Frizbi denince akıllara plajda öylesine arkadaşlarla atmak veya köpeklere yakalatmak geliyor. Ancak alıştıklarınızdan çok farklı, önyargılarınızı yıkacak bir spor dalı bu.

KÜLTÜR

Ultimate Frizbi: Spora Dair Önyargılarınızı Yıkın

 

Merhaba! Daha önce hiç “Ultimate Frizbi” adında bir spor duydunuz mu? Frizbi denince akıllara plajda öylesine arkadaşlarla atmak veya köpeklere yakalatmak geldiğinin farkındayız. Ancak biz, biri dört seneyi aşkın bir süredir yapmakta olan bir erkek oyuncu (A) ve diğeri dokuz ay önce bu spora başlamış bir kadın oyuncu (Beg), ciddi ciddi, antrenmanlı turnuvalı bu sporu yapıyoruz. Türkiye’ye 2008 senesinde giren bu genç sporu biraz anlatmak istedik çünkü tanıdığınız spor dallarından oldukça farklı.

 

Biz bu takım sporunu tanıdıkça bunun sadece sahada bir mücadele olmadığını, aslında bu sporun bir hayat tarzı önerdiğini keşfettik. Kısa adıyla “Ultimate”; futbol sahası büyüklüğünde bir sahada 7’şerli iki takım halinde oynanan, takımların kendi içlerinde frizbiyi (diski) paslaşarak rakip takımın “end-zone” alanında diski tutarak sayı yapması esasına dayalı temassız bir spordur. Diski yere düşüren veya disk havadayken rakip oyuncuya kaptıran takım hücum hakkını rakibine vermiş olur. Bu haliyle Ultimate’ta nasıl sayı yapıldığı, Amerikan futbolunkine çok benzer (temas konusu hariç); ama diski tutan oyuncular sabit durur ve takım arkadaşlarına pas atarlar. Kısacası, diskin temel atış tekniklerini öğrendikten sonra koşma ve zıplamayla (biraz da yere atlamayla) sorunu olmayan herkes bu sporu rahatlıkla yapabilir.

 

Gelelim Ultimate’ı bizim için çekici yapan özelliklere… Ultimate müsabakalarında, dünya şampiyonalarında bile, hakem yoktur. Sahadaki her oyuncu; pozisyona göre kuralları uygulamakla yükümlüdür, bunu yaparken “oyunun ruhu” dediğimiz fair-play esasına dayalı kuralları da göz önünde bulundurur. Maç bitiminde takımlar ayrıca birbirlerini “spirit oylaması” (oyun ruhu oylaması) ile puanlarlar ve turnuvaların/liglerin sonunda oyunun ruhu kazananı belli olur ki bu da en az şampiyonluk kadar önemli bir ödüldür.  Ve son olarak da Ultimate kadın-erkek karışık yapılabilen bir spordur.

 

fr4

 

Bu spor ilk olarak 40-50 yıl önce Amerika’da yapılmaya başlanmış ve sonrasında tüm dünyaya yayılmış. “Kadınlar”, “Erkekler” ve “Karışık” olmak üzere üç klasmanı bulunan Ultimate, Türkiye’de sadece “karışık” klasmanda oynanmakta. Kadın/Erkek oranı 7 kişilik takımda 3 kadın, 4 erkek şeklinde. Bu yönüyle aslında kadınla erkeğin aynı sahada birlikte yüksek efor sarf ettiği ender sporlardan diyebiliriz. Yüksek efor demişken, evet yorucu ve aynı orantıda rekabet hissi yüksek bir spor olabilir. Ancak Ultimate, rekabet hırsının, oyunun ruhunun ve oyundan alınan hazzın üstüne çıkmasına izin vermiyor. Yani sporun eğlenceye teşviki bu kadar net!

 

Hakem yok dedik, ama kural yok demedik! Oyundaki faul veya ihlal durumlarında, ilgili oyuncular bunu anons ederler ve oyun donar. Bu oyuncular aralarında pozisyonu kısaca tartışarak (gerekirse pozisyonu en iyi gözlemlemiş oyuncu/izleyiciye danışarak) bir karara varırlar. Ortak karara varılamıyorsa, disk bir önceki pozisyona geri döner. Bütün bu durumlarda, sahadaki oyuncuların tavırları ve yaklaşımları oyunun ruhu açısından çok önemli. “Oyunun Ruhu” dediğimiz kuralları en iyi özetleyen bizce ilk kural olan  “diğerlerine kendine davranılmasını istediğin gibi davran” mottosu. Bu konu her maç sonunda takımların bir çember yaparak konuştuğu şeylerden biridir. Maç sonu çemberlerinde genel hatlarıyla maçın nasıl geçtiği, takımların nasıl oynadığı olumlu ve olumsuz olarak kaptanlarca aktarılır ve maçtaki “oyunun ruhu” seviyesi tartışılır. Bu konuya; fiziksel temas, kuralların bilinmesi ve tarafsızca uygulanması, pozisyon tartışmalarının kısa sürede çözülmesi, oyuncuların kendi takım arkadaşlarına ve rakibe karşı hal ve hareketleri (kendilerini rakibe tanıtmaları bile bir artı), kadın oyuncuların sahadaki süreleri, diskle buluşma yüzdeleri vb. girebilir. Çember sonrası birlikte küçük bir oyun da oynanabilir.

 

Camiamız bu günlerde 300 civarı kişiyi kapsamakta. Halihazırda Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ, ODTÜ, Bilkent Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi’nin takımları var. Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Koç Üniversitesi de aramıza yeni katılanlardan. Üniversite takımları haricinde; Türkiye’yi bu sporla tanıştıran Türk Kası, Caddebostan Olympics, ANKA ve BosForce da amatör kulüp takımlarımız. Gayet geniş bir kitleye sahibiz. Efsanevi bir Türk Kası oyuncusunun şimdiki Papa ile diskli fotoğrafını internette bulabilirsiniz. Sporu yapanların yaş aralığını düşünürsek de, bir maçta rakip takımda savunduğunuz kişi üç çocuk annesi, eski bir kaleci veya daha önce hiç spor yapmamış biri olabilir.

