İki kısa alıntım var. Saatli Maarif Takvimi’nin 3-4 Nisan 2009 sayfaları arkasından, “Nisan Ayında” başlıklı iki yazı. Nisan ayı içinde bağda, bahçede neler olduğunu, yapılması lazım gelen işleri anlatıyor yazılar. İki takvim yaprağı arkasında sığacak kadar bilgileri derlemişler. Ama bu iki kısa metin cıvıl cıvıl, kıpır kıpır, hayat, neşe dolu. Okuyan herkese iyi gelecek, eminim.
Yazının sonuna da birtakım acıklı itiraflar var. Mutlaka yorumlarda buluşalım.
Nisan Ayında
Balıklar: Nisan ayında bütün balıkların ancak haşlaması iyi olur. Meyveler: Şeftali ağaçlarının gereksiz tomurcukları ayıklanır. Tırtıl cinsi böcekler öldürülür. Kiraz, armut, elma, erik, zeytin ağaçlarına aşı vurulur. Çiçekler: Menekşe, şebboy, karanfil, margrit, ayçiçeği, fideliklere kına çiçeği yastıklara dikilir. Kasımpatları çeliklerinin saksıları değiştirilerek, filizleri tırnak ucuyla budanır. Sebzeler: Sebzeye ait bitkilerin tohum veya fidelerinin dikilmesine başlanırsa da fasulye ile hıyar mayısa saklanır. Kıvırcık, top salata, bezelye, turp gibi bitkiler bütün yaz yetmesi için yenilenir. Enginarların kökten süren lifleri kopartılır. Geçen ay ekilenler seyrekleştirilir, çapalanıp samanla örtülür. Tarlalar: Tava gelen topraklarda birinci nadas yapılır. Köstebek yuvaları temizlenir. Patatesler çapalanır. Yeni çayırlar yuvarlanır. Mısır, şeker pancarı, darı ve pamuk ekilir, fide dikilir.
4 Nisan’dan devamla
Bahçıvanlık: Kalem aşısı işi sürdürülür. Sonbaharda yaprak aşısı vurulmuş fidanların aşıdan aşağı kısmında fışkıran tomurcuklarını koparmalıdır. Bu suretle aşılar kuvvetlenir. Her nevi çelik yapmaya devam olunur. Yaprağını dökmeyen ağaçlardan daldırma yapılır. Kökü yerli çiçeklerle karanfiller, krizantemler kökten ayrılıp çoğaltılır. Enginarların dipleri açılır, etrafları çepeçevre 20 santim derinlikte bellenir ve fazla sürgünleri ayrılır. Adi bakla, acı bakla, haşhaş, beyaz patates çapalanır. Adi yer patatesinin dikilmesine son verilir. Hayvanlar: Sütlü ineklere yeşillik verilir. Ahır ve kümesleri havalandırmalı. Tavuklar kuluçkaya yatırılır. Koyunları çiy kalkmadan dışarı çıkarmamalı.”
Devamı 500 sayfayla gelse de bir çırpıda okumak isteyeceğimiz metinler bu kadar. Şimdi itiraflara başlıyorum. Kendi cehaletini açık etmek konusunda şu anda benden daha istekli birini bulamazsınız yeryüzünde.
Şeftalilerin gereksiz tohumlarını nereden anlayacağız? Kiraz ağacına aşıyı nasıl, nereden vuracağız? Yastıklara çiçek ekmek deyince gözümde hiçbirşey canlanmıyor! Kıvırcığı, turbu nasıl yenileyeyim? Enginarların kökten süren liflerini nasıl ayırt edeyim? Köstebek yuvalarını nasıl temizleyeceğim, onlar temizlesin kendi yuvalarını. Çelik yapmak, daldırmak ne demek? Enginarların diplerini nasıl açacağım? Adi yer patatesi hangisi? Sütsüz inek mi var? Tavuklar kuluçkaya kendi kendilerine yatmıyorlar mı? Koyunlar ne kadar zamandır kapalılar?
Ben bunları neden bilmiyorum? Tek kabahatim şehirde doğmuş, büyümüş, yaşamış olmak mı? Bu denli engin, derinlikli üstelik de hayati bilgilerden nasıl haberim olmaz? Müfredatta bunlar neden yer almıyor? Kafamızın içindeki tüm “memleket gündemi” bilgilerini silip, boşalan yerleri bunlarla dolduramaz mıyız? (Son anda gene bir “gündem” girdi bu yazıya da, olmazsa olmaz!).
Sorularım bu kadar, yorumlarda buluşalım. Sizin bunlara ekleyeceğiniz neler var? Ve bence kadınlar bu bilgileri herkeslerden daha iyi biliyor (tartışma ateşleyici ibare!).
Yazıyı, üç kızına sürekli “yenecek otlar” dersi vermeye çabalayan anneme ithaf ediyorum. “Mazallah başınıza bir iş gelse, dağda, ormanda kalsanız çift kaşarlı tost arayacaksınız” diyordu. Yerden göğe haklı.
Ana görüntü Gerco De Ruijter. Uçurtmaya kamera takarsanız görecekleriniz.