2011'de Kanada'da başlayan kaltak yürüyüşlerinde neler oluyor? Hem kaltak yürüyüşü de ne?

MEYDAN

Kaltak Yürüyüşlerinde Neler Oluyor?

Bu fotoğraf geçtiğimiz Cuma günü Kudüs’te gerçekleşen slutwalk, “kaltak yürüyüşü”nden. Fotoğraftaki kadının elinde tuttuğu pankartta “Kızlar temel insani haklarını istiyor” yazıyor, fakat Cindy Lauper’ın Kızlar sadece biraz eğlenmek istiyor isimli şarkısına da gönderme var. (Hatta bu yazıyı okurken dinlenecek şarkı da o olsun)

 

Yürüyüşün muhafazakârlığıyla bilinen Kudüs sokaklarında yapılabiliyor olmasını bazı haber kaynakları özel olarak belirtmiş. Hiç bir olay çıkmadan yürüyen çoğu 20 yaşın altındaki kadınların sayısı 400 ila 500 arasında. Sadece bir yerde, kenardan bir adam kalabalığa “çöpsünüz, işe yaramazsınız” diye bağırmış. Bu adamı kızdıran ise kadınların bazılarının üzerlerine pek az kıyafet giymiş olmaları, bazılarının da kısmen çıplak olmaları.

 

Kaltak yürüyüşünün çıkış noktası da bu kıyafet meselesi zaten. 2011’de Kanada’daki bir üniversitede, kampüs güvenliği ile ilgili bilgilendirme yapan bir polis, konuşmasında şunu diyor: Bunu söylememem gerektiğini söylediler bana, ama kızlar yani siz de tecavüze uğramak istemiyorsanız, kaltaklar gibi giyinmeyin (Bu polis sonradan defalarca özür dilemek zorunda kalacak).

 

Kulaklarına inanamayan ve bu işe fena halde tepesi atan iki kadın da, polisin kullandığı bu kaltak kelimesine atfen bir yürüyüş planlıyor. Yüz kişinin katılması beklenen Toronto’daki ilk yürüyüşe 3000 kişi katılıyor. Son dört senede 75 ülkede, defalarca ve milyonlarca kadının ve giderek artan sayıdaki erkeğin de katılımıyla tekrarlanıyor bu yürüyüşler. Kudüs’te yapılan mesela, dördüncüsü. 2015’in önümüzdeki aylarına planlanan onlarca yeni yürüyüş de var. Bazı protestolar sadece yürümekten ibaretken, bazılarında danslar, şarkılar, sahne performansları da var. Bazılarında ise mikrofonu eline alıp tecavüz kurbanı olduğunu hayatlarında ilk defa yüksek sesle söyleyebilen kadınlar oluyor.

 

Kaltak yürüyüşleri 2000’lerin en ses getiren, kayda değer feminist hareketi olarak değerlendiriliyor.  Feminist hareketin ancak tabandan gelen seslerle yükselebileceğini hatırlattığı için genel yaklaşım çok olumlu. 2000’lerin diğer feminist hareketlerinden çarpıcı da bir farkı olduğu belirtiliyor: Hareket devam ediyor. Yürüyüşler her sene, yeni yerler de eklenerek yeniden yeniden düzenleniyor  ve devam da edecek gibi görünüyor.

 

Bunca ses getiren bir hareketin etrafında bazı tartışmalar da var tabi. En çok tartışılansa, bu yürüyüşlerle ilgili olarak Türkçe’ye daha önce kaltak olarak çevrilmiş bu slut kelimesi. Kelimenin orijinali aslında mutfakta çalışan pasaklı kızlar için kullanılırmış İngiliz dilinde. Türkçe karşılığına ise sözlükler şu karşılıkları veriyor: Pasaklı, paçoz, fahişe, şırfıntı, yollu, sürtük, yelloz, aşufte, kevaşe, kaltak, orospu. Ne kadar geniş bir skala değil mi? İngiliz dili uzmanı değilim ama, bana öyle geliyor ki İngilizce’de bile bu kadar karşılığı yok bu kelimenin. Bu, Türkçemize has bir “zenginlik” ve aslında ne çok şeyi gösteriyor! Neyse, bu ayrı bir mesele (Hafifmeşrebi de aradı gözüm aslında ama o nasıl olduysa girememiş listeye. Benim favorim de “yollu”dur bu kelimeler arasında).

