İntikamcı Lezbiyenler Ateşi de Yutar filmini izledikten sonra ‘keşke biz de öz-örgütlensek’ iç çekişleriyle yazdığım yazının üzerinden birkaç ay geçmişti ki başkalarının bir yerlerde benzer ihtiyaçlarla toplanmaya başladığını öğrendim. Lezbiyen Biseksüel Feministler adıyla yapılan buluşmalara katılmaya başladım, her buluşmada sayımızın giderek artışına heyecanla tanık oldum. Pek çok konuyu hem toplantılarda hem mail grubunda hararetle tartışan, üretme isteğiyle dolu, heyecanlı bir grup olduk! Birbirimizi tanımadığımız zamanlarda ayrı ayrı izlediğimiz -ve çoğumuzun o zamanlar benzer hayıflanmalar yaşadığını sonradan fark edeceğimiz- ‘intikamcı lezbiyenler’i bizle buluşturan KuirFest’in 5’inci yılı da gelmişken, Lezbiyen Biseksüel Feministler’i hala duymayanlara duyurmak isterim.
14 Temmuz Kadıköy eylemiyle başlayan kısa ama yoğun örgütlenme tarihimizde şimdiden çok şey biriktirdik: Piknik, film gösterimleri, sokak yazılamaları, seçim döneminde ve 25 Kasım haftasında ürettiğimiz videolar, el yapımı internet sitemiz, e-bülten*, radyo programı** ve bir sürü konuda (cinsellik, heteroseksizm, kampüste lezbiyen/biseksüel olmak, şiddet, LGBTİ hareket içindeki cinsiyetçilik, biseksüellik…) yaptığımız ve yapmayı planladığımız atölyeler, bilinç yükseltmeler…
İntergalaktik Bir Mesajınız Var (Kliton programının tanıtım filmi)
Bilinç yükseltme, Türkiye’ye 80lerde feminist hareketle gelen, bizim de önemsediğimiz ve atölye buluşmalarımızda uyguladığımız bir yöntem. Haftalık buluşmalarımızın bir kısmını önceden belirlenmiş bir konuda muhabbet ederek, birbirimizle deneyimlerimizi paylaşarak geçiriyoruz. Ve bunları yapabileceğimiz güvenli alanın koşullarını beraber keşfediyoruz. Hareketteki cinsiyetçiliği konuşurken bizim tüm ayrımcı tavırlardan azade olduğumuz ön kabulüne düşmemek; cinsellik konuşurken deneyim paylaşmanın başka bir iktidar kurma biçimine dönüşebileceğini gözetmek; kamusal alandaki karşılaşmalarımızda geliştirdiğimiz baş etme yöntemlerini birbirimize güçlendirici şekilde aktarmak; ne birbirimizi ne oluşturduğumuz ilkeleri değişmez görmek ve aynılaşma eğiliminden kaçınmak gibi pek çok noktada daimi bir uğraş içindeyiz.
Türkiye’deki lezbiyen/biseksüel kadınların kendi kültürlerini ve mekanlarını yaratmalarına ve sürdürmelerine engel olan koşullar başka bir yazının konusu. Ancak sosyal medya hesaplarımız üzerinden toplantılarımıza katılamayan pek çok kişiyle ‘lezbiyen diyaloglar’ kurmak ve kendi kültürümüzü görünür hale getirmek heyecan verici. Mücadele arkadaşlarımızın yan roldeki destekçileri gibi görülmemiz ve hareketteki cinsiyetçi tavırları ‘madilik’ performansı olarak görüp alttan almamızın beklenmesine karşılık kendi sözümüzü ve kültürümüzü yaygınlaştırıyoruz. ‘Ay bu lezbiyenler de çok sıkıcı!’ (göz devirerek güler) ve benzeri cümlelere getirdiğimiz itirazlar, alıcılarına artık daha örgütlü ve yüksek bir sesle ulaşıyor! Feminist ve LGBTİ hareketin kesiştiği yerde durmakta ısrarcı olmayı önemsiyoruz.
Atıf Yılmaz’ın yönettiği, 1963 yapımı İki Gemi Yanyana filminde Suzan Avcı ve Sevda Nur’un aşağıda izleyeceğiniz buseleri döneminde çok ses getirmiş, film ”Türk aile yapısına zarar verdiği” gerekçesiyle gösterimden kaldırılmış. 52 yıl geçti Ayten Abla, sence ne değişti?
Kendimizi güçsüz hissetmemize sebep olan bir sistemde yaşıyorsak birbirimizi güçlü hissettirecek yöntemler üretmek zorunda olduğumuzu, öfkeyi somut ve üretken bir politikaya dönüştürebilme isteğimizi, lezbiyen görünmezliği nedeniyle sorunlarımızın da görünmezleştiğini ve bu yüzden daha da çok anlatmaya ve paylaşmaya ihtiyacımız olduğunu konuşuyoruz sık sık. Geçtiğimiz hafta kanser sebebiyle 67 yaşında kaybettiğimiz lezbiyen aktivist Jeanne Cordova da, ölümünden birkaç ay önce yazdığı “Ölmek Hakkında Bir Mektup” adlı metinde, lezbiyen biseksüel feminist aktivizminde beraber düşünmenin, biriktirmenin, başımızdan geçenleri birbirimizle paylaşmanın öneminden bahsediyordu ve yol arkadaşlarına “Benim yaşam sebebim oldunuz” diyordu…
Lezbiyen Biseksüel Feministler olarak her bir araya gelişimizde, hareketin bu zamana kadarki genel tavrını bırakın, bizim bile LGBTİ bireylerin yaşadıkları ayrımcılıkları örneklerken kendi sorunlarımızı yeterince öncelemediğimizi ve ‘biz bize’ konuşacak ortamımız olmadığı için deneyimlerimizin bu denli çeşitlilik içerdiğini bilmediğimizi fark ediyoruz. Kolektif yazdığımız ilk metinde de söylediğimiz gibi; “cinselliği kimliklere kapatmayan, tek tip ve natrans bir feminizmi dayatmayan, cinsellik konuşmak ve örgütlenmek için deneyimi şart koşmayan, burada örgütlenme ihtiyacı ve hevesi olan herkesin kendisini rahat hissederek konuşabileceği bir ortamı birlikte oluşturmanın yollarını arayan” bir grup olma arzusundayız ve birbirimizden öğreneceğimiz çok şey olduğuna inanıyoruz. Toplantılar veya herhangi başka bir konuda iletişim kurmak isterseniz escinselkadin2015@gmail.com adresine yazabilirsiniz.
BONUS: “Gelecek Queer” Kaos GL 20. Yıl Sergisi kapsamındaki Lezbiyen Biseksüel Feminist Buluşmaları’nın ikincisini, ‘Cinselliğimizi Konuşuyoruz’ başlığıyla, 24 Ocak Pazar günü gerçekleştireceğiz. Bekleriz.
* 2015 Eylül’ünde kaybettiğimiz yol arkadaşımız Zeliş’in adını taşıyan e-bültenin ikinci sayısı Şubat ayında çıkacak.
** ‘Kliton: Gezegen Olan’ adlı radyo programımızı her çarşamba 21:00’da Nor Radyo’da dinleyebilirsiniz.