversitenin mütevelli heyeti başkanlığı görevini yürüten üst düzey bir din adamına armağan ediliyor. İlerleyen yıllarda bir koleksiyoner yorganı, bu din adamının mirasçılarından satın alıyor ve şu an hâlâ koleksiyonunda bulunduğu Boston’daki Güzel Sanatlar Müzesi’ne (Museum of Fine Arts) bağışlıyır.
İlk yorganda kullanılan teknikle yapılan ikinci yorgan temel olarak yine İncil’den sahnelerden oluşuyor. İlkinden farklı olarak daha çok ayrıntı içeren bu ikinci yorgan 15 parçadan oluşuyor ve bazı kareler birtakım göksel olayları aktarıyor.
Harriet, ikinci yorganına dair de bazı açıklamalar yapmış zamanında. Bunları 1898’de kaleme alan kişi, bu defa anonim kalmış. Anlaşılan bu yorganda tarihleri kesin bazı doğa olaylarını aktarmış Harriet. Örneğin ikinci karede 19 Mayıs 1780’deki karanlık gün anlatılıyor. New England’daki orman yangınlarının dumanından kaynaklanan böyle bir gün, tam da verilen tarihte gerçekten yaşanmış ve “Kara Cuma” (Black Friday) olarak biliniyor. Bu olayın, Harriet’in yorganında yer almasını ilginç kılan, olayın yaşandığı tarihin Harriet’in doğumundan 57 sene öncesine denk gelmesi. Yine benzer bir durum, sekizinci kare için de söz konusu. Bu karede tasvir edilen de 13 Kasım 1833’te yaşanan meteor yağmurudur –ki 1833’te 8 saat süren bir meteor yağmurunu görmüş birçok kişinin tanıklığı mevcut. Harriet bu karedeki “insanların zamanın sonunun geldiğini düşünerek çok korkmuş olduğunu” ve gördüğümüz elin de “yıldızları durduran Tanrı’nın eli” olduğunu söylemiş. İkinci yorganın ilerleyen bazı karelerinde daha –gerçekle bağdaşan- benzer göksel olaylar hikayeleşiyor.
Sanırım Harriet’i ve yorganlarını bu kadar heyecan verici kılan ilk özelliği, hayal gücünü ve öykü anlatma kabiliyetini kumaşlara bu kadar özgün ve çarpıcı şekilde yansıtabilmesi. Bir diğeri de, kişilerin bünyelerinde barındırdıkları kimliklerin ve kültürlerin karışımından nasıl özgün sonuçlar doğabileceğini kanıtlaması. Öyle ki klasik ve modern Batı sanatının önemli bir ilham kaynağı olarak karşımıza çıkan İncil’den sahnelerin içine bir anda, daha çok Afrika görsel kültürüne ait olan bir fil veya devekuşu giriveriyor Harriet’in yorganlarına. Yorganların en önemli öğelerinden olan hayvan temsilleri, Afrika kırkpare geleneğinden gelen hayvan temsilleriyle büyük benzerlikler içeriyor. Ama yorganlarda bu hayvanların içinde yer aldığı hikayeler, onları ortaya çıktıkları bağlamlardan koparıp bambaşka anlamların içine taşıyıverir. Böylece, bu iki kültürü de kendisinde barındıran Harriet’in elleri sayesinde iki ayrı parçadan yepyeni bir bütün doğuyor; ve bu bütün, tüm neşesiyle, izleyeni içine çeken bir masala dönüşüyor. Ya da bir kare İncil’den bir sahneyi anlatırken diğer karede yakın tarihli bir doğa olayına yer veriyor Harriet. Yorganları onun kronolojiye, kurallara bağlı kalmadan istediği hikayeyi istediği şekilde anlatabileceği oyun ve özgürlük alanına dönüşüyor.
Bugün hâlâ ABD’nin güneyinde, Afroamerikan kadınların yorgan yapmak için bir araya gelmesinin yaygın bir gelenek olduğunu Perry’den öğreniyoruz. Bu bölgede yaşayan beyaz kadınların da, farklı ve daha geometrik motifler kullansalar da yorganlarına hikayeler işlediklerini de biliyoruz. Sadece ABD’nin güneyinden değil dünyanın her köşesinden kadınlar hikayelerini kilimler, kanaviçeler, tığ işleri ve başka türlü tekniklerle anlatmışlar, anlatmaya devam ediyorlar. Tüm bu işlerin tam da göbeğinde yatan bir ortak nokta var: Yüz ve hatta bin yıllarca hikâyelerini anlatamadıkları sanılan kadınlar, paylaşmak istediklerini ve kendi tarihlerini kumaşlar, iplikler aracılığıyla anlatmaya devam etmişler. Kendilerine şart koşulan sessiz kalma geleneğine direnmiş ve kendi özgün yöntemleriyle anlatmanın yolunu hep bulmuşlar. Belki de dünyayı ve geçmişi hep problemli ve şiddet içeren anlarda ortaya çıkmış resmi belgeler yerine bazen de bu iplikler ve kumaşlar üzerinden okumayı denemek bugün tam da ihtiyacımız olan şeydir.
Kaynaklar:
Perry, Regenia A. Harriet Powers’s Bible Quilts. Rizzoli Art Series.
“Exhibit of the Negroes.” Chicago Tribune, 24 Kasım 1895.