Dün akşam Büyük Usta belgeseliyle mükemmel biçimde trollendik. Dakikalar süren bu muhteşem şöleni en güzel Fatih Terim’in surat ifadesi özetlemiyor mu? Gerçekten de her şeyiyle özel bir yapımdı. Ne kadar mı özel?
İşte bu kadar özel. Ama gene de programın en güzel ve vurucu anlarından biri Orhan Gencebay’ın dramatik sarı Hollywood filtreleri altında anlattığı bu sıcak anıydı belki de:
Orhan Gencebay: “Sayın Başbakanla bir gün kız istemeye gittik. Giderken hatta takıldık; ‘Kızı vermezlerse ne yaparız’diye. Kaçırırız falan gibi şakalaştık. Sohbetten sonra kızı isteme faslı geldi. Ben kendisine “Buyurun siz isteyin” dedim. “Hayır, ben isteyemem sen iste” dedi. “Rica ederim” dedim. Bana “Sen benim büyüğümsün, ağabeyimsin” karşılığını verdi.”
Sayın başbakanımız ve Gencebay kızı bir türlü isteyemedikleri için en sonunda mahçubiyetten kızı peçeteye sarıp ceplerine koyuyorlar. MUTLU SON! Şaka şaka. Gencebay sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bana “Sen benim büyüğümsün, ağabeyimsin” karşılığını verdi. Bana vermişti bu görevi. Ben de sonunda “Allah ‘ın emri Peygamberin kavliyle kızınızı verir misiniz” dedim. Neyse, kızı verdiler rahat ettik.”
DAHA MUTLU SON!
Bonus: Sayın başbakanımız bütün torunlarını seviyormuş, fakat kız torunun “sinerjisi”, “geometrik şekillenmesi” farklı imiş. Hadi yine iyisiniz.
Şimdi yüksek müsadenizle reklama giriyoruz Sayın Başbakanım. Müsadeniz olmazsa bütün reklamları kırıcam, parça parça edicem Başbakanım. Hepimize geçmiş olsun. (Siz en çok hangi bölümü beğendiniz? Yorumlarda buluşalım.)