Kolajımı beğendiniz mi? Cevap vermenize gerek yok.
ZARA Holokost tişörtü yapmış. Ama yanlışlıkla. Sonradan özür filan dilediler twitter’dan. Bakın şöyle:
Toplama kamplarında sonradan yok olan ama başlarda özellikle komünist ve anti-faşist tutsakların tutulduğu Dachau’da uygulanan kategorizasyon sistemine göre esirlerin üniformalarına gruplarına göre renkli üçgenler dikiliyor: siyasi esirler (sosyal demokratlar, sosyalistler, sendikacılar, komünistler, anarşistler), “profesyonel suçlular” (mahkumlar), yabancı esir işçiler, Yehova Şahitleri, cinsel suçlular (eşcinseller, tecavüzcüler, pedofiller, zoofiller), “asosyal elementler” (Roma, zihinsel engelliler, alkolikler, dilenciler, pasifistler, vicdani retçiler, fahişeler, uyuşturucu bağımlıları) ve savaş esirleri, casuslar ve ordudan kaçanlar. Yahudiler için sarı bir üçgen dikiliyor, suçu “sadece Yahudi olmak” olanların Davut yıldızını çağrıştıran 6 köşeli sarı bir üçgeni oluyor (bkz. ilk görsel), hem Yahudi olup hem yukarıdaki gruplardan birine dahil olanların iki renkli yıldızı (bkz. ikinci görsel).
Neyse önemli değil sonuçta Zara yıldızın Western filmlerindeki şerif yıldızından ilhamlı olduğunu söyleyerek özür diledi. Son 2 saatte konuyla ilgili üç dilde aynı özür tweetini atıyor garipler (garip değillerdi). Böyle şeyleri çok büyütüyorsunuz.
Ama hani Takvim gazetesi “Ölen Bayan” diye bir başlık attığında “hadi bunu düşünen bir mal var, aklına gelen şeyi süzgeçten geçiremeyip ağzından çıkarıyor, bir bakıyor ki etrafındakiler de en az onun kadar mal olduğu için söylediği şeye itiraz etmiyorlar, hadi bu oluyor, bu sayfanın bir editörü yok mu, bir müdürü yok mu MÜDÜRÜ ÇAĞIRIN BANA” diyoruz ya. Bu kıyafet meselesi de biraz öyle. Birisi düşünüyor, birisi çiziyor, birisi dikiyor, birisi onaylıyor, birisi üretime yolluyor, sonra bir daha onaylanıyor, dükkana gidiyor filan. O süreçte konuya dahil olmuş onlarca söz sahibi insanın tümü de “hmm şerif evet western clint eastwood mmh çok mantıklı ok” mi diyorlar gerçekten ya? Yıldızdan çağrışım filan yaşanmadı mı hiç? Birazcık bile mi? “İyi niyetimizi herkes biliyor sonuçta” mı dediler? Yapılanın ayıplığından bile değil gelecek tepkiyi ve olumsuz PR’ı öngörebilmekten bahsediyorum tamamen. Abdullah Gül’e veda ettiğimiz şu günlerde bir kere daha hayret ettim.
Peki bu çok enşuldigung, çok sori anladık, aşağıdaki kefiyeli/poşulu şort yaparken nasıl bir düşünce süreci yaşanıyor acaba?
Poponuzda Yaser Arafat şıklığı. Yazın sıcak günlerinde intifada serinliği. Aslında o kadar alıngan değilim, çalınan şey benim bile değil (birinin mi?), bu desen şorta gelene kadar cool’luğun son tezahürü olmuştu, direkt Filistinlilerin suretinden çalmamışlar. Aztekiydi, Guaranisiydi, Inuitiydi, Uyguruydu derken tüm kıtaların tüm yerli halklarının tüm desenleri seri üretim modaya malzeme zaten, hatta birçoğu bu halkların fertleri tarafından dikiliyor, hangi birine “İZİN ALDINIZ MI” diye sinirleneceksin. İzin alınacak bir şey var mı ki ayrıca? ZARA “bu deseni bizim Madrid’deki çocuklar icad etti” demediği sürece ne farkeder? Urban Outfitters kaynak da vermiş mesela boktan isimli boktan kaliteli ve boktan fiyatlı çantasında:
Konuyu dağıtmak pahasına *etnik insanların* (hahahah) moda çekiminde stayling aksesuarı olarak kullanılmasına apayrı bayıldığımı belirtmek isterim:
Holokost tişörtü bir yana, başka kültürlerin nesilden nesile ilettiği, bazen karmaşık tarihsel, siyasi, dini anlamları olan bir desenin, aksesuarın, malzemenin hiçbir bağlam verilmeden fincandan dona her şeyde kullanılmasıyla ilgili hisleriniz neler? Kimse memleketinizin ismini anmayacaksa bile memlekette bir anlamı olan bir zanaatin Çin dolaylarındaki bir fabrikada ucuz bir mala kopyalanmasından yine de gururlanır mıydınız? Nenenizi ve başkalarının nenelerini düşünür müydünüz? Bershka’daki muğlak güney amerikasal desenlerden sıkıldınız mı? Yoksa ikattan vazgeçemiyorum ve alt tarafı bir yastık alacağım diye önce Özbekistan Çalışmaları dalında kültürel antropoloji yüksek lisansı yapmayı düşünmüyorum mu diyorsunuz?