“29 Mayıs 2014’te, kapağında benim olduğum Time dergisi “Transların Taşma Noktası” manşetiyle çıktı. Bundan 1 sene ve 3 gün sonra ise, 1 Haziran 2015’te Caitlyn Jenner’ın #CallMeCaitlyn (‘Bana Caitlyn deyin’) diyen Vanity Fair kapağı çıktı. Caitlyn’e gösterilen tüm sevgi ve destek beni çok duygulandırıyor. Trans bir insanın hakiki benliğini dünyaya ilk kez sunduğu ve bunun herkesçe kutlandığı bir gün gerçekten de yeni bir gün gibi. Birçok kişi Caitlyn’in fotoğraflarda ne kadar göz kamaştırıcı göründüğü, ortalığı nasıl yıktığıyla ilgili yorumlar yapıyor. Bu yorumlara tamamen katılıyorum. Ama tüm bunlar, benim kendimde de olan, bir fotoğraf çekiminde en iyisini yapmaya çalışmak, cazibenin, gücün, seksiliğin, siyah, trans kadınlığımın farklı yanlarının ırksal anlamda güçlendirici, fizikselliği onayıcı şekillerini sunma konusundaki isteğim hakkında eleştirel şekilde düşünmeme sebep oldu. Fotoğraf çekimlerini, fanlarım için, dünya için ve hepsinden öte kendim için ilham verici görüntüler yaratmayı seviyorum. Fakat aynı zamanda insanları asıl cezbedecek, ilhamlandıracak, etraflarındaki dünya hakkında daha eleştirel şekilde düşünmeye itecek ve yüreklendirecek olanın yeteneğim, aklım, kalbim ve ruhum olacağını umuyorum. Evet, Caitlyn inanılmaz görünüyor ve çok da güzel, ama bence onda asıl güzel olan kalbi ve ruhu, tüm dünyanın kırılganlığını görmesine izin verişi. Ailesine duyduğu ve onların da ona gösterdiği sevgi ve bağlılık. İnkardan kendi doğrusuna bu denli göz önünde geçerken gösterdiği cesaret. Bunlar benim için güzelden de öte. Bir sene önce, Time kapağım çıktığında bir sürü trans arkadaşın benim ‘nefes kesici güzellikte’ olduğumu ve bunun çoğu trans insanı temsil etmediğini söyleyen yazılarını gördüm (nefes kesici güzellikte olduğum benim için yeni bir haberdi ama tabi ki iltifatı reddedecek değilim). Ama sanırım söylemeye çalıştıkları belli bir ışık altında, belli açılardan belli ‘cis-normatif’ (doğduğundaki cinsiyeti taşıyan insanlarınki gibi) güzellik standartlarını temsil ettiğim. Gerçek şu ki genetik sebeplerden ve/ya maddi sıkıntılar yüzünden bu standartları asla taşıyamayacak olan birçok trans var. Daha da önemlisi, birçok trans bu standartları zaten istemiyor ve kendimiz gibi görülebilmek ve kendimiz olarak saygı görmek için bu standartları temsil etmek zorunda da olmamalıyız. Bu güzellik standartlarının, bir takım başka kimliksel kesişim noktalarının yanı sıra ırk, sınıf ve engelsizlik tarafından belirlendiğini söylemek de önemli. Tüm trans insanları asla temsil edemeyeceğimin her zaman farkında oldum. Hiçbir tek veya iki veya üç trans bunu yapamaz. Bu yüzden, medyadaki trans hikayelerini çoğaltmak ve güzel farklılıklarımızı göstermek için transların çeşitlilik arz eden medya temsillerine ihtiyacımız var. #TransIsBeautiful (‘trans güzeldir’) etiketini, transları benzersiz bir şekilde trans yapan, ‘cisnormatif’ güzellik standartlarına illa uyum sağlamayan bütün her şeyi kutlamanın bir yolu olsun diye başlattım. Benim için kendimin her yanını, hele de başkalarının neyin güzel olduğuna dair fikirlerine uymayan şeyleri, her gün kutlamak bir gereklilik. #TransIsBeautiful, trans olun ya da olmayın, bizi benzersiz şekilde biz yapan her şeyi kutlamakla ilgili. Çoğu trans arkadaş, Caitlyn’in ve şu anda benim sahip olduğumuz imtiyazlara sahip değil. Durumlarını iyileştirmeye çalışmaya devam etmemiz gerekenler işte bu insanlar – sağlık hizmetlerine erişim, iş, ev, güvenli sokaklar, gençlerimiz için güvenli okullar ve evler. En fazla risk altında olanların hikayelerini duyurmalıyız, istatistiki olarak beyaz olmayan, yoksul ve işçi sınıfına ait translar. Geçtiğimiz seneler boyunca hep, toplumdan gördüğüm inanılmaz sevginin tüm transların hayatına etki edebilmesini umdum. Her ırktan, cinsiyetten, fiziksel durumdan, cinsel yönelimden, sınıftan, istihdam durumundan, geçiş durumundan, genital durumdan, vs… Umuyorum, ve Caitlyn’in de umduğunu biliyorum, gördüğü sevgi trans insanların kim olduğuyla ilgili fikirleri değiştirmeye ve hepimizin yaşamlarını ve esenliğini destekleyecek şekilde değişecek kamu politikaları anlamına gelsin. Mücadele devam ediyor…”
Kaynak: Laverne Cox’un resmi tumblr hesabı