 

 

Papa Türk Kası'yla tanışıyor

Papa Türk Kası’yla tanışıyor

 

 

türk kası

 

Türkiye’de birçok turnuva ve lig düzenlenmekte. ve bunların bir kısmı sporla tanışmak, yeni bir çevre edinmek için gerçekten ideal. Bu düzenlemeler, üniversiteler haricinde “İstanbul – Oyunun Ruhu Derneği” tarafından yapılmakta. Dernek sayesinde yurtiçindeki özel turnuvalar bir yana, uluslararası turnuva ve dünya şampiyonalarına katılarak eşsiz deneyimler yaşayabiliyoruz. Bu tip yurtdışı organizasyonlarında skor olarak çok başarılı sonuçlar alamasak da, “Oyunun Ruhu” ödülünü süpürdüğümüz zamanlar oluyor. Bu da bizce gerçekten önemli ve gurur verici bir şey.

 

fr ödül

 

Sporun içine girdikçe, saha dışı hayatını etkilediğini de kolayca fark edebiliriz. Küçük turnuvalarda veya haftasonu oyunlarında, ligdeki rakibin takım arkadaşın olabilir. Hatta belki de aynı takımda olmak için can atacaksın, çünkü o kişiden öğreneceğin birçok şey vardır veya bir bakmışsın  en yakın arkadaşlarından biri oluvermiş! (Beg: Evlenen var ya!) (A: Ben oyundaki düşünceli davranışlarımızla dış dünyadaki kişiliğimizi hep bağdaştırmışımdır.)

 

Ultimate, kâğıt üzerinde küçük bir ütopya yaratır nitelikte ama tabi bazı sıkıntılarımız da yok değil. Öncelikle öğrenmesi çok basit bu sporu, fiziksel olarak da çok basite indirgersek sakatlıklar peşimizi bırakmayabilir. Zemin genelde doğal veya suni çim; yani kramponlarla oynuyoruz ve işin içinde çokça ani koşu ile zıplama olunca ufak dikkatsizlikler kötü sonuçlar doğurabiliyor. Ayrıca ısınma ve soğumaya özen göstermemek de sıkıntı yaratabiliyor.

 

fr3,

 

Türkiye’deki en büyük sıkıntılarımızdan biri de kadın oyuncuların azlığı ve sahadaki rollerinin bazen görünmez kalması. Aslında ikinci konu ile ilgili, dünyada da geniş çaplı tartışmalar yapılıp makaleler yayınlanıyor. Zaten Türkiye’de önceden bahsettiğimiz kadın/erkek oyuncu oranı genelde 2 kadın 5 erkek şeklinde oluyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla, kadın oyuncunun sahadaki görünmezliği; bazen oyuncunun kendi çekimserliğinden kaynaklanmakla birlikte, bazen de takım arkadaşlarının ona güvensizliğinden kaynaklanıyor. Örneğin; spora yeni başlayan bir erkek, kendisine atılan diski tutamamışsa ona disk defalarca tekrar tekrar atılabiliyorken, yeni bir kadın oyuncu için aynı durum en fazla birkaç kere tekrarlanmayla sınırlı kalıyor. Başka bir örnek olarak; maçı kaybeden takım, bu spor bir takım oyunu değilmişçesine yenilginin sebebini kadın oyuncuların güçsüzlüğünde arayabiliyor. Bunu kırmakta özellikle takım kaptanlarına ve deneyimli oyunculara önemli bir rol düşüyor. Pek çok takım, kadın ve erkek olmak üzere çift kaptanlık sistemine sahip. Kadın oyuncuların katılımlarını ve devamlılığını teşvik etmek için pozitif ayrımcılığa başvurduğumuz zamanlar da oluyor (sadece kadınlara açık antrenmanlar, turnuvalar gibi). Hatta “bayan” diyenlerle o kadar çok dalga geçtik ki, camiada bu ifadeyi kullanan neredeyse kalmadı (A: biz her sene başı ilk tanışma antrenmanımızda yeni oyunculara, “bayan” diyenlerin takıma seçilmeyeceğini söyleriz.) Ayrıca bir takımın, rakip takımın kadın oyuncularını göz ardı ettiği durumlarda o takım o sayıyı yiyip, maçı kaybedebiliyor.

 

Kısaca, biz çok eğleniyoruz! Bu camiada herkes birbirini tanıyor ve bunu genişletmeyi de çok istiyoruz. Antrenmanlarımız, turnuvalarımız yeni katılımcılara her zaman açık. Kilyos’ta, Caddebostan’da veya herhangi bir çim alanda disk atanları gördüyseniz, sormaya hiç çekinmeden katılabilirsiniz. Bizce bu spor tam bir 21.yy sporu ve özellikle ülkemizde kesinlikle geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı. Belki de ilk-ortaöğretim beden eğitimi derslerinde öğretilirse, şimdiki “hayat bilgisi” dersinden çok daha verimli olabilir.

 

http://www.oyununruhudernegi.org.tr/

http://skydmagazine.com/2014/04/open-letter-male-ultimate-players-guy/

http://www.youtube.com/watch?v=DTYCbSgfEf8

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Vücut Geliştirme, Ulus Geliştirme ve Yoga
Bir Gurunun Genç bir Adam Olarak Portresi ya da Erkek Egosunun Kuruluşu 
Gilda: Komedinin Günlüğü

Pin It on Pinterest