Dünden beri nedense bu topraklardan çıkmış en ilginç insanlardan biri olan, Tokyo’da çalıştığı üniversiteyi senelerce kafalayan intihalci uzay bilimcisi Dr. Serkan Anılır‘ı düşünüyordum. İçimden “Acaba şimdi hangi bilinmez ülkede, hangi uzayın asansörünü laflarla inşa ediyordur?” derken karşıma bu yazı çıkınca, palavra ve uzay ekseninden bir işaret olarak aldım. Aşağıdaki yazı, George Dvorak tarafından io9 için yazılmıştı, Ferda enişteniz gibi astrolojiyi, yükselenleri ve türlü belalı evleri ciddiye alanlarımız için çeviriverdim (düşündürücü bir fiske niyetine):
Burç yorumlarını yakından takip edenler sadece eğlendiklerini iddia edebilirler. Fakat yakından bakıldığında bu iddia suya düşer. İşte astrolojinin potansiyel olarak bilimi, ilişkilerimizi, hatta evrendeki yerimizi bile anlayışımıza nasıl zarar veriyor olabileceğinin sebepleri.
Astroloji, yüzyıllardır yalancı çıkarılmışsa da bugün hala çılgınca popüer. Günümüzün nasıl geçeceğini ya da burcumuzun davranışlarımızı nasıl belirlediğine dair bir şeyler duymadan bir günümüz dahi geçmiyor. Fakat gezegenlerin diziliminin psikolojimizi veya evrenin açılımını etkilediği bu mekanizmanın nasıl çalıştığına dair bugüne kadar bir açıklama verilmedi, verileceğe de benzemiyor.
Geçtiğimiz 2011 senesinde zodyağın yepyeni bir versiyonunun kabulü teklif aşamasına geldiğinde astroloji için işler pek iyi gitmiyor gibi görünüyordu, çünkü bu değişim burçları mitik orijinal pozisyonundan kaydıracaktı. Gerçekten de, astrolojinin üzerine oturduğu temel oldukça dayanıksız parametrelerden oluşuyor; bizim “ay” dediğimiz şey aslında kültürel yapılar, yani kozmolojik değiller. Dahası, genişleyen evrenimiz ve içindeki her şey, her zaman sonsuz bir değişim içinde.
Neyse, şimdi zamanımı astrolojiyi yalancı çıkartmak için harcamıyorum, bunun için Phil Plait’in ayrıntılı imhasını buradan okuyabilirsiniz, ben astrolojinin size neden iyi gelmediğini, ve burcunuza ya da günlük yorumlara anlam yüklemenin nasıl sizin için potansiyel olarak zararlı olduğunu açıklayacağım.
Bilim için kötü, kadınlar için daha kötü
Ulusal Bilim Vakfı’nın yeni yaptığı bir ankete göre Amerikalıların %40’ından fazlası astrolojinin bir bilim olduğuna inanıyor – ne kadar şok edici bir sonuç (ve üstelik hayır, sebep anketi dolduranların astrolojiyi astronomi ile karıştırması da değil). En az bunun kadar can sıkıcı olan bir şey ise bu rakamın 1983’ten beri görülen en yüksek oran olması. Vakıf bu araştırmayı halkın bilimi “palavrabilim”den ayırabilme kapasitesini ölçmek için yapıyor.
Nüfus açısından baktığımızda ve Chris Mooney’e göre, suçun çoğu “18-24 yaş arasında bulunan ve çoğu astrolojiyi en azından “bilimsel gibi” bulan daha genç Amerikalılar”a, bir de “35-44 yaş arasına” ait.
Diğer çalışmalar ise kadınların astrolojiyle erkeklerden daha çok ilgilendiklerini gösteriyor. 2005 senesinde yapılan bir Gallup araştırması kadınların %28’inin, erkeklerin ise %23’ünün astrolojiye inandığını gösteriyor. Kanada’da durum daha bile kötü, kadınların %33’ü astrolojiye inanıyor.
Fakat York Üniversitesi’nden sosyolog Julia Hemphill’in dediğine göre bu istatistikte görünenden fazlası var: kadınlar astroloji konusunda popüler medya tarafından özel olarak hedef seçiliyorlar.
“Astroloji bilimsel dayanağı olmayan bir epistemoloji ve kadınlara kendilerini ve etraflarındaki dünyayı tanımak için bir yol olarak sunuluyor,” diyor. “Yapmanız gereken tek şey bir ‘kadın dergisi’ açmak – kaçınılmaz olarak bir ya da iki sayfanın astrolojiye ayrıldığını göreceksiniz.
