“Tehdit reklamcılığı” denen bir nane var. Bir ürünü pazarlarken ne kadar iyi, güzel ve hayat değiştirici olduğundan bahsetmektense, o ürünü almazsan başına ne felaketler geleceğini söyler, ürünü sana mahalle mafyası gibi zorla kakalar. Ama bir yandan da iyiliğin için olduğu düşüncesiyle, arkadan “O elindeki parayla ne yapacağını belli ki bilmiyorsun, bize güven, işimizi biliyoruz” güvencesiyle. Şevkatle döven türden reklamlar bunlar. Tüm böcek, mikrop öldürücü endüstrisi bunun üzerine kurulu mesela: Çocuğunuz tombiş yanakları beyaz fayanslarda yansıyarak banyoda keyifle ellerini yıkıyor derken… O DA NE, tepeden ortama giren bilim büyüteci gösteriyor ki aslında ortalık kımıl kımıl, kapkara organizmalarla kaplı. Çünkü daha önceden aldığınız ürün bizim büyütecin gördüğü kımıl kımıllara karşı savunmasız. Onlar hayatta! Yavrunuzu kımıl kımıllarla aynı ortamda büyütüyorsunuz, haberiniz yok. Bizim ürünü alsaydınız, kötü ebeveyn olmaz, kımıl kımılı evinize sokmazdınız.
Gibi. Genelde temizlik ürünleri bu tehdit reklamcılığına en uygun alan çünkü zaten yapısı itibarıyle temizlik, paranoyayla kolkola gezen bir uğraş. Potansiyel alıcıya kendini yetersiz, cahil hissettirmek hem kolay, hem mübah. Çünkü hiçbir yer, hiçbir zaman yeterince temiz olmayabilir. Öldürmeye çalıştığımız şeylerin yarısından fazlasını göremiyoruz, dahası ne yaptıklarından da emin değiliz. Peki… Böyle eksiklik paranoyasıyla dallanıp budaklanan başka bir sorun geliyor mu aklınıza?
ERK.
Hiç kimse, hiçbir zaman yeterince erkek olabilir mi? Her zaman daha fazla erkek olabilirsiniz. Pardon, yani her zaman daha az kadın olabilirsiniz. Kat edilecek yollar çok. Riske girmeyin. Erkek bakım ürünleri zaten “beden dersi karmaşası”, “toplu taşımada bilinç yitimi” ve “kampüste bikini açılımı” gibi temalar ve agresif, bulutlu kokularla “erkeklik” pazarlıyor genelde. Böyle parmak izli, kenardan çıkıntılı, modern hayatın el bombası biçimli şişeleri de o yüzden… Hareketli, modern bir erkeksiniz ya, evden çıkarken raftan kaptığınızda kayıp düşmemeli, tamamen, bütünüyle kavrayabilmelisiniz o şişeyi. Şişe dediğin… kaygan olmayacak.
Fakat bu ürünlerin reklamları için Brezilya’dan manken getirme ödeneği de herhalde bir yere kadar, o yüzden artık tüm alıcılarını kadın gibi kokmakla korkutmaya başlamışlar. Ya kadın gibi kokarsanız? Kadın gibi kokmayın! Mesaj çok açık. Bu görseli Emrah Göker‘den gördüm ve izniyle aldım, belki ürünün diğer çeşitlerinin üzerinde “ÖYLE BABAANNEN GİBİ BAKMA” ve “TAMER KARADAĞLI NE DÜŞÜNÜRDÜ?” gibi şeyler de yazıyordur. Bütün konsept yorgun, yorgun, yorgun anlayacağınız.
Bu oyuna gelip erkekliğinizi bir kurnaz yapıştırmaya emanet edecek misiniz şimdi? Gıdınıza kireç sökücü sürün daha iyi valla, yalancı bilim büyüteci bile bundan daha dürüst ve anlamlı.