Ölmekte olan arkadaşını mahsus son seyahatine çıkarıyorsun... ama bavul olarak. Muhteşem...

YAZI

Pardon, Gilda’yı Gördünüz Mü?

 

Aşağıdaki alıntıya Tumblr’da rastladım, ama kendisi aslında New York’tan Canlı: Saturday Night Live’ın Sansürsüz Bir Tarihi isimli kitaptan geliyor. Alıntıda Bill Murray, çalışma arkadaşı, komedyen ve oyuncu Gilda Radner’dan bahsediyor:

 

“Gilda evlenip uzağa taşınmıştı. Artık hiçbirimiz onu görmüyorduk. Ama şöyle güzel bir anı var: Laraine bir akşam evinde bir parti verdi, harika bir partiydi. Ben de dj’lik yaptım. Evde sadece kırkbeşlikler vardı, sayıları da öyle fazla değildi, yani işin müzik kısmı için bayağı uğraşmam gerekti. Ama partidekiler dünyadaki en komik insanlar filandılar. Sam Kinison aklıma takılmış, o oradaydı. Bütün Monty Python grubu oradaydı mesela, SNL şovundan bir sürümüz, bir de Gilda. Gilda birden ortaya çıkıverdi – bu noktada çoktan kanseri bir kere atlatmış ve tekrar yakalanmıştı, sanırım. Her neyse, çok zayıftı yani. Ne zamandır görmemiştik onu. Biraz kaldıktan sonra “Gitmem lazım,” yapmaya başladı ve kalkıp gidecekti, ben de “Ne, gidecek misin?” oldum. Sanki sonsuza dek gidecekmiş gibiydi çünkü.

 

Biz de Gilda’yı tutup taşımaya başladık, böyle bir şeyi de ancak Gilda’yla yapabilirdik. Onu merdivenden yukarı çıkardık, sonra aşağı indirdik, defalarca ve çok uzun bir süre boyunca, çok yorulana kadar. Ben yorulunca Gilda’yı Danny taşımaya başladı. Sonra ben gene devraldım. Onu boyuna taşıdık; gruplara ayrılarak devam ettik. Ayaklarından tutup sallandırarak taşıdık, her yöne doğru kaldırdık – omzumuzun üzerine oturttuk, kolumuzun altına aldık, bavul gibi kenardan tuttuk. Bu bir saatten uzun sürdü -hatta belki bir buçuk-, Gilda’yı taşıyarak farklı insanların yanına gidip “Gidiyormuş! Bu son sefer olabilir! Hadi o zaman, Gilda gidiyor, bir de hatırlasanıza ne kadar hastaydı, bu onu son görüşümüz olabilir – Pardon, bakar mısın?” gibi şeyler söylemeye başladık.
 
Espriyi bütün açılardan tükettik, ama bütün olay kolumuzun altında Gilda’yla birine yaklaşıp “Gilda gidiyor, ona veda etmiş miydiniz?” dememizle başlamıştı. Ve aynı insanlara ne bileyim, on kere, yirmi kere veda ettik bu şekilde.
 
Ve tabii ki bu insanların hepsi inanılmaz komik olduklarından, Gilda’yı götürdüğümüz her insan onun üzerine beş dakikalık bir şeyler doğaçlıyordu – bunlar olurken Gilda acılar içinde, başaşağı duruyor ama zevkten de ölmek üzere. O kadar çok güldü ki onu oracıkta kaybedebilirdik o gece.

 

Hayatımda gittiğim partilerden en güzeliydi. Hep hatırlayacağım. Bu Gilda’yı son görüşümdü.”

 

Gözyaşları. Herhalde okuduğum en dokunaklı ve komik şeylerden biri. Ölmekte olan arkadaşını mahsus son seyahatine çıkarıyorsun… ama bavul olarak. Muhteşem. Radner’ı bir de sağlığında, “Hayvanlara Küfredelim” şarkısını icra ederken dinleyelim ve “Siktir git, Bay Tavşan” ve “Asla bir timsaha kukunuzu ısırmasını söylemeyin” kısımlarında alkış tutalım:

 

Neyse mesajım çok değişik: gülmeyi unutmayın. Ama sırf gülmüş olmak için ya da hayattaki hoşlukları kutsuyormuş gibi değil. Arada bir göğsünde yer açmaya çalışır gibi, duramayacakmış gibi gülüyor ya insan, ondan lazım. Önerilerim: Nigar’ın YOHO (Yarın ola hayrola) kısaltması, The Trip’in ikinci sezonu, Kürşet Hoca’nın seçme tweet’leri, annenin televizyonda yemek programını on ayrı süslü kapanış cümlesiyle süründürerek bitiremeyen röfleli elit Digiturk aşçısına “Bütün iyi temennilerini de bitirdi, bir sonraki programa kalmadı” demesi, sahilde koşan çiftin senkronize olmak ve kalmak için felç indirmesini izlemek, seneler sonra ilk defa oynanan Sims 3’te kasaba meydanında fonksiyonları denemek için kadının birine hakaret etmek, kadının şoka girip kucağındaki bebeği yere bırakması ve karşı yöne yürüyerek yok olması. O gülüşü taştan çıkartın.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YÖlüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann
Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

Bir de bunlar var

Stjepan Hauser
Orçun iş bölümünü öğreniyor…
Astroloji Sandığımız Kadar Masum Değil (Mi?)

Pin It on Pinterest