Aynı şablon, diyor Hemphill, kadınlara yönelik hazırlanan televizyon programları için de geçerli.”‘Medyum’lar ya da diğer doğaüstü konular hakkındaki programlar kadın izleyiciliğini kazanmak ve elinde tutmak için çalışan televizyon kanallarında bol bol bulunurken, ‘erkek’ kanallarında böyle şovlar oldukça ender, çoğu zaman yoklar” diye ekliyor. “Bu kanallar, gerçek bilime dair programlar yayınlamaya daha çok yatkınlar.”
Hemphill bu durumun kadınların gerçek bilimi öğrenmesine ve onunla haşırneşir olmasına ne derecelerde engel olduğunu sorgulamanın mantıklı olduğunu söylüyor – özellikle kadınlara gerçek bilim yerine agresif biçimde palavrabilim sunulurken.
Tehlikeli bir kadercilik
Astroloji aynı zamanda eleştirel düşünceye de ket vuruyor. Astronom Phil Plait şunu söylerken çok haklı:
“İnsanlara anektodal hikayeleri, kulaktan dolma bilgileri, (iddialarını destekleyenleri alıp desteklemeyenleri kenara attığın) özenle seçilmiş verileri, ve dürüst olmak gerekirse düpedüz yalanları ne kadar öğretirsek, insanların berrak düşünme yetileri o kadar azalıyor. Eğer berrak düşünemiyorsanız, bir insan olarak fonksiyon gösteremiyorsunuz demektir. Bunu ne kadar vurgulasam az. Eleştirel düşünmediğimiz zaman bu dünyayı parçalara ayırıyoruz, ve astroloji bu sorunun tam kalbinde olmasa bile kesinlikle bir rolü var.”
Daha kavramsal bir açıdan, astrolojiye inanmak kozmolojik bir kaderciliğe inanmak demek ve bu bir tür determinizm – ama tamamiyle uydurma bir determinizm. Cosmos’ta Carl Sagan astrolojinin hayatta kalması ve hala ilgi görmesini şöyle açıklıyor:
“Çünkü günlerimizin rutin düzenine kozmik bir önem atfediyor. Evrenle şahsi bir bağ kurmaya dair özlemimizi gideriyormuş gibi yapıyor. Astroloji tehlikeli bir kadercilik sunar. Eğer yaşamlarımız göküzündeki türlü trafik ışıkları tarafından kontrol ediliyorsa, neden herhangi bir şeyi değiştirmeye uğraşalım?”
Gerçekten de, astroloji hayatımızdaki olayların “bir tür kader” olduğunu ve bazı şeylerin gerçekleşmesinin de “kaderde yazdığını” söyleyen hissiyatla el ele çalışıyor. Aynı zamanda astroloji, psikolojilerimizin gelişmesinde genetik ve çevre faktörlerinin rolüne perde çekiyor ve geleceğin ucu açık doğasını da görmezden geliyor (eğer astrolojiyle beraber kozmolojik determinizmin çok katı bir versiyonuna inanmıyorsak ki bu da özgür irade hakkında epey başdöndürücü bir felsefi problem, astrologların kafalarını bununla meşgul ettiğini sanmıyorum).
Astroloji aynı zamanda biz ve kişisel ilişkilerimiz için de kötü. Çünkü bize insanları astrolojik burçlarına göre önceden yargılamamızı söylüyor ki bunu da ancak eşşoğleşşekler yapar. Discovery News’da Benjamin Raddord’da dediği gibi, insanları bu şekilde yargılamak ırkçılıktan pek farklı değil:
“Astroloji de, ırkçılık da basit olarak şunu söyleyen bir inanç çerçevesine yaslanır: “Seninle tanışmadım ama seninle ilgili bir şeye inanıyorum. Bu insan grubundan (Yahudi, siyah, Koç, Balık, vs.) olduğun için belli kişisel özellikler (inatçılık, tembellik, kibir, vs) göstermeni bekliyorum. Bir astrolog bir insanın burcunu öğrendiği zaman bu tecrübeye daha önceden hazırlanmış bir takım önkabuller ve önyargılar getirip bir insanın davranış, karakter ve benliğini o şekilde yargılar. İki şekilde de önyargıar insanların beklentilerini aramasına ve doğrulamasına sebep olur.”
Çok güzel bir noktaya değiniyor: astrolojiye inanan insanlar sıklıkla gözlemsel seçim etkisi denen bilişsel bir önyargının kurbanı olurlar: farketmeye hazırlandığımız özellikleri gözlemler ve diğerlerine göz çeviririz. Bu, bizim insanları ya anlamak istediğimiz gibi anlamamıza, ya da umduğumuz biçimde anlamamıza sebep olur. İki şekilde de çarpık ve yanlı bir izlenime sahip oluruz.
