Komiser Şekspir filmini hatırlayan var mı? Oğuz Atay, yazarlığının büyük projesi olan Türkiye’nin Ruhu romanını yazabilmiş olsaydı içinde Atatürk büstüyle dertleşen bir komiser olur muydu? Kadir İnanır’ın Ata’ya içini döktüğü şu sahneyi her gördüğümde bunu düşünürdüm.
Hayat beni çok yordu Atam
Kızım çok hasta Atam
Doktor onu hayata bağlayacak bir şey bulamazsam fazla ömrü kalmadığını söyledi
Kızım tiyatro seviyor Atam
Dayanacak gücüm kalmadı
Kızım çok hasta
Kimse beni anlamıyor
Babam bile
Bana bir şey söyle Atam
Çok yalnızım be Atam
Çok yalnızım be Atam
Çok yalnızım
Filmden başka bir sahne hatırlamıyorum açıkçası. Ama bu 45 saniye yıllardır aklımda Oğuz Atay’ın tamamlayamadığı romanı Türkiye’nin Ruhu’yla aynı çekmecede duruyordu. Dertli, bunalmış, dara düşmüş bir komiserin Ata’sıyla halleşmesinde hem çok komik ve acıklı, hem de çok absürt ama (Türkiye koşullarında) bir o kadar akla yatkın bir şey yok mu? Ya da yok muydu?
Şimdi “Bana bir şey söyle Atam” diye yalvaran bu komiser Eski Türkiye‘nin ruhuna ait galiba.
Peki Yeni Türkiye’de hangi büyüğümüzün heykeliyle dertleşiyoruz?
Henüz heykel atılımı yapılmadı ama ihtimaller:
Kişisel tercihim duble yol. Akıl vermek gibi olmasın ama duble yollar boyunca duble yollar heykelleri dikilirse ihtişam kaçınılmaz olur. Eski Türkiye demir ağlarla örerken ana yurdu dört baştan, demir ağların marşını yapacağına heykelini dikseydi eskimezdi belki de.
ÇOK YALNIZIM BE DUBLE YOL.