Yönetmen Maria Binder arkadaşı ve sevgilisi Ebru Kırancı’yla yan yana; evini, dostlarını, akıl sağlığını ve canını kaybetme tehlikesi her gün fazlaca yakınında olan insanları, Türkiye’de trans olmayı anlatıyor. Çoğunlukla Ebru’nun gözünden ve dilinden. Zaten Ebru ekranda ilk göründüğü andan itibaren sizi peşine takıyor, daha fazla dinlemek ve daha fazla bakmak istiyorsunuz.
Belgesel hepsini sayamayacağım muhteşem karelerle dolu. Avcılar Meis sitesi önünde ‘mahalleli’ protestoları sırasında translara ‘sizi sikerim’ işareti yapan 10 yaşında bir çocuk, Avşar’ın albümündeki eski fotoğraflar, Seda’nın son bakışı ve tabii Ebru’nun Zonguldak’a aile ziyareti. Betondan ve hayalkırıklığından mürekkep bir anne, ablanın telaşı, gözyaşları… İzlemelisiniz.
Altyazı’dan Senem Aytaç filmin sonundaki ve afişteki balerinayı sormuş söyleşisinde. Binder şöyle diyor: “Bu imge en başından aklımdaydı. Filmdeki tüm translar filmin sonunda bir lunaparka gidecek, onun eteğinin içinde oturacaklar ve etek dönecekti tüm translar içindeyken. İki yıl önce geldiğimde bir lunapark görmüştüm ve onu aklıma yazmıştım ama geçen yıl Eylül’de çekim yapmak istediğimde o lunapark kapanmıştı. Sonra gördük ki koca İstanbul’da bir tane bile balerina kalmamış neredeyse. En son zar zor Sultangazi taraflarında bir tane bulduk. Bu kadın çok güçlü bir figür ve dönen bir figür. Etek gibi güven veren bir şeyin içinde bütün translar… Hayat devam ediyor, her şey dönüyor, her şey dönebilir, bu etek güven verebilir diye düşünüyordum. Bu balerina hikâyesinin arkasında aslında bir trans hikâyesi olduğunu da sonradan öğrendik. Bu balerin ilkin erkek olarak gelmiş İtalya’ya ve sonra kadın olmuş. Yani o da bir trans.”
Röportajın gerisini şuradan okuyabilirsiniz: (link)
Trans X İstanbul, Documentarist kapsamında bu Perşembe (yarın) saat 16:00’da Fransız Kültür Merkezi’nde gösteriliyor.
