İngiliz oyuncu Ben Whishaw’u şair Keats’i oynadığı, galaksinin en bayık filmi Bright Star‘dan hatırlıyor olabilirsiniz. (Yazarın, şairin hayatının filme çekilmesine karşı yasa tasarısı.) İlk olarak Patrick Süskind’in romanından uyarlanan Koku filminde bir elektriklenme oldu aramızda. Yalan yok. O da farkında gibiydi. Tarlaları, çölleri, kızıl saçlı güzel kızları koklarken halinde, tavrında bir “Biliyorum, ben de boş değilim” mesajı vardı. Sinemada yüzümden ışıklar geçerek kolamı içerken utanarak gülüyor, perdeden gözlerimi kaçırıyordum ara sıra. Ben kızları bir bir biçerken içimde bir serçe sara krizi geçiriyordu sanki.
…
Aradan yıllar geçti. Nerede oynadıysa elimle koymuş gibi buldum, izledim onu. BBC’nin Şeksbir uyarlamasında pastel kumaşlara sarınmış yarı balerin, yarı deli kral görünümünde ikinci Richard rolüyle gene yapacağını yaptı Ben Whishaw. Böyle elle tutulmaz, kafası gözü seğiren o hallerin var ya, o şekil bu şekil huyların var ya, uçuk kaçık hallerin var ya ona takıldım da böyle kapıldım, oldum. Üstüne geçen ay Guardian’da bir röportajını okudum, (röportajın başlığına bak, “her zaman karanlıkta gibiyim”. Canım sen hep böyle onbeş yaşında gibi misin? Alayım bir halojen lamba) röportajda Vivian Maier hayranı ve fotoğraf düşkünü, bir de Terazi burcu olduğunu söyleyince… Tramvay davulları çaldı. Bindirmemek artık günah olacaktı.
Bu arada British Film Archive’ın kanalında Whishaw’un seneler önce oynadığı bir kısa filmden inanılmaz bir bölüm var, yemin ederim izlenme sayısının yarısı benim. Tamamını ara ara, internetin taşlı yollarında yığıldım kaldım ama yok. Siz Whishaw’u bir de iş başında görün:
Yüzmek… çok güzel şey. Onda da hemfikiriz işte. Ben bu yazıyı durumu güzelce anlatan bir şarkıyla ve rezalet bir şakayla bitireceğim, kimse beni tutmasın.
(Yarın öbür gün iş ararsam bu yazılar bana öyle yardımcı olacak ki, önlerindeki aranan özellikler listesinde “İnternette İngiliz oyuncuya asılmış” maddesinin yanına hemencecik tik koyacaklar.)