Dip Sahaf‘tan: Billur Kalkavan’la punk üzerine ’83 yılından bir röportaj.
– Punk olmaya nasıl karar verdin ?
– Herşeyden önce ben tam bir punk değilim, zaten olamam da. Onlar pisliği savunuyorlar. Üstelik bütün işlerden nefret ediyorlar. Ama fikirlerinde beğenmediğim yönler yok değil. Yurtdışına yaptığım seyahatler sırasında punkları gördüm. Sonra 2-3 yıl kadar önce saçlarımı kısa kestirip onlar gibi giyinmeye karar verdim. 1,5 yıldır da en ince aksesuarına kadar punklığı uyguluyorum…
-Punk sence Türkiye’de yaygınlaşabilir mi?
– Kanımca imkansız… Çünkü insanlar, en azından benim çevremde izleyebildiklerim bütün yeniliklerden korkuyorlar. Aslında çevremde benim gibi olmak isteyenler yok değil ama acaba ne düşünürler diye cesaret edemiyorlar…
– İnsanların sana olan tepkileri nasıl?
– Şimdiye dek küfürlerden hakaretlere, şaşkınlıktan takdire kadar değişik tepkiler aldım. Mesela Marmaris’te bir çocuk: “Köpek misin sen abla?” dedi. Bende “niye” dedim. “Kelepçeleri dolamışsın da” dedi. Bir başkası: “Anaaaa” diye korkarak kaçtı. Bunlara kızmıyorum. Çünkü son derece saf ve artniyetsiz. Yine de Türkiye şartlarında tam bir punk gibi hareket edip o kadar uçmaya gerek yok…
Fotoğraflar yalıda mı çekilmiş? Çok hırslı bir oturma odası olduğu kesin. Yalnız bu Billur Kalkavan’ın söylediği hiçbir şeyi yanlış yapmıyor. Bilakis, destekliyor. “Zaten tam punk olamam,” zira arkamda antika maşrapa var. “Çok uçmaya gerek yok,” çünkü gerek yok.
Peki punk 21 yaşındaki Billur Kalkavan’ın anlattığından çok çok öte bir şey miydi? Valla aslında bence pek değildi, Vivienne Westwood da şahidim. Vivienne de diyor ki “punk sadece bir modaydı, bu saatten sonra sanki başka bir şeydi gibi davranamayacağım”. Batının modaları da bizde önce hırslı oturma odalarında uygulanır. Yalan mı?
Tamam bu gizemi çözdük de peki ya yılan?
– Yılan beslememin punkla bir ilgisi yok. Amerikada okurken bazı sınıf arkadaşlarımın yılanları vardı ve okula getirirlerdi.
Bağlam dışı da olsa yılan yılandır diyerek…