Nobel ödüllü biyokimyacı Tim Hunt’ın cinsiyetçi yorumlarına gazetelerde rastlamış olabilirsiniz. Hunt, “kızların” laboratuvarlarda bulunmasının üç probleme yol açtığını söylüyor: (1) erkekler kadınlara aşık olur, (2) kadınlar erkeklere aşık olur, ve (3) kadınları eleştirdiğinizde ağlarlar. Haremlik-selamlık labları tavsiye ettiğini söyleyen Hunt, kadınların önünü kapatmak istemediğini de eklemiş, sağolsun. Bu fikirlerini yönelttiği insanlar da Kore’de bir konferanstaki bilim kadınları.
Bu yorumlar bana niye Nobelli bilim adamlarını (ki hep adamlar) rol modeli almaya çekindiğimi hatırlattı. Çoğunlukla içten içe, bazen alenen cinsiyetçilik bilimde o kadar çok var ki! Burada cinsiyetçiliğini bir zırh gibi gururla taşıyan bilim adamlarımızı toplamak istedim. Bilmediklerimin de bu listeye eklenmesine çok sevinirim.
Roy Glauber: Kuantum optik alanındaki çalışmalarından dolayı 2005 yılında Nobel fizik ödülünü paylaştı. 5Harfliler’de yaklaşık bir yıl önce kendisi hakkında bir yazı yayınlandı. Bu yazıda Glauber’ın kadınlar hakkındaki düşüncelerini okuyabilirsiniz. Glauber karısının kendini boşamasını militan feminist düşüncelere bağlıyor ve karısına bu hakkı veren kanunları suçluyordu.
Tim Hunt: Hücre bölünmesinde rol oynayan proteinlerle ilgili çalışmaları dolayısıyla 2001 yılında Nobel tıp ve fizyoloji ödülünü paylaştı. Laboratuvarlarda kadınların bulunmasının duygusal sorunlara yol açtığını düşündüğünü söyledi.
James Watson ve Francis Crick: DNA molekülünün yapısı ile ilgili çalışmaları dolayısıyla 1962 yılında Nobel tıp ve fizyoloji ödülünü paylaştılar. DNA’nın çift heliks yapısını ilk keşfeden kişi olan Rosalind Franklin’in çalışmalarından haberdar oldukları – hatta haberdar olmaktan da ziyade, onun çalışmalarını kullandıkları – halde makalelerinde Franklin’i kaynak olarak göstermediler. (Watson ayrıca ırkçı da bir insan.)
Richard Feynman: Kuantum electrodinamik teorisine katkılarından dolayı 1965 yılında Nobel fizik ödülünü paylaştı. “Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman” (Surely You are Joking, Mr Feynman!) adlı kitabında üniversitedeki kız öğrencilerine profesör olduğunu gizleyerek nasıl yazdığından tutun bardan nasıl kız kaldırılacağına kadar bir çok konuya değindi. Önerilerinin arasında “bardaki kızlara sonra sizinle yatar belki diye içki almaya falan çalışmayın, paranız boşa gidebilir” de var. Bu arada bir yan not olarak belirteyim: Feynman’ın da zamanında bir parçası olduğu Caltech teorik fizik grubundaki 24 profesörden sadece 1 tanesi kadın.
Otto Hahn: Nükleer füzyon üzerine yaptığı çalışmalarla 1944 Nobel kimya ödülünü aldı. Bu ödülü almasına sebep olan makaleyi, en önemli iş arkadaşlarından fizikçi Lise Meitner’i eş-yazar olarak göstermeden yayınladı. Bunda cinsiyetçiliğin mi yoksa Nazi Almanya’sının koşullarının mı daha çok rol oynadığı tartışılır. Fakat ödül öncesi ve sonrasında sanki her işi kendi yapmış gibi davranmasını açıklamak pek mümkün değil.
Kip Thorne: Nobel ödüllü değil kendisi daha ama kara delikler ve genel görelilik üzerine yaptığı çalışmalar ile Einstein madalyası almış ve yakın zamanda Interstellar adlı filmle ün kazanmış bir fizikçi. Reva Key Williams bir yazısında Thorne’a onunla doktora sonrası çalışması yapmak için başvuru mektubunu gönderdikten sonra olanları anlatıyor. Williams da kara delikler üzerine çalışan bir fizikçi. Özellikle elektrik yüklü ve dönen kara deliklerin manyetik alanlarını çalışmak istiyor o zamanlarda (1990’lar). Thorne’a araştırma planını içeren bir mektup gönderiyor. Thorne “Bu konunun bir yere çıkacağını düşünmüyorum. Eğer bu konuda çalışmayacağına söz verirsen gel.” dediği için Caltech yerine Florida Üniversitesi’ne postdoc olarak gidiyor. Yıllarca bu konu üzerindeki araştırmalarını yayınlamayan dergilerle savaşırken Thorne ve grubunun aynı konudaki çalışmalarını takır takır yayınlamasını izliyor.
Bu liste daha uzar eminim. Nobel ödülü almak tabii ki kimseye insanlık, akıl, mantık getirmiyor. Bilim adamlarının da her türlüsü var. Kimseyi devleştirmeye gerek yok. Fakat hal böyleyken ben nasıl kadın öğrencilerime (ve en başta kendime) “eğer güzel iş yaparsanız akademik dünya size karşılığını verir” diyeyim?