Tecavüzcüsünün başını keserek köy meydanına getiren N. Y.’ye Yalvaç Belediye Başkanı’ndan destek gelmiş. “Ahlaksızlara ders, topluma mesaj verdi. Ahlaki yönden baktığımız zaman bir insanın başının kesilmesi, adam öldürmek doğru olmasa da N. Y., namusunu korumak için cinayeti işlemiş. Türk ve İslam kadınının gerçekten yapması gerekeni yaptığı kanaatini taşıyorum. Belediye başkanı olarak bu benim şahsi fikrimdir.” Belediye başkanı şahsi fikrinde yalnız değil.
Konu tecavüz olunca haber yorumlarında şiddet çağrısı neredeyse kaçınılmaz oluyor: Bunu yapanın kafasını keseceksin. Kolunu kıracaksın. Bacağını tutacaksın, bırakmayacaksın. Başına şeriat musallat edeceksin, akıllanacak. Ayrıntısında insanı hafif dehşete düşüren, nice cezalandırıcı senaryolar. Şeriat ülkelerinde kadınlar tecavüz, taciz nedir bilmiyorlar ya, ondan olsa gerek. Başa çıkmayı bilemediğimiz bir felaketle karşılaşınca, insani bir çaresizlikle, sözün bittiği yere korkunç dehşet senaryoları yetiştiriyoruz. “Bunun gibi”lere örnek olması niyetiyle, kol bacak kıtkıtlamanın cinsel şiddet zincirini kıracağı ümidiyle.
Acaba N. Y’nin çocuklarından uzak, hapiste, karnında tecavüz bebeğiyle Türk ve İslam kadını olmanın gereklerini yerine getirdiği için, memnun mu olması gerekiyor? Bu omuz kıran sorumluluğu, istemiş miydi ki? N. Y.’ninki ulus ve dininin yüzünü ak çıkartan bir cesaret masalı mı, yoksa bizim akıl yetiştiremeyeceğimiz türden bir çaresizliğin tezahürü mü? (N.Y, cinayetten sonra “Çocuklarıma ‘Kaltağın çocukları’ denmesini istemediğim için yaptım” demişti) N.Y’nin yaşadıklarını yaşamış bir kadına kabullenici davranmak, destek olmakla yaptığına “Böyle olur bizim kadınımız” biçiminde sahip çıkmak arasında bir kaç basamak olmalı, orada durmak neden mümkün olmuyor? Arıyor, arıyoruz.
Bu cinayeti işleyen, çuvalla önümüze bırakan 26 yaşındaki N.Y.’nin ruh halini, yaşadığı çaresizliği anlamamız mümkün değil, fakat yaptığının “caydırıcı, mesaj niteliğinde” olduğu konusunda söylenecek bir şeyler olmalı. Kendi tecavüzcüsünü yakalama, üstelik kafasını kesme sorumluluğunu da kadın üzerine yüklemek konusunda denecek bir şeyler olmalı. Bir türlü engellenemeyen, cezalandırılamayan tecavüzün önünün ancak kafa kesmeyle alınabileceği düşüncesine, bir alternatif olmalı.
Yoksa elektrikli testereleri sırtlanıp, bir gün kendi uğradığımız tecavüzün caydırıcılığını da üstleneceğimiz bilgisiyle, hayatın ortasına atlamamız gerekiyor. Hazır mıyız?
(Kaynak)
(Görsel: John Singer Sargent)