 

SlutWalk+March+Takes+Place+London+sMLrWiIjtC2l

Londra 2012 yürüyüşünden

 

Tartışmalara dönersek: 2011’de Toronto’daki ilk yürüyüşü düzenleyen ve slut kelimesini özellikle seçenlerin kendilerini bu şekilde  tanımlamak istemeyen kadınların desteklerinden yoksun kaldıkları söyleniyor. ABD özelinde bazı siyah kadınlar ise hareketten  bilhassa bu kelime seçimi yüzünden uzak duracaklarını birkaç defa beyan etmişler. Onların eleştirileri kendiliğinden toplumun bazı başka kesimlerini de kapsiyor aslinda. Hayatları boyunca ten rengi, ırkı, toplumsal sınıfı, ekonomik durumu yüzünden sürekli bununla tanımlanmış kadınlar var çünkü. Bu kelime seçimiyle hareket bu kadınları kaybetmiş oluyor. Bir başka eleştiri de kelimenin erkeklerin dilinden seçilmesi. Bir kadına kaltak diyen, bir erkek oluyor çünkü (bakınız kampüs polisi). Bu seçim, erkek egemen dili onaylıyor. Bununla ilintili olarak, bir kadına kaltak deyince, kaltak olmayan kadınlar kategorisinin de önünü de açmış oluyorsunuz.

 

walk2014_DS2_8689

Kıyafetlerim rızam değildir. Toronto yürüyüşü, 2014.

 

Kadınların sekste rızanın önemine dikkat çekmek için neden açık saçık kıyafetler giymesi gerektiği de sorgulanıyor tabi. Elbette bu bir gereklilik değil, yürüyüşe kim ne isterse onu giyerek geliyor. Organizatörlerin özel bir isteği yok bu konuda. Bazı katılımcılar kendi bedenlerini politik pankart olarak kullanmayı seçiyor. Yani aslında bir yandan olay tam olarak bu zaten. Birinin yüzüne karşı, burnunun dibine girerek, başını çeviremeyeceği, görmezden gelemeyeceği bir şekilde beden özgürlüğünün, kadınların iradelerinin altını çizmek. Yine de en çok eleştirilen de bu açık saçıklık hali. Bazı feministler, yürüyüşlerdeki bu özel vurgunun erkeklerin tam da istedikleri şey olduğunu savunarak desteklemiyorlar hareketi.

 

Tüm yürüşlerde kullanılan ortak sloganlar ise şunlar: Hayır, hayır demektir. Kurbanı değil, tecavüzcüyü suçla. Canım ne isterse onu giyerim. Bedenim bir nesne değil. Kısa eteğim, rızam var anlamına gelmez. Utanacak bir şeyim yok. Kurbanı suçlama. Yeter, yeterdir…

 

Bana kalırsa da temizlenmesi gereken yanları var hareketin. Uygulamada ve teoride fazla bir kendiliğindenlik var mesela. Diğer yandan belki de esas çarpıcı olan da bu.  Küçücük bir çevreden kaynağını alarak, bir anda tüm dünyayı sarması mesela. Her ülkeden katılan kadınların hep aynı şeyleri söylemeleri. Tecavüz kültürünün coğrafyalar, diller, inançlar tanımayarak bu denli yaygın yaşanıyor olması.  Sonra katılımcıların yaşlarının çoğunlukla 20’lerin altında kalması. Bazı kaynaklar bunu feminist hareketin geleceğine dair iyi bir işaret olarak değerlendiriyor. Bu arada Türkiye’de düzenlenmedi bu yürüyüş, henüz! Bir zaman açılmış bir facebook sayfasından başka bir girişime denk gelmedim.

 

Yorumlarda buluşalım, tartışmalara biz de bir bakalım mı, ne dersiniz?

 

Kaynak, kaynak, kaynak, kaynak, ana görüntü şu adresten.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

TARİH

YKarpuz Kabuğundan Taç
Karpuz Kabuğundan Taç

Maraton yüzen ilk kadın sporcu Canan Ateş, 1979'da katıldığı bir TRT programında yüzücülük kariyerini anlatıyor.

ECİNNİLİK

YAnnesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit
Annesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit

Annesi Amelya Hanım rolünde Adile Naşit kendi çocukluğuna bakıyor.

SANAT

YSöyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler
Söyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler

Sovyet Azerbaycanı'nın efsanevi ismi Şövket Elekberova'nın bu şarkısı neler anlatıyor?

ECİNNİLİK

YSanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates
Sanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates

Ne yapalım, nasıl yapalım da görünür hale getirelim ev işlerine gömdüğümüz zamanı? 

Bir de bunlar var

ATEŞ
Sansürler ve İnsanlar
Sebahat Tuncel’le Röportaj III. Bölüm: “Güzel günler göreceğiz.”

Pin It on Pinterest