Günlük burç yorumları da aynı şekilde işler. Sıklıkla bizim “kişisel özellikler”imize göre hazırlanmıştırlar, ve gözlemsel seçim etkisi işin geri kalanını halleder. Belki burada günlük yorum yazarlarına fazla kredi veriyor bile olabilirim, yazdıkları günlük “tahmin”ler çoğu zaman o kadar muğlak ve açık uçlu ki herhangi bir zamanda herhangi bir insana uyabilecek şekildeler.
Kararlar üzerindeki etkisi
Astrolojinin benlik anlayışımıza zarar verebileceğinden de bahsetmek lazım. Eğer bir biçimde davranmamız ve hissetmemiz gerektiğini düşünürsek bu bizim “doğal” veya içselleştirilmiş huylarımızla çatışabilir. Daha kötüsü bu kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelip karakterlerimizi, davranışlarımızı veya karar verme mekanizmalarımızı bile astrolojik beklentilerimize uyacak biçimde değiştirebilir.
İnsanların astrolojik burçlarına ya da günlük yorumlarına bakarak karar vermelerini görmek çok üzücü. İnsanların sadece “uyumsuz” bir burca sahip olduğunu görüp karşıdakini reddettiği online arkadaşlık siteleri bunun iyi bir örneği. Kaçan fırsat diye buna denir.
Astrology was simply one of the ways I coped with the fear I felt after my husband almost died… Was astrology one of the reasons [further attempts on his life did not occur]? I don’t really believe it was, but I don’t really believe it wasn’t.
Sorry, Nancy, but it wasn’t. Astrology is bunk — a colossal waste of time, money, and emotional energy. You’re better off without it.
Bu örneklerden en ünlülerinden biri, Nancy Reagan Başkan Ronald Reagan’ın suikast teşebbüsünden sonra astrolojiye başvurmaya başlamıştı. Joan Quigley adında, “iyi” “nötr” ve “kötü” günleri kendisine bildiren ve kocasının programını etkileyen bir astrologla beraber çalışıyordu. Bu etki yasa tasarısı imzalamaktan yurtdışı gezilerine kadar uzanıyordu. Nancy sonradan şöyle yazmıştı:
“Astroloji kocamın neredeyse ölmesinden sonra yaşadığım korkuyla başa çıkmamın bir yoluydu sadece. Astroloji yüzünden mi bir daha suikast girişimi olmadı? Öyle olduğuna inanmıyorum, öyle olmadığına da inanmıyorum”
Üzgünüm Nancy, ama öyle değildi. Astroloji palavradır – anıtsal bir zaman, para ve duygusal enerji kaybı. Onsuz daha iyisin.
—
Emin değilim. Bu yazıyı yazanda bir oğlak kıldoluğu olduğu kesin. Ama her oğlak gibi çoğu zaman çok haklı da olabilir. Astrolojinin (sanat) hayatımda (ve albüm çalışmalarımda) anlamsız bir yer kapladığı, insanların kusur ve güzelliklerine çeşitli bahaneler haline geldiği kesin. Kadınlara bir tür kadınbilimi olarak pompalandığı kesin. İnsanları burçlarına göre yargılamanın saçma olduğu, kesin – ırkçılıkla aynı kefeye koymaktan ise hiç emin değilim, ırkın gerçek olduğunu biliyorum çünkü ve kimse sokakta başak olduğu için dayak yemediği ve haklarından mahrum kalmadığı sürece böyle denyoca kıyaslarda bulunmaktan da kaçınırım. Ama astrolojiye böyle bir vakit ve yazarın dediği gibi duygusal enerji harcarken beynimin bir tarafını uyutmam gerektiği de kesin. Durum böyle. Okuyor musunuz o siteleri siz de? Niyeyse sıklığı artan ve bir kaç sene önce esamesi okunmayan canavar yeni aylar, kanlı dolunaylar yüzünden durduk yerde daha çok vesveselendiğiniz oluyor mu? Astrolojinin hayatınıza somut bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz? Değiyor mu yani zahmetine? Bunları kendinize nasıl açıklıyorsunuz? Peki doğruluğuna inandığınız kısımlarını? Terazilerin tembelliğini? İkizlerin yerinde duramamasını, yayların şu ya da bu şekilde devamlı sürdürdüğü imkansızla savaşını, koçların iş bitiriciliğini nasıl açıklıyorsunuz peki? Astroloji takip etmek, astroloji takip ettiğinizi öğrendiğinde “Ben de seni akıllı bilirdim” diyen patronnnnnlar kadar kötü mü? (Değil) Yorumlarda buluşalım.