Gelin, Ferdi’ye bir İyilik Edelim
Bu konuşma Ertem Eğilmez’in 1966 tarihli “Ben Bir Sokak Kadınıyım” filminde Ferdi’nin annesi ve sevgilisi arasında geçiyor. Büyük harfle yazılan kelimeler, şahsi mahsulümdür.
-Afedersiniz rahatsız ettim.
-Yo hayır. Bir arzunuz mu var?
-Ben Ferdi’nin annesiyim.
-Öyle mi? Hoş geldiniz. Ferdi balığa çıktı ama gelir neredeyse. Haberimiz olsaydı…
-Böyle daha iyi. Ben daha çok sizi görmek için geldim.
-Teşekkür ederim ben de sizi görmeyi çok istiyordum. Ziyaretiniz gelmek benim de…
-Eee ziyarete değil, sizinle konuşmaya geldim.
-Ah evet. Buyurmaz mısınız?
(Otururlar)
-Evet
-Takdir edersiniz ki bu durumda söze başlamak bir ANNE için güçtür. Zor da olsa vazifemi yerine getirmek isterim. Sizin gibi bir “hanım”ın hayatına karışmak bana düşmez, ama oğlum bahis konusu olunca…
-Evet sizi dinliyorum
-Anlatabiliyorum değil mi? Sonu olmayan bu yolda ne zaman döneceğinizi, oğlumu ne zaman rahat bırakacağınızı sormak istedim.
(Ayağa kalkar)
-Oğlunuzu hiç bir zaman rahatsız etmedim.Tuttuğumuz yolun sonu olup olmadığına da zannederim biz karar veririz.
-Aslında öyledir tabi, fakat geçici bir heves uğruna bir ERKEĞİN istikbalini BALTALAMAK bilmem ne derece YAKIŞIK alır?
-Yanılıyorsunuz! Geçici bir heves değil bu. İşin ORAYA varmaması için, kendimle çok mücadele ettim. Ondan kaçmaya, hislerimi içime gömmeye uğraştım, ama olmadı. Lütfen anlayın, inanın ve kınamayın beni. Sınırsız bir iyi niyetim var. Onun için yaşıyorum. Onu mesud edeceğim. Bunu istemez misiniz?
-İsterim ama KİM OLDUĞUNUZU düşündünüz mü hiç? Bir anne olsaydınız siz de sorardınız aynı suali. Siz de oğlunuzun kolunda bir hayat arkadaşı görmek isterdiniz.Mazisi ailenizi UTANDIRMAYACAK, soyadınızı taşımaya layık bir kız. “Bu benim gelinimdir, bu benim torunlarımın anasıdır” diyebileceğiniz bir AİLE KIZI. Bunlar benim de hakkım değil mi?
-Kendi payınıza haklısınız.
-Kendi payıma, kendi yararıma gelmedim buraya. OĞLUMU düşünüyorum. Onu seviyorsanız sizin de benim gibi bunları düşünmenizi rica ederim.
-Düşünemem, seviyorum. Ölesiye seviyorum onu.
-Sizi anlıyorum. Beni hissiz bir kadın zannetmeyin. Seven bir insana saygı duymasını bilirim. Ama iyi düşünün! Aşk sadece bencillik değildir.AŞK BİR FEDAKÂRLIKLA ELELE VERDİĞİ ZAMAN ULVİ BİR HİS OLUR.
-Benden fedakârlık mı bekliyorsunuz?
-Onu seviyorsanız eğer…
-Hem de nasıl! Dünyada bir başka kadının sevemeyeceği kadar.
-Bunu en iyi ben anlarım. Ben de onu bu dünyada başka bir kadının sevemeyeceği kadar seven insanım: ANNESİYİM. Gelin sizinle elele verip ona iyilik edelim.
-Onun iyiliği için her şeye razıyım.
-Teşekkür ederim. O halde hemen burdan gidin. Öyle lazım.
-Peki! Buradan gideceğim. Veda bile etmeden gideceğim.
-Ama peşinize düşecek, sizi kolay kolay bırakmayacak.
-Bırakacak, bunun için elimden geleni yapacağım.
-Sözünüze güvenmek isterdim.
-Güvenin efendim. Torunlarınızı annesi olamayacak bir kadının sözü değil bu, seven bir kadının sözü. Bu bitecek. Hem öyle bir bitecek ki, bir daha beni aramak şöyle dursun, ölsem mezarıma gelmeyecek.
-Buraya ümitsizlik içinde gelmiştim. Karşımda sizin kadar ASİL RUHLU BİR KIZ bulacağımı aklıma bile getirmezdim. Şey… Sizi öpebilir miyim?
-Tabi