Birkaç haftadır dilime takılan bir şarkı var. Dile takılacak gibi de değil ya, daha çok kümesin ortasına çöreklenen bir yılan gibi gırtlağıma yerleşti diyelim. Evin duvarlarını sallaya sallaya, gecelerin karanlığında balkondan sokağa kollarımı havada uçura uçura ve boş bulduğum otobüs duraklarında araba motoru sesleri arasında anırarak söylüyorum.
Bahsettiğim şarkı, sözlerini Saadet Türköz’ün yazdığı bir aşk şarkısı. Aslında, Rosa Martinez’in küratörlüğünü yaptığı 5. İstanbul Bienali’nde yer alan ‘Gencim, Atım, Köpeğim’ (1997) adlı bir yerleştirme bu. İş Pipilotti Rist’e ait. Müzik de Pipilotti Rist ve Anders Guggisberg ortak yapımı. Önce buyrun dinleyin sonra sözlerine bir göz atın.
traş yaranın kanı
kutsal su gibi içiyor beni
penisin boğazımda
elmastan bir kolye gibi
gencim atım av köpeğim
erkeğim kraliçem
kuğum
ışığı kollayan damarlarında at sürüyorum
güneşin batısına doğru
koltuk altlarında
tükürüğün benim dalgıç elbisem
bu okyanus acı dolu
gencim atım köpeğim
erkek kraliçem
kuğum
traş yaranın kanı
kutsal su gibi içiyor beni
penisin bileğimde elmastan bir bilezik gibi
gibi gibi gibiii
elmas elmassss
Saadet Türköz’ün şarkıyı söylerkenki uçuş uçuş gülümsemesine, bilekleriyle havada çizdiği narin dairelerle, sesinin dünyanın merkezinden gelir gibi titreye gümbürdeye yükselip vurmasına ne diyorsunuz?
Mini not: Halihazırda collectorspace’te devam eden sergideki video yerleştirmesine de aynı şarkı eşlik ediyormuş! 14 şubat’a kadar açıkmış: http://collectorspace.org/?p=4609&lang=tr