RTE Üniversitesi'nde dün yaşanan kadro skandalından sonra, geçen yılın sonunda üniversitenin yayınladığı basın bültenini hatırladık.

KÜLTÜR

Bilimde Nostalji Tramvayı

2012 yılının sonuna geldik. Radikal gazetesi bilim sayfasında gezinirken gözümüze çarpan başlık: Sigara DNA’ya Zarar Veriyor.

 

RadikalSigara1

 

 

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali İrfan Güzel, DNA’ya zarar veren kimyasalların başında sigarada bulunan ve sayıları binlerle ifade edilen çeşitli kanserojen maddelerin geldiğini söyledi.

 

İster Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olun, ister Nihat Doğan Rehabilitasyon Merkezi, kurumunuzu akademik olarak ileriye taşıyacak özellik isminiz değil yapılan bilimsel araştırmaların yeniliği ve kalitesidir.

 

Üniversitenizin ismi duyulsun, şanınız yürüsün diyerek hazırladığınız basın bülteni, 50 yıldır bilinen sigara-kanser ilişkisine dair yeni hiçbir şey söylemiyor. Bu alanda 1964 yılında yapılan çalışmalara şu rapordanulaşabilirsiniz. Ayrıca sigarada haberde belirtildiği gibi binlerce değil, 30 civarı kanserojen madde var.

 

Doç. Dr. Ali İrfan Güzel, bütün canlıların hücre olarak tanımlanan mükemmel yapı taşlarıyla dizayn edildiğini ve gözle görülemeyecek kadar küçük olan fonksiyonel birimlerden oluştuğunu belirtti.

 

Bir tıp fakültesi öğretim üyesi, hayata, hayvanlar alemine, her bir moleküle, hücreye, hayranlıkla bakabilir, sanatçı bir ruhu varsa ilham da alabilir. Bilim ve hayranlık, billim ve temaşa durumu, birbirlerini tabii ki besleyebilir. Fakat bir hücrenin mükemmel olması tam olarak ne tür bir biyolojik sınıflandırmadır? Mükemmellik nasıl tanımlanır ve bu mükemmel hücreler neden farklı pH, farklı tuz oranı, farklı sıcaklık gibi çevresel koşullarda bütünlüğünü kaybedip ölür? Mükemmel tanımlanan bir hücre ve dokulara bir tıp fakültesinde tıbbi müdahale yapılmasında mükemmel bir mantık hatası yok mu?

 

İşin aslını merak ediyoruz ve birkaç önerimiz de var. Eğer basın bülteninde kurumunuzda yapılmamış araştırmaları yayınlıyorsanız, Nature dergisinin 2012 yılının bilimsel gelişmelerini özetleyen bir foto galerisi var, lütfen oraya bir göz atın ve daha yeni gelişmelere değinin. Yok, eğer TÜBİTAK’tan ayrılan araştırma bütçesini bu şekilde kullanıyor ve kendi araştırmalarınızı yayınlıyorsanız, 1960’lar yetmez, 1950’lere gidip çocuk felci aşısını tekrar keşfedin. Ülkemizin bilim bütçesinin kullanılması için tekerleğin icadına kadar giden uzun bir yol var.

 

Son olarak, son paragraftaki veryansına değinelim:

 

“Vücuttaki bir hücrenin bile bu tür bir ajanla zarar görmesi kanser gelişimi için yeterli olabiliyor. Bilimsel verilere göre akciğer kanserlerinin yüzde 90’ına sigara dumanı neden oluyor. Hükümetimizin uyguladığı politikalarla kapalı ortamlarda sigara kullanımı aşağı çekildi ancak insanlar evlerinde içiyorlar, bu engellenemiyor” diye konuştu. 

 

Kastedilen ‘ajan’, ingilizcedeki ‘agent’ kelimesi, (ki bu kelimenin Türkçe’deki anlamı burada etmen veya faktör olmalıdır) ve paragraftaki ifadenin garipliği, bu kelimenin anlamını taşımadan tercüme edilmesinden kaynaklanıyor.

 

Hükümetimizin insanların evlerinde sigara içimini engelleyemediği doğrudur. Engellemesini beklemek zaten yanlıştır. Herkes evinde istediğini yapabilir. Evinde küçük çocuğu olanlar bu bilinci alabilirlerdi, eğer 1970’lerde üniversite okurlarken, 50 sene öncesinin bilimsel gelişmeleri yerine, güncel bilgileri öğrenselerdi (İbretlik son cümlenin ardından Olacak O Kadar müziği girsin).

 

(Bu yazı 24 Aralık 2012 tarihinde Bilim-Bilmiyim‘de yayımlandı.)

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı
Bilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı

Gazeteciliğin kadına şiddeti gizliden gizliye pohpohlamayı bıraktığı ve bunun için bilimi kullanmadığı müspet bir istikbal dileğiyle.

Bir de bunlar var

Ucuz ve Lezzetli Ev Yemeği Paylaşım Ağı: Cookisto
Ben de mi Sezar?
Gelir Eşitsizliğinin Diğer Yüzü

Pin It on Pinterest