5 Temmuz tarihli Hürriyet’te Yılmaz Özdil’le imza günlerinin neden dolup taştığıyla ilgili harika bir röportaj yapmışlar. Haber, şu iki düşündürücü soruyla açılıyor: “Hangi yazara, okuru ördüğü kazağı imza gününde anı olarak verir? Ya da hangi yazar imza gününde yerinden kalkıp ihtiyacını gidermemek ve sıradakileri bekletmemek için sabahtan itibaren su bile içmez?” (Kafka okurlarına saygısından bacak bacak üstüne atmazdı) Zaman zaman bir cehennem tasvirine yakınsayan Yılmaz Özdil imza günlerinden ve röportajdan öne çıkan anlar:
“İnsanlar kuyrukta beklerken arkadaş oluyor. Çünkü oradaki herkes aslında zihniyet arkadaşı, zihniyet hemşehrisi, hatta zihniyet akrabası. Uzun süre kuyrukta bekliyorlar ve bu sırada birbirlerine yardım etmeleri gerekiyor. Arada gidip yemek yemek için, fotoğraf çektirmek ya da ihtiyaçlarını giderme konusunda birbirlerinden yardım istiyorlar.”
“Doğan Kitap’tan arkadaşlar şahittir, gözlerimize inanamadık, serumla gelen okurum oldu.”
“Uzun kuyrukların neden oluştuğunu doğrusu düşünmedim. Bunu okurlara sormak lazım.”
“İmza günlerime Amerikalılar çok gelir. Rus gelinlerimizden katılanlar olur. Almanlar gelir. İngilizler, canım Azerbaycanlılar ve enteresan şekilde Ankara’da bir Kübalı okur gelmişti. Çoğunun eşi Türk ve kendileri de Türkçe’yi çok iyi biliyor. İsrailliler de geldi.”
Röportajın tamamı için burası.