Fotoğrafın sinemadan farkına dair ünlü yönetmen D.W. Griffith’e atfedilen bir alıntı var: “Sinema ağaçlardaki rüzgardır”.
Fotoğraf ağacın durağanlığı, sinema ağacın rüzgarda uçuşan yapraklarıysa peki GIF ne?
Bir objenin fotoğrafı ile filmi arasındaki fark nedir sorusuna Jean Cocteau ise şöyle cevap veriyor: “Filmde objenin içinden zaman akar”.
Hem yaprakların uçuşmasını gösterebilip hem de zamanı tam olarak akıtmayıp sürekli başa dönen GIF, fotoğraf ve resimle sinemanın ortasında bir yerde.
GIF’in “yeni büyük sanat” olduğunu iddia edenler giderek artıyor. Bunun doğru olup olmadığı veya GIF’in nasıl paraya çevrilebileceği ayrı meseleler ama GIF’in varoluşunu ya da en azından popülerliğini internete borçlu olduğu bir gerçek. Biraz da bu yüzden, yani çağımızın doğrudan sonucu (ama mesela iklim değişikliği gibi korkunç olmayan) bir şeye şahit olmamızı sağladığı için GIF’le yeni ve acayip şeyler yapıldığını görünce heyecanlanıyorum.
Bunlardan biri Kevin J. Weir adlı sanatçının Library of Congress gibi arşivlerden bulup dönüştürdüğü görseller:
Amerikalı işçi hakları aktivisti Mother Jones:
Alexander Mikhailovich:
Diğeri ise James Kerr ya da tumblr adıyla Scorpion Dagger. Çoğunlukla erken Rönesans ve Kuzey Rönesansı resimlerini alıp şunları yapıyor:
Kevin J. Weir’in diğer GIF’leri için buraya. Scorpion Dagger’ın sitesi de hemen şurası.